Yeni Asır Gazetesi olarak günlerdir ülke gündemini meşgul eden Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi'ndeki Akbelen mevkiine giderek yaptığımız gözlemlerin ardından dün yayınına başladığımız yazı dizisi büyük yankı uyandırdı. Özellikle artık ağaç kesimi yapılmayacak olmasına rağmen daha önce Gezi gibi olaylarda boy gösteren 'profesyonel' eylemcilerin, buna rağmen eylemlerini sürdürdüğünü ortaya koymamız burada asıl amacın milli enerji politikalarına darbe vurmak olduğunu gözler önüne serdi. Bugün size bu santrallerin Türkiye ve Ege'nin enerji arz güvenliği açısından taşıdığı hayati öneme dikkat çekeceğiz. Bu işin şakası yok. Sonunda Türkiye'nin turizmdeki en iddialı bölgelerinden olan Güney Ege'nin elektriksiz kalma olasılığı bile var.
HER 40 HANEDEN BİRİ
Cumhuriyet tarihinin en büyük enerji yatırımlarından olan ve 1987 yılından beri elektrik üretimi devam eden Yeniköy ve Kemerköy Santralleri, toplamda 1.095 MW kurulu gücü ile ülkemiz elektrik üretiminde yerli kaynak baz yükünün yüzde 15'ini, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının ortalama yüzde 2.5'ini sağlıyor. Türkiye için stratejik değere sahip olan bu santraller Türkiye'nin en önemli turizm bölgelerinden Güney Ege'de kullanılan elektriğin ise yaklaşık yüzde 62'sini karşılayarak çok önemli bir kamu hizmeti veriyor. Ülke genelinde her 40 haneden 1'nin elektriği bu iki santralde üretiliyor.
SOSYAL REFAH İÇİN ÖNEMLİ
Bu kadar net sonuçlara rağmen santrallere stratejik değil demek enerji arz güvenliğinin bu kadar gündemde olduğu dönemde gerçeklerden uzak bir yaklaşım oluşturuyor. Maden sahalarında üretilmekte olan yerli kömür, termik santrallerde enerjiye dönüşüyor. Bilindiği gibi enerji, ülkelerin ekonomik kalkınması ve sosyal refah için çok önemli bir faktördür. Türkiye, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olup tüketiminin büyük bölümünü dışarıdan ithal ederek karşılanıyor. Elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 20'lik bölümü ithal kömür ile yaklaşık yüzde 30'u ise doğalgazdan karşılanıyor. Enerjide dışa bağımlılığın önlenmesinde yerli kömürün enerji sektöründe rolü büyük. Enerjide arz güvenliğini sağlayan yerli kaynaklar, istihdam potansiyeli nedeniyle bulundukları bölgelerde ekonomik, sosyal, kültürel gelişmeye de katkı sunuyor tıpkı Yeniköy ve Kemerköy Santrallerinde olduğu gibi.
KESİNTİLER KAÇINILMAZ
Uzmanlar, Akbelen eylemcileri ve arkasındaki güçlerin istediği şekilde bu iki santralin kapanması halinde özellikle Güney Ege'de elektrik kesintilerinin gündeme gelmesinin kaçınılmaz olacağını vurguluyor.
İŞTE İDDİALAR VE CEVAPLARI
İDDİA: "Yeraltındaki kömür rezervi yeterli değil."
CEVABI: "Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin üretiminin devamı için gerekli olan yerli kömür rezervinin yeterli olmadığına yönelik iddialar gerçekleri yansıtmıyor. Halen maden ruhsatı bulunan sahada çıkarılmayı bekleyen yaklaşık 160 milyon ton kömür bulunduğu raporlarla tespit edilmiş bulunuyor. Tesisin kapasite kullanımına göre 2041 yılına kadar çıkarılacak bu kömürle çalışacak santraller, Türkiye'nin enerji ihtiyacına yanıt vermeye devam edecek. Tesislerde yerli kaynak olarak kullanılan linyit ile bu süreçte ithal enerjinin de önüne geçilecek."
DEPOLAMA TEKNİĞİ YETERSİZ
İDDİA: "Güneş ve rüzgar bize yeter. Türkiye'nin 2030'a kadar kademeli olarak termik santralleri kapatması ile kömürü elektrik üretiminde sıfırlamasının mümkün ve karlı olduğunu ortaya koyan çalışmalar yapıldı."
CEVABI: "Burada üretilen enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ikame edilebileceği iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Yeniköy Kemerköy termik santralleri yetkililerinin ve hissedarların ülke genelinde yenilenebilir enerji alanında halihazırda çok önemli yatırımları bulunuyor. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak rüzgar ve güneş enerjisi Türkiye'nin arz güvenliği noktasında son derece kritik öneme sahip. Son yıllarda bu alanda yapılan yatırımlar artarken Paris Anlaşması'na taraf olan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefleri doğrultusunda elektrik üretiminde bu kaynakların payı da hızla büyüyor. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinde de Türkiye'nin Paris anlaşması 2053 net sıfır hedefine uyumlu olacak şekilde santrallerin dönüşüm planı uygulamaya alınacak. Ancak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de güneş ve rüzgar santrallerinin en büyük sorunu emre amade olamaması ve bu iki kaynak da elektrik iletim, dağıtım sistemi içinde baz yük oluşturamamakta. Güneş santralleri güneş ışığının olduğu saatlerde üretim yaparken rüzgar da mevsimsel olarak santrallerin çalışabileceği hızda her daim esmemekte. Güneş ve rüzgar enerjisinin sürdürülebilir bir elektrik arzı gerçekleştirebilmesi için depolanması, güneş ve rüzgarın enerji üretmediği saatlerde bu depolardan elektriğin kullanılması gerekiyor. Oysa küresel ölçekte depolama teknolojileri henüz bu gerekliliği sağlayacak kadar gelişmiş değil. Bu yüzden bir ülkenin kesintisiz elektriğe ve elektrik arz güvenliğine sahip olabilmesi için sistemin kömürlü termik, doğalgaz termik ya da nükleer santral gibi emre amade santraller tarafından beslenmesi gerekiyor. Bugünkü depolama teknolojisi henüz yetersiz olduğu için hiçbir ülke tek başına rüzgar ya da güneşten elektrik ihtiyacının tamamını karşılayamıyor."
YÜZDE 60'I TAMAMLANDI
İDDİA: "Yeniköy Kemerköy termik santralleri çevre yatırımlarını tamamlamadı. Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri her biri 210 MW gücünde toplam 5 üniteden oluşuyor. Söz konusu termik santrallerin mevzuat gereği tamamlaması gereken baca gazı arıtma (baca filtresi) yatırımları 5 üniteden sadece 2'sinde tamamlandı."
CEVABI: "Elektrik üretim ünitelerinin tamamında baca gazı arıtma sistemlerinin Avrupa Birliği standartlarında geliştirilmesi ve verimlilik artışı için ülkedeki ilk ve tek rehabilitasyon yatırımı toplam 280 milyon Euro bedelle hayata geçirildi. Bu yatırımın yaklaşık yüzde 60'ı tamamlandı ve yatırımlar etaplar halinde devam ediyor. Tüm ünitelerin devreden çıkarılması enerji arzında sorun yaratacağından çalışmalar etaplar halinde yürütülüyor. Rehabilitasyon işini yürüten firma uzmanlarının planlamalarına da uygun olarak iki ünite tamamen yenilendi, üçüncü ünitede sona yaklaşıldı. Yenilenen iki ünitenin her biri 232,6 MW güce yükseldi ve 2024 sonu itibarıyla projenin tamamlanması hedefleniyor."
UZUN DÖNEM MADEN PLANI
İDDİA: "Yeniköy Kemerköy Termik Santrallerinin elektrik üretimi ve buna yönelik madencilik faaliyetleri dünya standartlarına uygun değil."
CEVABI: "Enerji, ülkelerin ekonomik kalkınması ve sosyal refah için çok önemli bir faktör. Ülke, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı olup tüketiminin büyük bölümünü dışarıdan ithal ederek karşılamakta. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, 2022 yılında elektrik üretiminin, yüzde 34,6'sı kömürden, yüzde 22,2'si doğal gazdan, yüzde 20,6'sı hidrolik enerjiden, yüzde 10,8'i rüzgardan, yüzde 4,7'si güneşten, yüzde 3,3'ü jeotermal enerjiden ve yüzde 3,7'si diğer kaynaklardan elde edildi. Enerjide dışa bağımlılığın önlenmesinde yerli kömürün enerji sektöründe rolü büyük. Maden sahalarında üretilmekte olunan yerli kömür, kurulu bulunan termik santrallerde enerjiye dönüşmekte. Yerli kömür kaynaklarının üretilmesi ve enerjide kullanılmasıyla enerji ithalatında harcanan bütçenin azaltılması sağlanır. Devir tarihinden sonra devam ettirilen rezerv güncelleme ve uzun dönem maden planlama çalışmaları 2017 yılına kadar sürdürülerek, bu süreçte yaklaşık 12 bin metre sondaj ve tüm sahalarda jeofizik etüt çalışmaları yapılmış. Uluslararası bir danışman firmadan hizmet alınarak yapılan bu çalışmalar ile tüm panolardaki rezerv, sınır koşulları, kömür kalite parametreleri ve yatak koşulları, üst örtü miktarı, nihai işletme projesi, ekipman ve alternatif işletme teknikleri madencilik faaliyetlerinin gereği olan ve süreci oluşturan tüm aktivasyonlar yeniden sorgulanmış ve tüm rezervi kullanmaya yönelik uzun dönem maden planı oluşturulmuş. Yapılan etüt çalışmaları sonucu güncellenen işletilebilir kaynak raporu uluslararası JORC standartlarında. Bununla birlikte, Yeniköy Kemerköy Enerji Linyit İşletmeleri Etüt ve Planlama Birimleri yapılan bu çalışmalarla yetinmeyip arama, inceleme ve proje güncelleme çalışmalarını sürekli hale getirmiş. Bu bağlamda, saha gözlemlerinin yanı sıra her yıl binlerce metre işletme sondajları yapılarak ocak geometrisi, şev tasarımı, üretim planlaması vb. çalışmalar gerçekleştirilmekte. Bu konularda yapılan çalışmalar akademik danışmanlık hizmetleri ile de desteklenmekte. 2014 yılındaki özelleştirme sonrasında şirket tarafından yapılan ilk hamle santralin rehabilitasyon yatırım kararları olmuş. Amerikan General Electric şirketi ile yapılan anlaşma çerçevesinde santrallerde toplam 280 milyon Euro'luk yenileme çalışması başlatılmış. Avrupa standartlarının da üzerinde yapılan yenileme çalışmalarının ilk önemli sonucu daha az kömürle aynı miktarda enerji üretilmesi oldu. Ayrıca kükürtdioksit (SO2) oranları 1000 mg/Nm3'den 400 mg/Nm3'ün altına indirilmiş, toz parçacıkları 100 mg/Nm3 'den 50 mg/Nm3'nin altına çekilmiş. NOx emisyonunu ise 800 mg/Nm3'den 200 mg/Nm3'ün de altına düşürülmüş. Tüm bu adımlar sonucunda Türkiye'nin örnek gösterilecek en modern santralleri hayata geçirilmiş."
SANTRALLER 2041 YILINA KADAR HİZMET VERECEK
BU arada sık sık dile getirilen bir iddia var. Akbelen mevkiinin santralin ihtiyacını karşılayan kömür madeninin son etabı olduğu ve en fazla 2-3 yıl ömrü kalan santral için neden böyle bir uygulamaya gidildiği belirtiliyor. Ancak durum öyle değil. Santralleri işleten YK Enerji Genel Müdürü Serhat Dinç'e bu konuyu sorduk, "Evet böyle bir yanlış algı oluşturulmaya çalışılıyor. Daha bu santralin 2041'e kadar zamanı var. Akbelen'deki kömürü çıkarıp arkasındaki sahada yer alan kömürü çıkarmaya devam edeceğiz" dedi. Dinç'e ortaya atılan iddiaları tek tek sorduk, kendisi de açık yüreklilikle cevapladı.
"AKBELEN'DE İZLENEN OLAY İKİNCİ GEZİ KALKIŞMASIYDI"
AKBELEN'DE yaşanan gerilimin nedeninin yalnızca ağaçların kesilmesi olmadığını savunan Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz, "O tepki veren insanlara samimi olmadıklarını anlatmak için şunu soruyorum; İstanbul Büyükşehir Belediyesi bundan iki yıl önce İstanbul'da Çırağan ve Dolmabahçe Caddesi'nde İstanbul'un çınarlarını katletti. Yalova Belediyesi, refüjlerdeki ağaçları usulsüz şekilde kesti. Bu ekiplerin hiçbiri eylem yapmadı. Ben bilim kurulu görevlendirdim, yapılan raporu paylaştım. Ama buna rağmen bu eylemciler orada ağaçların kesilmesine tepki göstermedi. Akbelen'de izlenen olay, ikinci Gezi kalkışmasıydı" dedi.