"DENİZLERDE BALIKÇILIĞA KAPALI KORUNAN ALANLARIN ARTTIRILMASI ŞART"
Gökova Körfezi'nde uyguladıkları balıkçılığa kapalı korunan alanlarda Kızıldeniz kökenli istilacı olarak değerlendirilen balıkların yüzde 15 daha az olduğuna dikkat çeken Kızılkaya, "Önümüzdeki 5-10 sene içerisinde ayaklarımız sıkıca yere basıp gelen bu etkilere karşı göğsümüzü açıp hangisini savuşturabileceğiz, hangisi ile yaşamaya çalışacağız bunları göreceğimiz bir 10 sene olacak. Ama şunu gördük ki, balıkçılığa kapalı korunan alanlarda istilacı, yani yeni balıkların oranı yüzde 15 daha az. Çünkü içeride bizim yerli büyük balıklarımız var. Lağos, Orfoz, Sinarit gibi balıklar çok fazla korunan alan içeresinde. Onlar hem bu balıkları yiyorlar, hem de bölgesel olarak orada bulanmalarına engel oluyorlar. Ne kadar çok koruma alanımız olursa, denizlerimizin dayanıklılığını da o kadar arttırmış oluyoruz. Koruma alanları arttıkça da yeni türlere karşı olan dayanımı denizin artmış oluyor. Bu da yöntemlerimizden birisi olacak önümüzdeki 10 sene içerisinde. İlgili resmi kurumlarla koruma alanlarını birbirine ne kadar yaklaştırırız, böylece ne kadar dayanımlı alanlar elde ederiz takip edeceğiz. Deniz suyu sıcaklığı birçok türün hem üremesini, hem gelip gitmesini değiştiriyor. Şu anda konuştuğumuz zaman balıkçılarla, mevsimler iki ay bir ötelenmiş oluyor. Daha kış başlamadı, sular hala 23-24 derece. Dolayısı ile kış formatına geçmediği için kışın gelmesini bekledikleri bazı balıklar da geç geliyor. Bir kayma yaşıyoruz. Önümüzdeki 10 sene içinde bu kaymaları çok daha sık göreceğimizi tahmin ediyoruz" dedi.