Plazayı bıraktı zeytinyağında markasını yarattı
Küçük yaşlardan beri alışamadığı zeytinyağına iş hayatını bırakıp Dikili’ye yerleştikten sonra sevdalandığını belirten Damla Edes Öz, ailesiyle mine d’olive markasını sektöre kazandırdı. Öz, tarıma olan ilgisinin geçici bir heves olmadığını söyledi.
- Ekonomi
- Giriş Tarihi: 24 Aralık 2018
Kayınpederinin "ayçicek yağı ile seyreltip dene" dediği zeytinyağına alışmakta zorluk çeken Damla Edes Öz, ailesine ait zeytinlerden elde ettiği zeytinyağıyla mine d'olive markasını yarattı. Halen işi öğrenme sürecinde olduğunu belirten Öz, "ne iş yaparsan yap, iyi yap" paralosıyla hareket ederek tarımda farkındalık yaratacak projelerini sürdürmeyi hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda ilk adımı zeytinyağı ile atan Edes Öz, "İşin başında durmadan olmaz. Uzaktan kumandayla, plaza hayatı yaklaşımıyla çiftçilik yapılmaz" diye konuştu.
Doğma büyüme Ankaralı Damla Edes Öz'ün zeytinyağı ile tanışması, ailesinin hasat zamanı sonrası 'sizin de payınıza bu düştü' diye gönderdiği ürünle başladı. Başlarda 'burun kıvırdığı' bu yağın şimdilerde vazgeçilmez savunucusu haline gelen Öz, "Ben ve eşim doğma büyüme Ankaralıyız. Eşimin ailesinin kökeni İzmir Dikili. Biz buraya gelince merakımız arttı. Gidip gelirken anladık ki orada bir cennet, cevher varmış farkında olmadığımız" dedi. Zeytinyağını kontinü sistem ve soğuk sıkımla elde ettiklerini belirten Damla Edes Öz, "İki yıl önce profesyonel iş hayatıma nokta koyup zeytin ağaçlarıyla ilgilenmeye başladım. Geçen yıl elde ettiğimiz yağı Ankara ve İstanbul'da aileme, arkadaşlarıma gönderdim. Çılgın bir taleple karşılaştım" dedi.
AĞAÇ KARŞILIĞINI VERİYOR
Öz şöyle devam etti: "O talebi şu anda da karşılayamam. Yıllar önce rahmetli kayınpederimin gönderdiği yağa burun kıvırırdım. Şu an geldiğimiz noktada yağın kendisine değil, ağacına da hayranım. Çünkü, toprakla ilgili yaptığınız her şey size dönüyor. Klişe bir laf değil söylediğim, ağaca ne yönde emek verirsen, ağacın bakımı olsun, budaması olsun, karşılığını alıyorsun."
SİZİ ZENGİN EDECEK İŞ DEĞİL
Öz, zeytinyağına dair ne var ise öğrenmeye odaklandığını belirterek şöyle devam etti: "30- 40 kilogramı bulduğumuz çok ağaç var. Asit oranımız 0.8'in altında. 300 ağacımızı artırmak hedefindeyiz. Türkiye'de ne kadar markalaşırsanız markalaşın, zeytincilik ticari olarak sizi zengin edecek bir iş değil. Gönül verecekseniz yapılacak bir iş bu."
MARKA HERŞEYİ ANLATIYOR
Damla Edes Öz, ürettikleri zeytinyağını nasıl marka haline geldiğini şu sözlere anlattı: "Mine kayınvalidemin ismi. Ağaçların çoğu onun adına zaten, o hayatta iken, onun talebi ile ekilmiş. Eşim maden mühendisi. İngilizce maden mine demek. Eşimi ve annesini de ifade etmesi için ikisini kullandık. D' de ben oluyorum. Orada bir ismi koyuyorsunuz, ailenizin de ismini, çocuklarınızın da ismini koyuyorsunuz ve iyi bir şey bırakmak istiyorsunuz."
ENGİNAR DA ÜRETİYOR
Zeytinyağı dışında enginar tarımına yönelen ve iki arkadaşı ile 60 dönümde 300 bin adet enginar elde eden Öz, yakın bir gelecekte işleme tesisi kurmayı hedeflediklerini açıkladı. Öz, "Sakız mor dediğimiz geleneksel türleri kullandık. Enginarda da markalaşıp raf ömrü uzun ürünleri piyasaya süreceğiz. Çocuklarımıza yediremeyeceğimiz hiç bir şey üretmiyoruz. Tarıma olan ilgim 'gelin hanım geldi bir iki yıl hevesini alır vazgeçer' denebilecek geçici bir şey değil. Toprakla uğraşmayı çok seviyorum" dedi.
Şenol KANTÜRK