KONUK YAZAR PROF. DR. KEREM ALKİN
Küresel ekonomi-politik sistemin yeniden yapılanma süreci, bilhassa, 2008 küresel finans krizi sonrası hız kazanmış durumda. Atlantik İttifakı ile Asya- Pasifik arasında giderek tırmanan gerginlik, 1995 ile 2015 arası, 20 yıl boyunca gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ekonomilere yönelmiş olan uluslararası sermaye hareketlerinin ve para akışının, 2016'dan bu yana yeniden gelişmiş ekonomilere yöneldiğine şahit oluyoruz. Bu durum, 'kendi kendine yetebilen ekonomi' olma özelliğini bir kez daha önceliklendirmiş durumda.
ÜÇ STRATEJİK ALANDA
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyoner liderliğinde, 3 alanda 'kendi kendine yetebilen ülke' olmaya odaklanmış durumda; birincisi savunma ve güvenlik, ikincisi enerji, üçüncüsü ise bilgi teknolojileri. Söz konusu 3 stratejik alanda 'yerli-milli' teknoloji hamleleriyle, kendi yazılım ve donanımımızla gerçekleştireceğimiz hamleler, Türkiye'nin 'yeni nesil milli ekonomi'yi inşa süreci açısından da kritik önemde. Bu durum, Türkiye'nin orta vadeli ekonomik plan ve programlamasına da yeni bir bakış açısını gerektiriyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın öncülük ettiği Yeni Ekonomi Programı (YEP) da böyle şekillendirildi.
DENGELEME VE DİSİPLİN
2019-2021 dönemini kapsayan YEP de, 2018 yılının son çeyreğinden başlayarak, bu yılın, yani 2020'nin sonuna kadar sürecek bir 'dengeleme ve disiplin' dönemine işaret ediyordu. Türkiye'nin makro ekonomik verilerinde 'kalıcı' bir dengeleme döneminin yanı sıra, dengeleme süreciyle eş zamanlı bir 'mali disiplin'i, yani hem merkezi yönetim bütçe dengesinde, hem de finansal istikranın bir göstergesi olarak, cari işlemler dengesinde de 'sürdürülebilir' bir disiplini hedeflemekteydi.
KUR SALDIRISINA RAĞMEN
Bizzat Başkan Trump'ın kendisinin emri verdiğini itiraf ettiği 2018 yılı ağustos ayı başındaki 'kur saldırısı'na rağmen, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın koordinasyonundaki ekonomi yönetimi, 2019 yılını 'dengeleme-disiplin' süreci açısından büyük bir başarıyla tamamladı. Kamu bütçe disiplini itinayla korunurken, cari işlemler dengesi Cumhuriyet tarihinde ender gördüğümüz bir fazlalık verirken, yıllıklandırılmış manşet enflasyon da yüzde 25'lerden 10'lara çekildi.
PANDEMİ TÜRKIYE'YE KRİTİK ÖNEMDE FIRSATLAR SUNUYOR
Pandemi dünya ekonomisi ve küresel ticaret açısından 'yeni normal' olarak adlandırdığımız ve Türkiye'ye küresel tedarik zincirindeki rolünü arttırma noktasında kritik önemde fırsatlar sunan bir sürece sebep oldu. Türkiye, özellikle 2022'den itibaren dünya ekonomisinde gözlenen 'Yeni Normal' koşullarını 'sürdürülebilir' büyüme ve istihdama en etkili şekilde dönüştüren ekonomi olacak. Bunun yanı sıra, üretim ve ihracatta katma değere dayalı dönüşümü, yerli ve milli teknoloji hamlelerini önceliklendiren bir 'Yeni Ekonomi'nin inşası da hızlanacak. 2022-2023 döneminde etkisini güçlü bir şekilde gösterecek olan 'Yeni Ekonomi'nin inşasının Türkiye'yi hızla 'tam bağımsız milli ekonomi'ye taşımasına birlikte şahit olacağız.
YÜZDE 8'IN ALTINI ZORLAYAN YILLIK ENFLASYON GÖRÜLECEKTİ
Eğer dünya insani ve ekonomik sonuçları hayli ağır olan küresel virüs salgınına maruz kalmasaydı; 2020 sonunda başarıyla tamamlanacak olan 'dengeleme-disiplin' dönemi Türkiye Ekonomisi'ni AB bütçe açığı kriterinin yarısı bir orana, yüzde 0 ile 1 arası 'sürdürülebilir' bir cari açık/milli gelir oranına ve yüzde 8'nin altını zorlayan bir yıllık enflasyona getirecekti. Ancak, küresel virüs salgını tüm dünya ekonomisi ve küresel ticaret için 'ağır' kayıpları ve 'yeni normal' olarak adlandıracağımız bir dönemi de beraberinde getirdi. Bakan Albayrak, 2021-2023 dönemini kapsayan YEP de, küresel virüs salgınının reel sektöre, istihdama, büyümeye, ihracata olası olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi için verilen desteklerin büyüklüğünün milli gelire oranının yüzde 10'a ulaştığını ifade etti.
ALBAYRAK'IN PAYLAŞTIĞI HEDEF VE BEKLENTİLER SON DERECE GERÇEKÇİ
Öncelikle, 2021- 2023 dönemi için, pandeminin ne ölçüde şiddetli devam edeceğine bağlı olarak Bakan Albayrak'ın paylaştığı 'normal' ve 'kötümser' senaryoda yer alan makro hedef ve beklentilerin son derece gerçekçi olduğunu ifade etmek gerekiyor. Türkiye'yi 'resesyon'a, ağır bir durgunluğa sokmadan, pandeminin Türkiye Ekonomisi'ne olası olumsuz etkilerini bertaraf etmek için hayata geçirilmiş destek paketleri ve para-maliyedirekt kontrol politikaları setinin kademeli olarak revize edileceği, geri çekileceği; büyüme ve istihdamı desteklemek amacıyla bütçe disiplini, cari denge ve fiyat istikrarının 2022 sonuna kadar kademeli olarak iyileştirileceği bir süreç.