İşte Sabah Gazetesi yazarı Nurullah Gür'ün "Yeni normalde yeni dengelenme" başlıklı yazısı
Mart-haziran döneminde öncelik ekonomiyi ayakta tutmaktı. İlk şok atlatıldığına göre politika tercihlerini gözden geçirmenin vakti gelmişti. YEP'teki rakamlar ve son haftalarda ortaya konan politikalar yeni bir dengelenme sürecinin başladığını gösteriyor.
Koronavirüs küresel ekonominin dengesini bozdu. Ülkeler halen bu büyük şokun üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Türkiye ekonomisi de yeni bir dengelenme arayışı içerisinde. Bu bağlamda 2021- 2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı'nın (YEP) ana kurgusu 'yeni dengelenme' üzerine kuruldu. Mart-haziran döneminde öncelik, ekonomiyi ayakta tutmaktı. Zor bir dönem oldu. Ama ekonominin direncini korumayı başardık.
Haliyle bu dönemde enflasyon ikinci planda tutuldu. Kredi genişlemesi, birim maliyetlerdeki artış ve döviz kurunun geçişkenlik etkisi enflasyonu yukarıya çekti. Aynı zamanda cari açık da arttı. Salgın sürecinin ilk aylarında finans piyasalarına yönelik olağanüstü önlemler alındı. Ekonomi cephesinde ilk şok atlatıldığına göre öncelikleri ve politika tercihlerini gözden geçirmenin vakti gelmişti.
YEP'teki rakamlar ve son haftalarda ortaya konan politikalar yeni bir dengelenme sürecinin başladığını gösteriyor.
GERÇEKÇİ TAHMİNLER
Enflasyon ve cari açık yeniden politika ajandasının ilk sıralarında. YEP'in 2020 enflasyon tahmini yüzde 10.5. Gerçekçi bir tahmin. Tek haneli enflasyona dönüş gelecek yıla kaldı. Bu sene GSYH'nin yüzde 3.5'i kadar bir cari açık bekleniyor. İhracat ve turizm gelirlerinde yaşanacak artışlar neticesinde önümüzdeki yıllarda cari açığın kademeli olarak azalması hedefleniyor. Yapısal adımlar sonuç verdikçe Türkiye'nin 2023'te cari fazlaya geçeceği tahmin ediliyor.
Bir taraftan da koronavirüs döneminde alınan bazı finansal tedbirlerin revize edildiğini görüyoruz:
* Aktif rasyosu esnetildi.
* Döviz ve altın işlemlerinden alınan BSMV düşürüldü.
* Yurtdışı için swap limitleri yükseltildi.
3. ÇEYREKTE GÜÇLÜ BÜYÜME
Bu olağanüstü politikaların uzunca bir süre devam etmesi zaten hedeflenmiyordu. Normalleşme zamanı gelince gerekli esnemeler yapıldı. Gelelim büyümeye. YEP'te koronavirüsün ikinci dalgasının seyrine göre farklılaşan büyüme tahminleri var. Baz senaryoda Türkiye ekonomisinin yüzde 0.3 büyüyeceği tahmin ediliyor. Kötümser senaryoda ise yüzde 1.5'lik daralma beklentisi var. Büyümenin bu iki senaryonun arasında bir noktada gerçekleşmesi sürpriz olmayacaktır. Üçüncü çeyrekte büyümenin güçlü gelmesi muhtemel. Dördüncü çeyrekte salgının izleyeceği seyir ve ekonomik birimlerin buna vereceği tepki, yıl sonu büyüme rakamı için belirleyici olacak.
BÜTÇEDE TABLO ÇOK KARAMSAR DEĞİL
Korona sürecinde ekonomiye verilen toplam destek tutarının GSYH'ye oranı yüzde 10'u buldu. Yeni kredileri, kredi yapılandırmalarını ve sosyal dayanışma kampanyasını dışarıda tuttuğumuzda kamunun verdiği desteğin 102 milyar TL civarında olduğunu görüyoruz. Bu da GSYH'nin yaklaşık yüzde 2'si demek. Nakdi ücret desteğinden işsizlik maaşına, kısa çalışma ödeneğinden vergi ertelemesine kadar geniş bir politika seti uygulandı. Haliyle kamu bütçesinde bir bozulma oldu. YEP'teki 2020'ye dair bütçe açığı beklentisi yüzde 4.9. Son 15 yıllık döneme kıyasla çok yüksek bir açık olarak görülebilir. Böylesi zorlu bir dönemde normal karşılamak lazım. OECD ülkelerinde bu yıl ortalamada yüzde 10'a yakın bir bütçe açığı beklentisinin olduğunu unutmayalım. Ekonomi normale döndükçe bütçe açığının kapanması bekleniyor. Bütçe açığını YEP'te yer alan vergi reformlarıyla eski seviyelerine çekebiliriz. Vergi adaletini sağlayıcı reform adımları ile kamu gelirlerini arttırmak 2022 ve sonrası için mümkün olabilir.
İLK YEP'TEKİ BAŞARIYI HATIRLAYIN
Ekonomi daralmadan enflasyon ve cari açık düşer mi diye soranlar var. Bunu soranlar 2019'da ekonominin küçüleceğini, enflasyon ve cari açığı ise patlayacağını tahmin ediyorlardı. Ama büyüme pozitif geldi. O dönemde YEP'in 2019'a dair enflasyon tahmini yüzde 15.9, cari açık beklentisi ise yüzde 3.3 idi. Gerçekleşen enflasyon yüzde 11.8 oldu. Diğer taraftan yüzde 1.2 oranında cari fazla verdik. Yüzde 0.9'luk büyüme piyasa beklentilerinin çok üstündeydi. Evet, belki bu rakam o dönemki YEP hedefi olan yüzde 2.3'ün altında kaldı. Ama büyüme hedefinden fedakarlıkta bulunarak makro denge için önemli bir mesafe kat edilmiş oldu. Bu başarıyı tekrarlayabiliriz.