KONUK YAZAR PROF. DR. KEREM ALKİN
Küresel virüs salgınında vaka sayısının 36 milyona yaklaştığı ve dünyanın olası bir '2. Dalga'yı tartıştığı, değerlendirdiği bir süreçte, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) iki gün arka arkaya yapılan açıklamalar, çağrılar, uyarılar ekonomistlerce not alınması gereken hususlara işaret ediyordu. Bilhassa, Keynesyen görüşü savunan iktisatçıların görüşlerini doğrulayan yönü itibariyle. IMF'in ekonomi çevreleriyle ve dünya kamuoyu ile paylaştığı Mali İzleme Raporu'nun "Toparlanma için Kamu Yatırımı" başlıklı ikinci bölümünde, gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ekonomilerde kamu yatırımlarının artırılmasının istihdam ile ekonomik faaliyet üzerinde güçlü bir etkisi olacağı belirtiliyor.
"KAYIP NESİL" UYARISI
IMF, sağlık, sosyal konut, dijitalleşme ve çevreyi korumaya yönelik yeni kamu yatırımı hamlelerinin, daha dayanıklı ve kapsayıcı bir ekonominin temelini oluşturacağını ifade etmekte. IMF Başkanı Kristalina Georgieva'nın Londra Üniversitesi İktisat Fakültesi'nin 125. kuruluş yıldönümü nedeniyle gerçekleştirdiği geçtiğimiz salı konuşmasındaki, fakir ve geri kalmış ülkelerden başlayarak, dünya ekonomisinin karşı karşıya kaldığı ve çok ağır etkileri olan küresel virüs salgını nedeniyle, bir 'kayıp nesil' ile karşı karşıya olunduğu uyarısı çok önemliydi.
33 MİLYON KİŞİYE YENİ İŞ
Georgieva, konuşmasında bu dönemde, küresel büyümeye katkı noktasında, 1 puanlık bir kamu yatırımı artışının dünya genelinde 33 milyon insan için yeni iş imkanı anlamına geldiğini vurguladı. Aynı şekilde 2021 yılı için hayli 'değişken', 'inişli, çıkışlı' bir toparlanma göstereceğini belirttiği dünya ekonomisi için, ülkelerin kendi reel sektörünü, istihdamını pandemiye karşı korumak adına devreye aldıkları kamu desteklerini erken çekmelerinin, ekonomilerdeki toparlanma eğilimini 'prematüre' bırakmak gibi bir risk oluşturduğunun da altını çizdi.
BİZDEKİ NEOLİBERALLER KULAKLARINI TIKAMIŞ
BİZDE ise, 'neoliberal' kanattaki ekonomistler, tüm bu açıklamalara kulaklarını tıkamış, TCMB'ye 'faizi arttır da arttır' diyor; kamu mali desteklerinin bir an önce tamamlanmasın istiyor. 'Sivri' neoliberallerin taleplerine fazlasıyla prim verip, Türkiye Ekonomisi'nde sıkılaştırmanın 'dozaj'ını kaçırırsak, 'V' tipi toparlanmayla fark atacak Türkiye'yi gereksiz yere 'endişeli ülkeler' grubunun içine alırız; dikkat edelim.
ÜÇÜ DE ESKİ YAKLAŞIMLARI ELEŞTİREN BAŞKANLAR
TÜM dünyanın, ekonomi ve küresel ticaret adına, birlikte 'aynı ipe tutunarak', bir dağı tırmandıklarını, IMF'in de var gücüyle, dağda yol gösterici (sherpa) olmayı sürdüreceğini belirten IMF Başkanı, öncü ve esnek bir kamu maliye politikası anlayışıyla, dijitalleşmeyi ve çevreyi gözeten kamu yatırımlarının aynı zamanda yeni iş imkanlarının oluşmasının da önünü açacağını vurguladı. Dominique Strauss- Kahn, Christine Lagarde ve Kristalina Georgieva; bir zamanlar 'neoliberal' görüşün kalesi olan IMF'de, eski yaklaşımları sorgulayan, eleştiren ve bugün 'Keynesyen' yaklaşımların küresel ölçekte sürdürülebilir ve 'insani' kalkınma için kaçınılmaz olduğunu güçlü bir şekilde dile getiren başkanlar.
DESTEĞİN ANİDEN KESİLMESİ EN BÜYÜK ENDİŞE KAYNAĞI
AVRUPA Merkez Bankası (ECB) Başkanı Lagarde da, yine salı günkü konuşmasında, 2021'de toparlanma ile ilgili sinyaller konusundaki belirsizliğe işaret ederek, ECB'nin mali desteği başarılı bir biçimde tamamladığını; Avrupa hükümetlerinin kamu desteklerini ani bir şekilde durdurmasından kaynaklanabilecek 'uçurum etkisi' riskinin kendisi için en büyük endişe kaynağı olduğunu vurgulamış.
ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell da, reel sektöre ve istihdama yönelik çok az desteğin zayıf bir toparlanmaya yol açacağı; hane halkı ve işletmeler için gereksiz zorluklar yaratacağı uyarısında bulundu. Powell, tersine, aşırı teşvikten gelebilecek riskin, şimdilik, daha küçük olarak gözüktüğünü; politika adımları nihayetinde ihtiyaçtan daha fazla olursa, bunların ziyan olmayacağını da hatırlatıyor. Jerome Powell para ve maliye politikasının eş güdümlü olarak ekonomiyi desteklemesinin önemine de işaret etmekte.