Stratejik madenleri Erhan Çalışkan anlatıyor... Lantan, seryum, praseodim, neodimyum, prometyum, samaryum, elitriyum, evropiyum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum, holmiyum, erbium, tulyum, iterbiyum ve lütesyum NTE olarak adlandırılan elementlerdir. Bu madenlere nadir denilmesinin sebebi dünyada düşük miktarlarda 160'dan fazla mineral içerisinde yer almalarıdır. Ancak üretim yalnızca bastnazit, monazit ve ksenotom olmak üzere üç mineralden yapılabilmesidir. Nadir toprak elementleri (NTE); cep telefonu, bilgisayar, TV gibi elektrikli ve elektronik cihazlar, mikroçipler, şarj edilebilir piller, MR cihazı gibi modern tıp cihazları , rüzgâr türbinleri, katalitik dönüştürücüler, uçak ve elektrikli araç motorları, cam ve seramik sanayi, optik ürünler, petrol rafinerisi, güneş panelleri, mıknatıslar, nükleer santraller, havacılık ve füze teknolojisi ile uzay araçları gibi ileri teknolojik ürünlerin uygulandığı pek çok alanda kullanılmaktadırlar.
TİCARET SAVAŞININ YENİ SİLAHI
Bu teknolojilerin ihtiyaç duyduğu NTE özelliği yüksek sıcaklığa, korozyona karşı dirençli, süper iletken ve enerji tutucu özelliğe sahip olmasıdır. Bu teknolojilerin yaygınlaşması ile bugün dünyada 170.000 ton olan yıllık NTE talebinin 2025 yılında 220.000 ton, 2035 yılında ise 350.000 ton olacağı AB raporlarında öngörülmektedir. 1960 yılından önce NTE ana üreticileri Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika idi. Ancak renkli televizyon teknolojisinin gelişiminden sonra ABD ana üretici konumuna geldi. 1985 yılında Çin önemini kavradığı NTE için politikalar geliştirdi. NTE madenlerinin işletilmesinde yabancı ülkelere Çin'li bir firma ile ortak olma ve teknoloji transferi şartını getirdi. Yasal düzenlemeler, yaptığı çalışmalar ve sahip olduğu ucuz işçilik ile 10 yıl içerisinde bu alanda söz sahibi olmayı başardı. ABD Kaliforniya'da bulunan NTE madeni ekonomik olarak rekabet edemediği için 2002 yılında kapandı. Bugün Çin dünyada NTE üretiminin yüzde 95'ni yapıyor. Uyguladığı kota ve vergi uygulamaları ile NTE fiyatlarını istediği gibi belirliyor. 2010 yılında Japonya ve Çin arasında tartışmalı sularda Çinli balıkçının Japonya tarafından tutuklanması üzerine Çin Japonya'ya NTE ambargosu uygulayarak ilk kez ticari bir silah olarak kullandı. Tüm dünya Çin'in tekelini o zaman fark etti ancak madeni bulmak ve çıkarmak yetmiyordu. Onu işleyecek teknolojiye de ihtiyaç vardı. Batılı ülkelerin Çin teknolojisini yakalaması ve düşük maliyetli üretim yapması için 20 yıla ihtiyaç vardı. ABD Başkanı Trump'ın 2018'de Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşları sonrasında NTE'ler, Çin'in karşılık verebileceği önemli bir silah olarak yeniden kullanıldı.
Çin ABD'yi F-35 savaş uçaklarında da kullanılan NTE ambargosu ile tehdit etti. ABD bu tehdite elindeki çip teknolojisi ambargosu ile karşılık verdi. Ancak iki taraf da şu anda eksiklerini tamamlamak için çalışıyor. Çin mikroçip üretimi için inanılmaz bir yatırım yapıyor. ABD, yasa çıkararak 2020 yılında savunma bakanlığını NTE için koordinatör yaptı ve Teksas eyaletinde üretim için fabrika inşaatına başladı. 2026 yılına kadar savunma sanayinin kendisine yetecek kadar NTE üretmesi için kararname yayınladı. Japonya ise 10 yıldır çalışmasına rağmen Çin'e olan NTE bağımlılığını 2025 yılında ancak yüzde 50'nin altına düşürebilecek. Avrupa ülkeleri ise ne çip teknolojisi ne de NTE sahibi olmadıkları için bu savaştan yüksek fiyat artışları sebebi ile en zararlı çıkan Batılı ülkeler oluyor.
694 MİLYON TONLUK REZERV
Ülkemizde MTA tarafından daha önce yapılan araştırmalarda Eskişehir- Beylikova, Burdur-Çanaklı, Malatya-Kulancak ve Sivas'da NTE rezervleri olduğu tesbit edilmiştir. İlk tesbitlere göre Eskişehir'de 52 milyon ton olarak tahmin edilen rezervin 10 yıl süren çalışmalar sonucunda 694 milyon ton olduğu ve dünyada en yüksek tenöre sahip olduğu kesinleşmiştir. Bu rezerv 800 milyon ton rezerve sahip Çin'den sonra dünyanın en büyük ikinci rezervidir.
YILLIK 30 MİLYAR DOLAR GELİR
CEVHER olarak satıldığında tonu 1 dolar NTE kurulan tesiste işlendikten sonra ortaya çıkan ürünlerin tonu ortalama 200.000 dolar olarak satılacak. Tesis, 2026 yılında tam kapasite ile çalışmaya başladığında yılda 570 bin ton cevher işleyecek ve 10 bin ton Nadir Toprak Oksitleri, 72 Bin ton Barit, 70 bin ton florit ve 250 ton Toryum üretecek. Yılda 30 milyar dolar gelir elde edilecek.
TÜRKİYE'DE NTE ÇALIŞMALARI
ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı konuya yönelik çalışmalara 2015 yılında başlamış ve NATEN'i (Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü) 2018 yılında kurmuştur. NATEN'in koordinatörlüğünde üniversiteler, özel sektör ve diğer kamu kurumları ile 2 yıl süren çalışmalar sonucunda laboratuvarda yüzde 99'dan daha saf seryum, lantanyum, neodimyum, paraseodmiyum, uranyum, toryum üretilerek milli know how ortaya çıkarılmıştır. Bu bilgi birikimi ile Eskişehir' de yıllık 1200 ton cevher işleme kapasitesine sahip pilot tesis kurulacaktır. Deneme üretiminden sonra yılda 570 bin ton cevher işleyecek tesis kurulacak ve yılda 10 bin ton Nadir Toprak Oksitleri, 72 Bin ton Barit, 70 bin ton florit ve 250 ton Toryum üretecek.
GELECEĞİN ENERJİSİ TORYUM 1
20 YILDA YAYGINLAŞACAK
1 ton toryum ile 200 ton uranyumun ürettiği enerjiyi üretmek mümkün. Üstelik uranyum atığı milyonlarca yıl radyasyon yayarken toryum en fazla 300 yıl radyasyon yayıyor. Ayrıca toryumun yaydığı radyasyon seviyesi uranyumdan 10 bin kat daha az. Bununla birlikte toryumun basit bir işlemle radyasyon yayılımının sıfıra indirilebileceği iddia ediliyor. Türkiye sahip olduğu 744.000 ton rezerv ile 800 bin ton rezerve sahip Hindistan'dan sonra dünyanın en büyük ikinci rezervine sahiptir. Ancak Hindistan rezerv tespit çalışmalarını tamamlamıştır, Türkiye ise devam etmektedir. Hintli kaynaklara göre Türkiye yakın gelecekte dünyada rezerv olarak birinci sıraya yükselecektir. Dünyada yeni maden kaynakları bulunamaz ise 60 yıl yetecek uranyum rezervi kaldığı hesaplanmaktadır. Dünyada mevcut toryum kaynaklarının uranyumdan en az 4 kat daha fazla olduğu ve aynı enerjiyi uranyumun 200'de biri miktar ile üretebildiği göz önüne alındığında dünyaya yüzyıllarca yetecek toryum kaynağı bulunmaktadır. Türkiye'nin toryum kaynaklarının ise kendisine 12.000 yıl yeteceği hesaplanıyor. Toryumdan enerji üretimi için Hindistan başta olmak üzere Çin, ABD ve Rusya ulusal programlarını ilan ederek çalışmaya başladı. Toryum bugüne kadar birkaç santralde uranyum ile birlikte az miktarlarda kullanıldı.
Ancak 5 yıl içerisinde nükleer santrallerde yakıtın yüzde 5'i uranyum yüzde 95'i toryum olacak teknoloji uygulanmaya başlayacak 3. nesil nükleer santrallerin en az yarısı bu teknolojiye uygun durumda.
Ergimiş Tuz reaktörleri ile toryumdan elektrik üretimi ise 20 yıl içerisinde hayatımıza girecek. Proton hızlandırıcısı kullanarak uranyum ve plütonyuma ihtiyaç duymadan en güvenli şekilde elektrik üretilmesi ise biraz daha zaman alacak.
Toryuma sahip olmanın dışında onu enerjiye dönüştürecek teknolojiye sahip olmamız gerekiyor. Profesör Engin Arık ve ekibi bu teknoloji ile ilgili çalışmaya başlamış ve 2002 yılında toryumu Türkiye gündemine taşımıştı. Kendisi ve 5 arkadaşı Isparta'da düşen uçakta öldü. Bütün çalışmalarının içinde olduğu bilgisayarı kazada kayboldu. Bu kazanın sabatoj olduğu yönünde pek çok şüpheler bulunmaktadır. Bu olayla Türkiye'nin toryum çalışmaları kesintiye uğradı. Son dönemde eşi Profesör Metin Arık çalışmaların başına geçerek kaldığı yerden devam etti. 2018 yılında kurulan Nükleer Araştırma Enstitüsü (NÜKEN) toryum konusunda çalışmaları koordine ediyor. Türkiye bu sefer geleceğin teknolojisini ıskalamamaya kararlı.