Davalarda bilirkişi raporu, uzman görüşü ve tanık beyanı
Bilirkişi raporu, uzman görüşü ve tanık beyanının ayrıntılarını Hukukçu gözüyle Av. Öykü Duğles Baz yazdı.
- Ekonomi
- Giriş Tarihi: 07 Aralık 2022
Bir davada kullanılabilecek deliller kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılır. Tanık beyanı ve bilirkişi raporu takdiri delillerdendir. Uzman görüşü (mütalaa) ise bir delil niteliği taşımaz. Öncelikle tanık delili ve bilirkişi raporunun farklılıklarından bahsetmek gerekirse; Tanık, duyu organları vasıtası ile olay hakkında bilgi sahibi olan taraflar dışındaki 3. kişidir.Tanık uzman değil olaya bir şekilde şahit olan kişidir. Bilirkişi ise olaya şahit değil, konu hakkında uzmanlığı bulunan kişidir. Tanıklar sınırlı sayıda olup ikamesi mümkün değildir. Fakat bilirkişilerin ikamesi mümkündür. Dolayısıyla, tanıklık zorunlu olup bilirkişilik ise kanunda sayılan bazı haller saklı kalmak kaydı ile kural olarak zorunlu değildir. Son olarak, bilirkişiler objektif yani tarafsız olmak zorundadır. Tanıklar ise genellikle tarafların bir yakını veya tanıdığı oldukları için sübjektiflerdir ve tarafsız olma zorunlulukları yoktur.
İKİSİ ARASINDAKİ FARKLAR
İkinci olarak uzman görüşü ile bilirkişinin farklarından bahsetmek gerekirse; uzman görüşü delil niteliği taşımaz iken, bilirkişi raporu takdiri delillerdendir. Uzman görüşü taraf beyanı olarak dikkate alınırken, bilirkişi raporu takdiri delil olarak dikkate alınır. Bilirkişiye mahkemece başvurulurken uzman görüşüne ilgili taraflar tarafından bizzat başvurulur ve dosyaya sunulur. Bilirkişiye başvurulabilecek haller sadece özel veya teknik bilgiyi gerektiren haller olup, hukuki konularda bilirkişiye başvurmak yasak iken uzman görüşüne hukuki konuda dahil olmak üzere her konuda başvurulabilir. Son olarak, bilirkişiler duruşmaya çağırılırsa gelmek zorunda olup gelmezler ise kolluk kuvvetlerince zorla getirilirler. Uzman görüşü alınan uzman ise duruşmaya çağırılırsa gelmeme hakkını kullanabilir, tek yaptırımı uzman görüşünün davada dikkate alınmayacak olmasıdır. Kanunlarda açıkça öngörülen haller dışında, hakimin özel ve teknik bilgi gerektiren konularda bilirkişiye başvurması beklenmektedir. Hukuki bir konuda bilirkişiye başvurulması yasaktır. Hakim taraflardan birisinin istemi üzerine veya re'sen bilirkişiye başvurulmasına karar verebilir. Kanunlarda belirtilen bazı özellikli hallerde ise bilirkişi deliline başvurma zorunluluğu vardır. Yargıtay kararları da bazı konularda bilirkişi deliline başvurma zorunluluğu getirmiş olabilmektedir. Bu kişi veya kurumlara resmi bilirkişi denir.
SAĞLIK HUKUKUNDA DURUM
Örneğin, tıbbi uygulamadan kaynaklı sorunlarda olayın salt hukuki bilgi ile çözümlenmesi beklenemez. Bu nedenle Yargıtay kararları uyarınca tıbbi uygulamalara ilişkin konularda bilirkişiye başvurma gereksinimi bulunmaktadır. Sağlık hukuku alanında, genelde sağlık alanında resmi bilirkişi olan Adli Tıp Kurumu veya Yüksek Sağlık Şurası'na başvurulur. Yine üniversite hastanelerine de bilirkişi olarak başvurulabilmektedir. Öncelikli olarak resmi bilirkişilere başvurulur. Eğer olayın özelliğine göre resmi bilirkişi olarak görev yapan bu kurumlarda yeterli sayıda hekim olmaması durumunda özel ve/veya kamu hastanelerinde çalışan hekimlerden de bilirkişi olarak faydalanılabilir. Hakimin bilirkişiye başvurulması gerektiğine karar vermesi halinde , bilirkişiler usul kanunlarında belirtilen usul ile görevlendirilirler.