Ticari ilişkilerde, aile ilişkilerinde, komşuluk ilişkilerinde ve hatta gündelik iş ve ilişkilerde dahi birçok uyuşmazlık ile karşılaşmaktayız. Uyuşmazlık tarafların anlaşamadığı herhangi bir konu olabilir.
Uyuşmazlıklar sağlık hukuku, aile hukuku, kira hukuku, ceza hukuku, iş hukuku veya tazminat hukuku gibi alanlarda olabilir. Peki, bir uyuşmazlık nasıl çözülür? Bir uyuşmazlığın dava yolu ile çözülmesi aslında son çare olarak kullanılmaktadır. Öncelikle taraflar arasında konuşurlar ve anlaşmaya çalışırlar.
Anlaşmaya varılır ise taraflar arasındaki uyuşmazlık son bulmuş olur. Fakat eğer anlaşmaya varılamaz ise hemen bir avukatın kapısı çalınır. Peki, dava dışında tarafların anlaşması da mümkün müdür? Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri olarak adlandırılan yöntemler bulunmaktadır.
ALTERNATİF ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ
Alternatif çözüm yöntemleri ile bir uyuşmazlığı çözmek çoğu zaman iki taraf için de daha karlıdır. Dava aşaması ve dava süresi bertaraf edilir. Taraflar orta noktada buluşmuş olur ve aslında ıstıraplı bir süreç olan dava yoluna gidilmesi önlenir. Hem maddi hem de manevi açıdan karlıdır.
Özel hukukta en önemli alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arabuluculuk ve taraf ve vekillerin anlaşmasıdır.
Arabuluculuk sistemi gelişmiş ülkelerde sıklıkla başvurulan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Ülkemizde de arabuluculuk kurumu yaklaşık on yıldır aktif olarak kullanılmaktadır ve son yıllarda verimliliği hızla artmıştır. Arabuluculuk kurumu zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olarak ikiye ayrılmaktadır. Hukukumuzda, özel hukuk çerçevesinde bazı uyuşmazlıklara zorunlu arabuluculuk uygulanmaktadır. Bu hallerde arabuluculuk görüşmesi yapılmadan dava açılamaz. Dava usulden reddedilir. Dava açmanın şartı olarak arabuluculuk kurumu getirilmiştir. İşçi-işveren ilişkisi bu hallerdendir.
İş hukuku kapsamına giren her türlü uyuşmazlık öncelikle arabuluculuğa tabidir.
Bu maaş alacağı, kıdem alacağı, fazla mesai alacağı olabileceği gibi mobbing tazminatı veya işe iade talebi olabilir. Bazı ticari uyuşmazlıklar da zorunlu arabuluculuğa tabidir.
İhtiyari arabuluculuk ise, zorunlu olmamasına rağmen taraflardan birinin dava yoluna gitmeden önce uyuşmazlığı alternatif olarak başka bir yol ile çözme isteminden kaynaklı bir arabulucuya başvurması durumudur.
Uygulamada zorunlu arabuluculukta anlaşamadıktan sonra tarafların ihtiyari arabuluculukta bir araya gelerek anlaştıklarına şahit olmaktayız. Ayrıca, zorunlu arabuluculuğun kapsamına girmese dahi direk dava yoluna gitmeden başvurulan ve olumlu sonuçlanan arabuluculuk görüşmeleri de bulunmaktadır.
Arabuluculuk kurumunun önemi günden güne artış göstermektedir.
TARAF VE VEKİLİN ANLAŞMASI
Uyuşmazlığın taraflarının ve tarafların vekillerinin anlaşması durumu da bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Taraflar avukatları ile birlikte bir toplantı yapıp anlaşmaları ve bu anlaşmayı yazılı hale döküp imzalamaları halinde uyuşmazlık çözülmüş olur. Avukatlar olarak biz bu anlaşmaya 35/A Anlaşması adını vermekteyiz.
Çünkü 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/A Maddesi uyarınca, avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38'inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir. Yani tarafların ve iki tarafın avukatının imzaladığı bu belge bir mahkeme kararı niteliğindedir.