Yaklaşık 2 yıl toplumu maske ve kapalı alanlara mahkum eden ve ardından sağlık bilim insanları tarafından bulunan aşılarla Covid-19`u bertaraf ettik. Şimdi de uzantısı icad oldu, "Eris Virüsü"... Bu da demek oluyor ki her dönem bu ve bunun gibi bulaşıcı virüslerle karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz görünüyor. Peki nasıl bir yol ve yaşam tarzımız olmalı? Bu ve bunun gibi virüslerle başta çocuklarımız olmak üzere toplum nasıl bir yaşam şekli oluşturmalı?
NE YAPMALI?
Bu tür virüslerin olabileceğini aylar önce de sizlere hekimlerimizden aldığım tüyoları aktarmıştım. Peki bundan sonrası. Bundan sonrası ise varyantlarıyla mücadele etmek için alınması gereken önlemler çok ama çok önemli. Hasta olduğundan şüphelenen veya pozitif test sonucu alan kişiler, uzmanların belirttiği süre boyunca kendilerini izole etmeli. Bu süre boyunca başkalarıyla temas etmekten kaçınmalı. İzolasyon ve karantina kurallarını yerine getirmek, hastalığın yayılmasını engellemeye yardımcı olur.
Maske kullanımı halen önemini taşıyor.
Özelikle toplu alanlarda, kapalı mekanlarda veya sosyal mesafenin korunamayacağı durumlarda maske takmak özelikle kış aylarında önemli. Maske kullanımı, hem kişinin hem de çevresindekilerin korunmasına yardımcı olur. Sosyal mesafe kalabalık yerlerden ve toplu etkinliklerden mümkün olduğunca uzak durmak enfeksiyon riskini azaltır. Yakın teması sınırlamak, bu tür virüslerin bulaşma riskini aza indirir. Elleri sık sık yıkamak veya el antiseptiği kullanmak, tokalaşma, el sıkma gibi fiziksel temaslar, özelikle de yanak yanağa öpüşmek.
Toplumumuz bu ve bunun gibi tedbirleri zaten biliyor ve bu konuda antrenmanlıyız.
Umarım eriş virüsü yayılmadan ve toplumu esir almadan bertaraf ederiz. Unutmayın ki Covid-19 ve yeni varyantlarıyla mücadele, tüm toplumun işbirliğini ve dikkatli olmayı gerektirir. Sağlık kurallarına ve uzman tavsiyelerine uymak, hem kişisel hem de toplum sağlığı açısından önemlidir.
KOLAJEN ÜRETİMİ ARTAR
Geçtiğimiz hafta kök hücre de yeni gelişmeleri kliniğinde uygulamalı işleyen ve anlatan Op.Dr. Cem Karas`ın bu hafta ise Kök hücre ile yüz gençleştirme de mini liposuction yöntemiyle elde edilen adiposit (yağ) kök hücrelerinin kullanıldığı yöntemi sizlere aktarmaya çalışacağım. Op. Dr. Karas, kök hücre ile yüz gençleştirme de mini liposuction yöntemiyle elde edilen adipositin cilde enjekte edilen hücreler, uygulandıkları bölgede kolajen üretimi yaparak cildin kolajenini kalınlık ve yoğunluğunu arttırdığını belirterek "Yeni deri hücrelerinin oluşması, damarlanmanın artırılması, kan dolaşımının artışı, immun sistem hücrelerinin uyarılması özellikleriyle deforme olmuş olan bölgede etkilerini gösterebilmektedir.
Böylece, ciltte ki çizgi ve kırışıkların derinliği azalır, çukurluk şeklindeki akne izleri hafifler, cilt daha gergin, parlak ve pürüzsüz bir görünüm kazanabilmektedir. Ayrıca, cildin incelmesi engellenir ve böylece yaşlanma süreci yavaşlatılabilir" dedi. Kök hücre uygulamasından sonra dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili ise şunları ifade etti:
Uygulamadan birkaç saat sonra yıkanılabilinir ve yeme içme serbesttir. Kök hücre uygulamasından sonra aynen mezoterapi uygulaması gibi uygulama bölgesinde kızarıklık, şişlik ve/veya morluk olabilir. Kişi ertesi gün rahatlıkla işine gidebilir. Etkinliğinin görülmesi için 1 hafta 10 güne ihtiyaç vardır. Kişinin ihtiyacına göre tekrar seans gerekebilir ve diğer mezoterapiler ya da dolgu işlemleri ile kombine edilebilir.