Kira artışlarında yüzde 25 sınırı devam edecek mi? Bakan Şimşek'ten flaş açıklama
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı bir televizyon programında hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, Türkiye'ye hızlı bir fon akışı olduğunu duyurarak ekonomide olumlu gelişmeler yaşandığını belirtti. Milyonların merakla beklediği "kirada yüzde 25 zam sınırı kalkıyor mu?" sorusuna ise "Büyük ihtimalle devam etmeyecek" diyerek yanıt verdi
- Ekonomi
- Haber Merkezi
- Giriş Tarihi: 20 Mayıs 2024 12:59
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira artışlarında yüzde 25 sınırının devam etmeyeceğini vurgulayarak, "Devam etmesi için ben bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu yönde bir çalışma yok. Zaten o düzenleme bir süreliğine yapılmıştı" dedi.
Katıldığı bir TV programında Türkiye'nin ekonomi gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'ye rağbetin artığını belirterek, makroekonomik dengesizliklerin yavaş yavaş ortadan kalktığını ifade etti. Rezervlerdeki iyileşmede de bunun görüldüğünü vurgulayan Şimşek, "Bunlar programa olan güvenin güçlü olduğunu ve sürekli geliştiğini gösteriyor" dedi.
"İÇ TALEPTE YUMUŞAMA VAR"
Bakan Şimşek, orta vadeli programın çalıştığının göstergesini madde madde açıkladı. Türkiye'ye fon akışında da ciddi bir artış olduğunu belirten Şimşek, makroekonomik dengesizliklerin yavaş yavaş ortadan kalktığını söyledi.
Bakan Şimşek açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:
İç talepte bir yumuşama var. Net ihracatın etkisi olumluya dönmeye başladı. Cari açıkta ciddi bir iyileşme var. Ekonomideki önemli dengesizliklerden bir tanesi buydu. Neredeyse yarı yarıya düşük var. Temel dengesizlikleri gidermek amacıyla program çalışıyor. Risk primimizin düşmesi de programın çalıştığının göstergelerinden biri.
"PROGRAMIMIZA OLAN GÜVEN GÜÇLÜ"
Yerel seçimlerden sonra Türkiye'ye fon akışında da ciddi bir artış var. Türkiye'ye rağbet artıyor. Makroekonomik dengesizlikler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Rezervlerdeki iyileşmede de bunu görüyoruz. Bunlar programa olan güvenin güçlü olduğunu ve sürekli geliştiğini gösteriyor.
12 yıl sonra Fitch, Türkiye'nin kredi notunu artırdı. S&P 11 yıl sonra Türkiye'nin kredi notunu artırdı. Artırmakla kalmadılar bizim görünümümüz pozitif. Program bu şekilde çalışmaya devam ederse biz notu tekrar artıracağız şeklinde pozitif görünümde duruyorlar. Bunların hepsi önemli yani ekonomide büyümenin kompozisyonu iyileşiyor. Daha sürdürülebilir daha dengeli bir büyüme var. Makro ekonomik dengesizlikler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bütçe disiplini, dış dengedeki iyileşme, rezervlerdeki iyileşme, risk primindeki iyileşme, Türkiye'ye fon akışındaki muazzam artış tüm bunlar şunu net şekilde ortaya koyuyor programa olan güven güçlü, sürekli pekişiyor. Tabiiki bu programlar birer canlı organizma gibidir. Biz iyi bir program yaptık artık 3 yıl boyunca dokunmayalım diye bir şey yok. Canlı organizma gibi sürekli o programın tabii ki tekrar güçlendirilmesi, iyileştirilmesi, temellerinin sağlamlaştırılması, bunun pekiştirilmesi çok önemli. Türkiye'nin kendi programı ve gerçekten sonuç almaya başladık.
'ENFLASYON BEKLENTİLERİ İYİLEŞİYOR'
Programı sürekli bir şekilde güçlendirme çabamız var ve devam edecek. Bütçede harcama disiplini, yatırımların daha verimli alanlara yönlendirilmesi, doğrudan doğruya bazı cari harcamaların kesilmesi, kesintiye uğratılması. Tüm bunlar aslında mali disiplini güçlendirirken dezenflasyona destek veriyor. Programın çalıştığını konuştuk ama enflasyon beklentileri geçen sene ekim ayına gidin, programın gerçek anlamda devreye girip çalışmaya başladığı dönem. O döneme göre enflasyon beklentilerinde muazzam bir iyileşme var. Önümüzdeki 12 ayda piyasaya sorduğunuz zaman enflasyon düşüşü öngörülüyor. Yüzde 33 civarına indi. Örneğin, 2 yıllık perspektifi alırsanız yüzde 22 civarına kadar indi. Fakat bunu performansla destekleyeceğiz, sürekli bir şekilde programı güçlendireceğiz.
"PROGRAMI GÜÇLENDİRECEK İLAVE ADIMLAR ATACAĞIZ"
Bu sene deprem yaralarını sararken deprem dışındaki harcamaları çok güçlü bir şekilde kontrol altına alıyoruz. Bazı kamuda tasarruf paketi açıkladık. Onu güçlü bir şekilde uygulayacağız. En önemli konu verimliliği artıracak, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak, yapısal reformları hızlandıracağız. Dolayısıyla iki kanaldan para politikasına dezenflasyon için destek vereceğiz. Bir; bütçe disiplini üzürerinden destek vereceğiz. İki; reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde böyle bir güçlendirme, zaten bir süreç işi. Sonuç almak da bir süreç işi. Şuna inanıyorum ki, programı güçlendirdikçe de çok daha iyi sonuçlar alacağız. Aslında başladık biz programı güçlendirmeye. Tasarruf paketini açıklamamız bunun bir ayağı. Ama daha birçok önümüzdeki dönemde programı güçlendirecek ilave adımlar atacağız. Bunlar bir kısmı kamu maliyesi ayağında, bir kısmı yapısal dönüşüm ayağında olacak.
"PROGRAM KENDİ ÖZ PROGRAMIMIZDIR, KURALA DAYALIDIR VE ULUSLARARASI NORMLARA UYGUNDUR"
Bu program içeride ve dışarıda ciddi bir rağbet görüyor. Bizim gittiğimiz bazı uluslararası platformlarda programın başarısı konuşuldukça, bu program sanki Türkiye'nin öz evlatları tarafından hazırlanmamış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Hatırlarsanız, ilk gün devir teslimde çok net bir tutum sergilemiştim. Demiştim ki, bundan sonra bizim politikalar, kurala dayalı olacak. Yani öngörülebilir olacak. İkinci olarak uluslararası normlara uygun olacak demiştik. Şimdi, uluslararası normlara uygun, kurala dayalı, kredibilitesi yüksek bir programı ortaya koymanız, sonra bu programla başarı elde etmeniz, dışarıda övüldüğü için dışarıda hazırlanmış bir program gibi lanse etmek doğru bir yaklaşım değil. Bu program Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet bey ve beni bir kenara bırakalım. Orta Vadeli Program perspektifiyle, bu strateji bütçe başkanlığındaki çok değerli arkadaşlarımızın, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndaki çok değerli arkadaşlarımızın ortaya koydukları katkıları görmemezlikten gelmektir. Dolayısıyla bu program özü itibarıyla Türkiye'nin kendi programıdır. Dışarıdan rağbet görmesi, övülmesi, dışarıdan bu programın yapıldığı anlamına gelmiyor. Biz bu süreçte hiçbir uluslararası kuruluşla program çerçevesinde, program hazırlık evresinde bir diyaloğa girmedik. Ama tabii ki üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarla diyaloğumuz her zaman güçlü. Onlarla bir araya geliriz, programımızı anlatırız. Nereye gidersem gideyim Türkiye'deki illere seyahat ettim son bir kaç aydır. Dünyada nereye seyahat edersem edeyim mutlaka bir fırsat bulup çıkıp orada Türkiye'nin programını, potansiyelini, neden yatırım yapılması gerektiğini sık sık anlatırız. Bu program kendi öz programımızdır, kurala dayalıdır ve uluslararası normlara uygundur.
'MALİYE POLİTİKASI AYAĞINDA DEZENFLASYONA GÜÇLÜ DESTEK VERECEĞİZ'
Şunun altını çizmek istiyorum, geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdik. Bu çerçevede baktığınız zaman deprem hariç bütçe açığına bir baksınlar. Son 20 yılda bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2,4. Geçen sene deprem harcamaları hariç bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,6. Dolayısıyla deprem hariç bütçede çok ciddi bir disiplin var, çok ciddi bir sıkılaşma var. Fakat deprem nedeniyle tabii ki açık büyümüş. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Ama bu sene çok büyük ihtimalle biz bütçe açığını hedeflediğimizin çok altında bir noktada harcama disipliniyle, harcama kesintileriyle biz geçen sene ki açığın altında bir açıkla kapatacağız. Maliye politikası ayağında dezenflasyona biz güçlü destek vermiş olacağız.
"REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAK İSTİYORUZ"
En son açıkladığımız tasarruf paketinde ne dedik? Yatırımları arzı artıracak alanlara, rekabet gücünü artıracak alanlara, verimliliği artıracak alanlara aktaracağız dedik. Yatırımlarda yüzde 15 kesintiye gidiyoruz dedik. Ama burada dedik, örneğin; tarımsal sulamayı, arazi toplulaştırılması, tarımsal yani gıda arzında lojistiğe yatırımı önceliklendireceğiz dedik. Biz dedik ki, burada enerjide verimliliği mesela, yeşil dönüşümü, dijital dönüşümü önceliklendireceğiz dedik. Bunların hepsi aslında verimlilik artışı için Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltmak için önemli konular. Bir diğer konu tabii ki, Türkiye alt yapıya çok büyük yatırım yaptı. Bunun sayesinde büyük bir kalkınma hamlesini gerçekleştirdi. Ama önümüzdeki dönemde önceliğimiz önemli sanayi üslerini yani üretim üslerini bizim alıp limanlara bağlamamız. Biz bunu önceliklendireceğiz çünkü rekabet gücünü artırmak istiyoruz. Karbon ayak izini düşürmek istiyoruz.
"ENFLASYONU DÜŞÜRENE KADAR BİZE DURMAK YOK"
Bu program hem niteliği itibarıyla güçlü bir program hem de sonuçları itibarıyla onun için maliye politikası gereken desteği vermiyor demek, deprem konusunda gereken hassasiyeti göstermeyin demekle eş değer hale geliyor. Biz deprem konusunda geçen sene de bu sene de ne gerekiyorsa yapacağımızı söyledik. Ama deprem dışındaki alanlarda disiplin, harcama kontrolü, harcamaların verimli alanlara aktarılması bizim için olmazsa olmazdır. Bu yorumlara saygılıyız herkes istediği yorumu yapar ben genelde de takip etmiyorum doğrusu, sosyal medya günübirlik baktığım bir konu değil. Zaman gösterecek haklı olup olmadığımızı. Enflasyon düştükçe bu tür değerlendirmeler yerini daha makul daha rasyonel analizlere bırakır diye düşünüyorum. Biz enflasyonu düşürmekte kararlıyız. Enflasyonu düşürene kadar bize durmak yok. Geçmişte bunu başardık. Tekrar başaracağız.
'KİRA ARTIŞLARINA %25 SINIRI UYGULAMASININ DEVAM ETMESİ İÇİN BİR SEBEP YOK'
Kira artışlarına yüzde 25 sınırı uygulamasının devam etmesi için bir sebep görmüyorum. Etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde yapılan bir çalışma da yok. Zaten o düzenleme bir süreliğine yapılmıştı. Hükümetimiz adına verilmemiş bir karar üzerine yorum yapamam. Ama büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum.
"TÜRKİYE'NİN DÖVİZE İHTİYACI AZALIYOR"
Seçim sürecinde ciddi algı çabaları olduğuna dair bir sürü söylem ve eylem var. Vatandaşımızı dövize yönlendirenler oldu. Şunu net bir şekilde söyledik: Dedim ki biz vatandaşın portföy tercihlerine saygılıyız. Bilgilendirmek de hakkımız var. Bir kesim vatandaşı yanlış yönlendirdi. Biz şunu söyledik: Türkiye'nin dövize ihtiyacı azalıyor. Geçen sene mayıs ayında cari açık 57 milyar dolardı, bu sene mayıs ayında 30 milyar doların altına düşecek. Türkiye'nin dış açığı azalıyor, döviz ihtiyacı azalıyor. Bunu gittiğim yerlerde söyledim.
Türkiye'de kaynağa erişimde sorun yok. Bizim ödediğimizden çok daha fazla Türkiye'ye kaynak girişi var. Döviz bolluğu var. Üçüncü olarak şunu söyledim. Geçen sene – reel faiz vardı. Uzun süre negatif reel faiz vardı, bugün öyle bir şey yok. Lira destekleniyor, Türkiye'ye fon akışı güçlü, döviz ihtiyacı azalıyor. Peki bu durumda niye lira değer kaybetsin? Bir sürü kesim vatandaşı yanlış yönlendirdi. 1 Nisan'dan bu yana Türkiye'deki gerçek ve tüzel kişiler 12 milyar doları satıp TL aldılar. Vatandaşımızı yanlış yönlendirmek doğru değildir. Başlangıçta Türkiye'ye gelen kaynak kısa vadeliydi, şimdi giderek vadeyi uzatıyorlar. Orta ve uzun vadeli tahvil almaya başladılar. Bizim bankalarımız artık sermaye benzeri uzun vadeli kaynağa erişmeye başladılar. Bu ne demek kaynağın niteliği iyileşiyor.
"ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ ARTIRACAK GÜÇLÜ BİR PROGRAM UYGULUYORUZ"
Biz enflasyonu 30'lu rakamlara, gelecek sene 10'lu rakamlara düşürdüğümüzde küresel yatırımlarda artış olacak. Türkiye büyük bir ülke. Yeter ki güçlü bir hikayesi olsun. Biz bunu temin edecek, öngörülebilirliği artıracak güçlü bir program uyguluyoruz.
'REZERVLERDE TARİHTE EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ HIZDA BİR İYİLEŞME VAR'
Merkez Bankası'nın günlük bilançosu var. 1 Nisan ile 16 Nisan arasında Merkez Bankası'nın rezerv pozisyonundaki iyileşme neredeyse 49 milyar dolar. Tarihte eşi benzeri görülmemiş hızda bir iyileşme var.
Çok net bir şekilde bizim vatandaşımızın da şirketlerimizin de yabancı yatırımcıların da TL'ye rağbeti arttı. Türkiye'nin enflasyonu düşüreceğine piyasalar inanmaya başladı. Biz rehavete kapılmayacağız. Programı güçlü bir şekilde uygulamaya, Türkiye'deki dengesizlikleri gidermeye devam edeceğiz.
"KURA HERHANGİ BİR MÜDAHALE YOK"
Bizim bir kur hedefimiz yok. Kur önemli bir fiyattır ekonomide. Giderek piyasa mekanizmasının efektif bir şekilde çalışacağı, herşeyin piyasada belirlendiği bir döneme evriliyoruz. Şu anda kura herhangi bir müdahale yok. Merkez Banka'mız döviz rezervlerini güçlendiriyor.
İhracatçılarımız tedirgin olmasınlar, biz her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Aşırı bir değerlenmeyi de öngörmüyoruz. Bütün aşırılıklar risklidir. Burada ihracatçımıza seslenmek istiyorum. Verimlilik artışı, rekabet gücü artışı için, finansmana erişim anlamında üzerimize ne düşüyorsa biz onların yanındayız.
Eleştirilecek çok husus var. Ona da saygılıyız. Mükemmelliyetçilik anlayışı ile her şey irdelenecekse konuşacak çok şey var ama ilerlemeyi de görmemiz lazım. Mükemmelliyetçilik ilerlemenin önündeki en büyük engeldir. Asgari ücreti vergi dışı kim bıraktı? Şu anda sıfır vergi var. Asgari ücrete kadar olan bütün ücretlerde sıfır gelir vergisi var. Bunu AK Parti hükümetleri yaptı.
"ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER İÇİN ASGARİ KURUMLAR VERGİSİNİ GETİRECEĞİZ"
En düşük gelir vergisini düşürdük. En yüksek vergi dilimi eskiden yüzde 35'ti bunu 40'a AK Parti hükümetleri çıkarttı.
Geçen sene kurumlar vergisini yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarttık. Finans sektörüne kurumlar vergisini yüzde 30'a çıkarttık. Vergide adaleti sağlamak için ciddi çaba içerisindeyiz.
OECD, çok uluslu şirketler için asgari kurumlar vergisine geçiyor. Biz de çok uluslu şirketler için asgari kurumlar vergisini getireceğiz. Benzer bir çalışmayı diğer firmalar için de yapıyoruz. Bütün firmalar için asgari bir kurumlar vergisi hususunu çalışıyoruz
'KAMUDA TASARRUF PAKETİ KİT'LERİ VE YEREL YÖNETİMLERİ DE KAPSIYOR'
Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi için 3 husus var: Harcama disiplini, tasarruf bilinci ve tasarruf kültürü. Bunların hepsi bu programda var. Devamı da gelecek.
Genelde OVP'leri 3 yıllık perspektifte ortaya koyduğumuz için paketi de 3 yıllık hedefledik. OVP'yi güçlendirecek paketimiz.
Her kurumumuz ve idaremiz sorunları tahlil edecek. Biz de kontrolleri yapacağız. Bu KİT'leri ve yerel yönetimleri de kapsıyor. Sadece merkezi yönetim için değil. Tüm kamu idarelerini kapsıyor. Burada tasarrufla birlikte verimlilikte çok önemli.