Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Şimşek, Türkiye'nin borçluluk oranının düşük olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Dezenflasyon süreciyle birlikte çok daha iyi finansal koşullarla karşı karşıya kalacağız. Yapısal dönüşüm bizim için olmazsa olmaz çünkü para politikasının, mali politikasının sınırları var. Onların belli bir noktaya kadar katkısı var ama kalıcı sonuç elde etmek için yapısal dönüşüm elzemdir. Dış entegrasyondan vazgeçmeyeceğiz, biz hala Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'ni nasıl güncelleriz, içine hizmetleri, tarımı nasıl koyarız diye onun peşindeyiz."
BÜYÜME İKİYE KATLANDI'
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile serbest ticaret anlaşmalarında ilerleme kaydedildiğini belirten Şimşek, "Dolayısıyla Türkiye küresel entegrasyon üzerinden, yapısal dönüşüm üzerinden, dezenflasyon üzerinden daha verimli, daha rekabetçi bir ekonomiye kavuşacak. Bunun için yapmamız gereken şey OVP'yi (Orta Vadeli Program) kararlılıkla uygulamak, özel sektörün yapması gereken şey bizim aslında söylediklerimizi dikkate almanız. Maalesef 2024'te özel sektörün bizim söylediklerimizi çok dikkate aldığı kanısında değilim ama önümüzdeki sene daha güçlü bir şekilde ortaya çıkacak" dedi.
Türkiye'nin kamu borcunun gelişmekte olan ülkelere göre düşük olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Biliyorum vatandaşımızın hayat pahalılığından şikayeti var, sanayicimizin bazı şikayetleri var, merak etmeyin sizleri duyuyoruz, sorunları biliyoruz, ihmal etmiyoruz. Kısa vadede ekonomide geçici bir yavaşlama var ama uzun vadede hiçbir tereddüt yok. Çok basit bir tablo var; 90'lı yıllardan günümüze baktığımızda 1994-2003 arası dönemde ortalama büyüme yüzde 2,8, enflasyon ise yüzde 69. 2004-2013 arası dönemde büyümemiz neredeyse ikiye katlanmış çünkü enflasyon yüzde 8,3 ile tek haneye düşmüş. 2014-2023 döneminde ise enflasyon yükselmiş büyüme yavaşlamış. Dolayısıyla enflasyonla büyüme arasında aslında bir çelişki yok. Biz daha fazla büyümek için çabalıyoruz, bu da ancak fiyat istikrarı ile mümkün" ifadelerini kullandı.
DIŞ BORÇ FAİZİNDEN TASARRUF
Şimşek, dış finansmana erişimde sorun bulunmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyorlar ki 'Sıcak para üzerinden bu program çalışıyor.' öyle bir şey yok. Tabii ki bütün ülkelerde bir miktar portföy yatırımları var, biz de portföy yatırımlarına açığız, bugün açılmadık. Bizim rezerv birikimimizin neredeyse üçte ikisinden fazlası orta uzun vadeli kaynaklar ve Türkiye içindeki portföy tercihlerinden kaynaklanıyor. Piyasalara şu mesajı verebilirim, bizim net bir şekilde ne üstü örtük ne de açık bir kur hedefimiz yok, bizim bir kur hedefimiz yok, olamaz da zaten. Bu sene çok ciddi bir fon akışı oldu, 110 milyar dolar döviz almak zorunda kaldık, buna rağmen yönettik. Bu kolay değil, fon akışını yönetmek apayrı bir şey beceri setini gerektiriyor, Merkez Bankası iyi bir iş çıkarttı. Kur korumalı mevduattan da çıkıyoruz, 110 milyar dolar azalttık, buradan da çıkış devam edecek. TL'ye güven arttı."
'BU CİDDİ BİR KAZANIM'
TL'nin toplam mevduattaki payı yüzde 32 civarından yüzde 58 civarına çıktığının altını çizen Şimşek, "Bu ciddi bir kazanım, bunu devam ettirmemiz lazım. Ülkemizin risk primi bize benzer ülkelere göre 10-11 kat daha hızlı düştü. Bir program olmazsa, bu programın dışarda, içerde bir karşılığı olmazsa gerçekten bu olabilir miydi. Gerçek anlamda bir karşılığı olan bir program var sonuç alıyoruz. 5 yıllık CDS'lerdeki bu düşüş bugünkü haliyle devam ederse, ki bence daha iyi olacak yıllık 7 milyar dolar dış borç faizinden tasarruf sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
HEDEF FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMAK
ENFLASYON beklentileri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Şimşek, "Türkiye'de ciddi bir enflasyon sorunu var, hayat pahalılığı sorunu var ama zaten bu programın en temel hedefi fiyat istikrarını sağlamak. Bunun için para politikası, maliye politikası, yapısal politikalar, gelirler politikası, yönetilen yönlendirilen fiyatlar noktasındaki politikaların hepsi 2025 yılında dezenflasyonu destekleyici olacak. 2024 yılında enflasyon yüksek diyebilirsiniz, doğru ama yılın başında enflasyon yüzde 65 idi. Yılı yüzde 44-45 ile kapatırsak 20 puana yakın düşüş olacak ve bu kötü bir düşüş değil" diye konuştu. Hizmet enflasyonundaki katılığın çözülmeye başladığını bildiren Şimşek, şunları kaydetti: "2025 bu anlamda çok daha destekleyici olacak. Temel mal enflasyonu yüzde 29, gıda dahil mal enflasyonu yüzde 40'ın altı. Dolayısıyla enflasyonda gerçekten ciddi bir düşüş var ve bu düşüş devam edecek."
DESTEKLEYİCİ GELİRLER POLİTİKASI
PİYASA, hane halkı, reel sektör beklentilerine önem veriyoruz. Hane halkı beklentilerinin yüksek seyrettiği net ama düşüş var. Reel sektöre diyoruz ki 12 ay sonra enflasyon ne olacak? 'Yüzde 48 olacak' diyorlar, zaten yıl sonu yüzde 44. Reel sektörün bu şekilde düşünüyor olması gerçekten manidar. Piyasa katılımcılarına sorduğumuz zaman yüzde 27'lik bir enflasyon beklentisi var önümüzdeki 12 ay için. Peki 2025 yılında ne olacak? Para politikası, gecikmeli bir etkiye sahip. Bütçe açığını azaltacağımız için negatif mali etki olacak, daha destekleyici gelirler politikası olacak. Biz muhtemelen hepsini değil ama bazı kritik yönetilen fiyatların, enflasyonla güncellenip güncellenmeyeceği hususunu şu anda değerlendiriyoruz."
"BÜTÇE AÇIĞI 2025'TE DÜŞECEK"
EN önemli konulardan birinin arz yönlü politikalar olduğuna dikkati çeken Şimşek, deprem yaralarının önemli ölçüde sarıldığını ve sarılmaya devam edeceğini, dolayısıyla bütçe açığının da 2025'te düşeceğini söyledi. Bakan Şimşek, şu an büyük bir konut seferberliği bulunduğunu, bu yılın sonunda 200 bin konutun teslim edileceğini, 1-1,5 yıl içinde de 250 bin konut daha geleceğini dile getirdi. Bu sayede konut arzının artacağına işaret eden Şimşek, "Biz bu konut arzını artıracağız ve vatandaşımızın makul bir değer üzerinden ev kiralamasının ve ev sahibi olmasının önünü açacağız" dedi.
'TÜRKİYE ÖN PLANA ÇIKACAK'
ŞİMŞEK, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Peki Türkiye nasıl etkileyecek? Burada Türkiye'nin nispeten az etkilenmesi olasıdır. Sebebi de şu; bizim ihracatımızın yaklaşık yüzde 62'si kural bazlı serbest ticaret anlaşmalarının olduğu ülkelere gidiyor. Bu tek başına yeterli değil ama önemli. Türkiye'nin ihracatının çok büyük bir kısmı aynı zamanda yakın coğrafyaya gidiyor. Yani Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile birlikte serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkeleri dikkate alırsanız ihracatımızın yaklaşık 4'te üçü bu bölgede.
Serbest ticaret anlaşmalarımızın olmadığı Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki ülkelerle biz dostuz ve yakınız. Kural bazlı zaten serbest ticareti içeriyor. Böyle bir dünyada bölgesel entegrasyon, lojistik üsler çok önem kazanacak. Türkiye bu konuda da avantajlı, çünkü tabiri caizse dünyanın merkezindeyiz. Nitekim uzun vadeli stratejimizin de önemli bir bileşeni bölgesel entegrasyonda yatıyor ve o nedenle de biz mesela Kalkınma Yolu'nun hayata geçmesi için önce siyasi ortamı oluşturduk şimdi de muhtemelen onun hayata geçirilmesi söz konusu olacak. Türkiye bu anlamda da önemli avantajlara sahiptir."
'KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIMI ARTACAK'
BAKAN Şimşek, dünya nüfusunun hızla yaşlandığını ve Türkiye'nin doğurganlık oranları düşse de hala genç nüfus açısından avantajlı olduğunu kaydederek, şu ifadeleri kullandı: "Hala 18 yıllık bir fırsat penceremiz var. Reformlarla bunu 30 yıla çıkartabiliriz. Dolayısıyla biz yaşlanmadan zenginleşme fırsat penceresine hala sahibiz. Bize benzer ülkelere göre çalışma çağındaki nüfusumuz eskisine göre yavaş olsa da hala artıyor. Bizim için en büyük potansiyel kadınlarımız. Çünkü Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranı bizim kişi başı milli gelirimize göre çok düşük. OECD ortalaması olan yüzde 66'yı yakalarsak zaten kişi başı milli gelirimiz yüzde 20 daha yüksek olur. Dolayısıyla Türkiye'de harekete geçirilebilecek büyük potansiyelimiz var ve bu konuda da önümüzdeki dönemde önemli adımlar atıp, reformlar yapıp, özellikle kadınların iş gücüne katılım oranını artıracağız."
YAPAY ZEKAYA DAHA FAZLA YATIRIM
ŞİMŞEK, yapay zeka konusunda yaşanan global gelişmelere işaret ederek, Türkiye'nin bu alanda kendisine benzer ülkelere göre iyi bir konumda olduğunu ancak gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığını, bu nedenle yapay zekaya daha fazla yatırım yapacaklarını söyledi.
2053'TE 'NET ZERO'
TÜRKİYE'NİN iklim değişikliği ve enerji politikalarına da değinen Şimşek, ülkenin 2053'te "Net Zero" hedefi bulunduğunu, burada da önemli adımlar atıldığını söyledi. Şimşek, "Gündemimizde şu anda İklim Kanunu, Emisyon Ticaret Sistemi, Karbon Vergilendirme Mekanizması gibi konular var. Yeşil dönüşüm bizim açımızdan bir moda değil, bir zorunluluk. O nedenle bizim bir taraftan arz güvenliği anlamında doğal gaz ve petrol üretimini artırmamız lazım" değerlendirmesinde bulundu.