MUKABELE oku-dinle-takip et 2024 | TV mukabele yayın akışı ne zaman, saat kaçta, hangi kanalda okunacak? Dinde mukabele ne demek?
Mukabeleyi televizyon karşısında canlı takip etmek isteyen Müminler, yayın akışına ilişkin detayları araştırıyor. Sözcük anlamı itibarıyla "karşılıklı olmak" anlamına gelen mukabele, Peygamber Efendimizin önemli sünnetlerinden biriydi. On bir ayın sultanı Ramazan boyunca mukabele geleneğini sürdürmek isteyenler VAV TV yayın akışına ulaşmaya çalışıyor. Peki mukabele yayın akışı ne zaman, saat kaçta, hangi kanalda okunacak?
HABER MERKEZİ
Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
Ramazan ayının gelişiyle birlikte mukabele geleneği de araştırılıyor. Peygamberimizin Cebrail ile Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı okuması bir gelenek olarak günümüze kadar geldi. Özellikle pandemi sonrasında bir araya gelmekte güçlük çeken ya da vakitleri olmayan vatandaşlar Ramazan boyunca hatimlerini televizyon ekranından takip ederek idrak edebilme imkanı buluyor. İşte 2024 VAV TV mukabele yayın akışı...
Bundan dolayı bu ayda camiler, Kur'an kursları ve evlerde bir araya gelen vatandaşlar, bu ibadeti ifa ediyor.
MUKABELE GELENEĞİ
Ramazan ayının gelmesiyle evlerde mukabele okunmaya başlandı. Peygamber Efendimizin sünneti olan mukabele genellikle Ramazan ayının ilk günü başlanır, Kadir gecesinde de duası yapılır.
Sabah namazından sonra Haşr suresinin son ayetlerini, yatsıdan sonra Bakara suresinin son ayetlerini okur ve okunmasını tavsiye ederdi.
MUKABELENİN FAZİLETİ NEDİR?
Kur'an literatüründe mukabele: Cebrâil aleyhisselâm-ın her sene Ramazan ayında Peygamber Efendimize sallâllâhu aleyhi ve selleme gelerek Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.
Ramazân-ı Şerîf'in en mühim vasfı, bir Kur'ân-ı Kerîm mevsimi olmasıdır.
"Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir." (Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân 16)