Buse Varol gözyaşlarına hakim olamadı: Yaşamayan anlamaz!
Ünlü şarkıcı ve sunucu Alişan'ın oyuncu eşi Buse Varol, katıldığı bir programda çok samimi açıklamalarda bulundu. Buse Varol, eşi Alişan'ın kardeşi Selçuk Tektaş'ın vefatı ve sonrasında yaşadıklarını gözyaşlarına hakim olamayarak anlattı. İşte Buse Varol'un gözyaşlarına boğulduğu o açıklamaları...
Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
Buse Varol Alişan'ın kardeşi Selçuk Tektaş'ın ölümüyle ilgili konuştu, gözyaşlarını tutamadı. Geçen yıl kardeşini kaybeden Alişan'ın eşi Buse Varol, "Bu bizim için hiç kapanmayacak bir yara. Alişan'ın su içerken bile vicdan azabı çektiği zamanları biliyorum. Aldığı nefesi bile sorgulayabiliyor insan. Yaşamayan anlamaz" diyerek gözyaşlarına boğuldu.
"Tanınır olmanın yorucu bir tarafı var. 'Öf bu da hep magazinin içinde' diyorlar. Magazinin içinde olmayı ben seçmiyorum. Sen ne kadar özgür bir birey olursan ol, 'insanlardan bana ne' de, ki ben öyle bir insanım, ama bu işi yapıyorsan böyle diyemiyorsun."
"3 senedir yokum. Burak'a yaklaşık 6 aylık hamileydim bıraktığımda. Artık ne kostümlerin içine girebiliyordum, ne de senaryo ona şekilleniyordu. Şimdi yeni bir proje var."
"Bir sahne vardır, çok tutkulu bir aşk mesela, bunu sevişerek oynayan bir oyuncu vardır, bir de sadece bakarak oynayan bir oyuncu vardır. Bu senin karşı tarafa neyi ne kadar verdiğinle alakalı. Ben Alişan'la evlenmeden önce de hayatımda biri olsun ya da olmasın, bu benimle alakalı bir şey, hep 'Öpüşmem' diyordum.
Benim 'Dağ 2'deki duşun altında olduğum sahneyi söylüyorlar hep. Orada insanlar sadece görsele bakıyorlar, 'Duş sahnesine girmiş ama öpüşmem diyor, bu da az değil' diyorlar. O sahne aslında o kadar travmatize olmuş bir insanın sahnesi ki... İyi bir oyunculuk yapmak için kesinlikle öpüşmene gerek yok."
"Bir senedir zayıflamak için gittiğim bir yer var. Kadının emeklerine hakaret sayarım. Çünkü gerçekten gözle görülür bir durum var ortada. Bütün dolabımı değiştirdim ben. Doğumdan sonra 40 beden giyiyordum, ama 34-36 giydiğim zamanlarda biraz ters ışık, biraz yedik içtik farklı çıkmış olabilirim fotoğraflarda ama giydiğim kıyafetler değişmedi. "Siz fotoşop mu yaptınız?" diyorlar. Niye fotoşop yapayım? Yolda yürürken biri görür, zaten onu kandıramazsın."
"Alişan'ın kardeşinin kaybı hiçbir zaman geçmeyecek, kapanmayacak bir yara. Yaşamayan hiç kimse anlayamaz. Bu çok bambaşka bir şey."
"Aynı evde olduğumuzdan birebir şahit oldum, suyu içerken bile Alişan'ın vicdan azabı çektiği zamanları biliyorum. 'Ben su içiyorum ama kardeşim şu an yok' diyordu, çok kötü bir şey."
"O tabii ister istemez eve de yansıyor. Aldığı nefesin bile vicdanını sorgulayabiliyor insan. Benim çocuklarım hiçbir zaman amcalarını göremeyecek. Onunla anı biriktiremeyecek olmaları acı. Günümüzde herkes birbirinin aynı. O derece bir estetik yaptırmam. Ben doğallığı seviyorum. Yaşlılık da güzel bir şey. Buruşmak da öyle... En çok özendiğim şeydir, ellerimin üstü yaşlansın, buruşsun. Ellerde çiller olur, çok severim."
.
'TESLİMİYET DUYGUSUYLA ANKSİYETEMİ YENDİM'
"Anne olduktan sonra çok değiştim. Anne olmadan önceki Buse canı sıkılır kafası eser, gece saat 11 mesela İzmir'e atlarım giderim tek başıma. Alişan ile evliliğimdeki en güzel şey; biz birbirimizi çok rahat bırakan bir çiftiz. Ben zaten çok evde durmayı seven bir kadın değilim."
"Çocuklarıma yeteri kadar zaman ayırdığımda kendimi çok mutlu hissediyorum. Şimdiki Buse bekar hallerine çok benziyor. O özgürlüğümden vazgeçmedim. Ama tabii ki annelik, delilik ötesi bir şey. "
"Bir de bizim bir trafik kazamız var, ondan sonra anksiyeteler iyice arttı. O gün dedim ki, bir şeyler senin kontrolün dışında oluyor ve sen engelleyemiyorsun. Şu an ben buradayım, buradaki olabilecek hiçbir kötü şeyi engelleyemem. Bu teslimiyet duygusuna kendimi bıraktıktan sonra anneliğim de rahatladı."