Ezbere kullanılan antibiyotik o organları iflasa sürüklüyor
Soğuk algınlığı, grip gibi vakaların artmaya başladığı bu mevsimde özellikle bilinçsiz kullanılan antibiyotiklere karşı uzmanlar uyardı. Eş-dost tavsiyesi ile ezbere kullanılan antibiyotiklerin fayda sağlamadığı belirtilirken böbrek yetmezliğine de yol açtığı ifade edildi.
Prof. Dr. Demiral, insanlarda hastalık yapan çeşitli bakteriler, virüsler, mantarlar gibi mikroorganizmaları antibiyotiklerle tedavi edildiğini belirterek, "En fazla üst solunum yolu enfeksiyonu dediğimiz enfeksiyonlarda antibiyotik tüketiliyor. Ancak şunu bilmemiz gerekiyor ki üst solunum yolu enfeksiyonu etkenlerinin çoğu aslında virüslerden kaynaklanıyor. Virüslere de antibiyotiklerin hiçbir etkisi olmuyor. Onun için her boğazımız ağrıdığında, ateşimiz çıktığında, burnumuz akmaya başladığında antibiyotik kullanmamak lazım, doğru yerde kullanmamız gerekiyor" diye konuştu.
'ANTİBİYOTİKLERİN BELİRTİLEN SÜRE İÇİNDE KULLANILMASI GEREKİYOR' Doktor kontrolü sonrasında hastalığın gerçekten bakteriyel enfeksiyondan kaynaklandığı tespit edilmesi halinde verilen antibiyotiğin kullanılması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Demiral, "Evden, komşudan 'iyi geliyor' düşüncesi ile antibiyotiklerini kullanmamak gerekiyor. Diğer bir önemli husus ise yine tedavinin belirlenen süre içinde devam etmesi yani ilaçların bir hafta denildiyse o süre içinde kullanılmaya devam edilmesi gerekiyor. Çünkü bir bakteriyel enfeksiyonda doğru dozda ve sürede ancak başarıya ulaşabiliyoruz.
Farkındalık gününün asıl amacı da antibiyotiklerin doğru kullanılmadığında ortaya çıkan olumsuzlukları anlatabilmek. Doğru bir kullanım olmadığında antibiyotik direnci dediğimiz durum ortaya çıkıyor. Bu defa tedavisi daha zor enfeksiyonlar ortaya çıkabiliyor. Çünkü rastgele antibiyotik kullanıldığı zaman bu antibiyotiğe duyarlı olan bakterileri ortadan kaldırıyoruz ama daha dirençli olan bakterilerin ortama yayılmasına neden oluyoruz. Antibiyotiklerin etkisiz kalmaması için doğru zamanda, doğru yerde kullanılmaları gerekiyor" dedi.
'BÖYLE DEVAM EDERSEK ANTİBİYOTİK ÖNCESİ ÇAĞA DÖNMEK DURUMUNDA KALACAĞIZ'
Antibiyotik çağının, dünyada 1940'lı yıllarda İlk defa penisilin bulunmasıyla başladığını aktaran Prof. Dr. Demiral, "Son 30 yıldır hiçbir yeni antibiyotik bulunmadı. Sadece eski antibiyotiklerin formülasyonlarını değiştirerek etki durumları farklılaştırılıyor. Bunun bir nedeni; ilacın bulunabilmesi için uzun süre gerekiyor ancak kısa bir süre sonra antibiyotiği kullanmaya başladığımızda hastalık ona da direnç geliştirebiliyor.
Çalışmalar yapılmasına rağmen antibiyotik direnci sorunu nedeniyle ilaçlar etkisiz kalıyor. Ayrıca böyle kullanmaya devam edersek önümüzdeki 25-30 sene sonra antibiyotik öncesi çağa dönmek durumunda kalacağız, bu durum bütün dünyayı ürkütüyor. Her antibiyotik, her bakteriye ya da hastalığa da etkili değil. Onun için ezbere, doktor tavsiyesi olmadan kullanılan antibiyotiğin başarıya ulaşma şansı yok" dedi.
Dışarıdan alınan her ilacın vücuda zarar verdiğini kaydeden Prof. Dr. Tuna Demiral, "Örneğin halk arasında zatürre diye bilinen pnömoniyi antibiyotik alarak yeniyoruz. Ama antibiyotik nedeniyle vücudumuzun bazı hücrelerinde hasarlanma da oluyor. Hem vücudumuzun gereksiz zararlardan korunması için hem bu antibiyotik direncinin oluşmaması için hem de hastalığımızın gerçekten tedavi edilebilmesi için doğru antibiyotiği kullanmamız gerekiyor" diye konuştu.
'İLAÇLARIN EN BİLİNEN ZARARLARI BÖBREKLERE OLUYOR
'Dışarıdan alınan ilaçların en bilinen zararları böbreklere olur' diyen Prof. Dr. Demiral, şunları söyledi: "Bir ilaç etkisini gösterdikten sonra ya safra kanalı ya da bağırsak, çoğunlukla da böbrek yoluyla vücuttan atılır. Böbrek yetmezliklerinin en büyük sebeplerinden biri kontrolsüz ilaç kullanımlarıdır. Böbreğini kaybedebilir hastalar. Ama hücresel düzeyde bakıldığında da gereksiz antibiyotik kullanımı tüm organlara zarar verir.
Mutlaka doktor tavsiyesiyle ilaç kullanmak gerekiyor. El yıkama gibi basit hijyenik kural, hiçbir zaman ihmal edilmeli. Çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırılması özellikle bakteriyel, viral ve mantar enfeksiyonlarının yayılmasını engellemede birincil faktördür. Onun için bu hijyenik kuralları da mutlaka dikkat etmek gerekiyor" dedi.