Tiryakiler dikkat! Kanser riskini 30 kat artırıyor
Ülkemizde en önemli sağlık sorunları arasında görülen akciğer kanseri, özellikle sigara içenlerde diğer bireylere göre 30 kat daha fazla görülüyor. İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Umut Demirci, "Her 4 akciğer kanserinin 3'ü sigara ile ilişkili. Erken tanıda 20 yıl ve üstünde sigara içme öyküsü olan yüksek risk grubu olarak tanımladığımız kişilerde düşük doz tomografi taramaları önemli." dedi.
Akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden birinin sigara olduğunu vurgulayan Demirci, "Sigara içen kişilerde akciğer kanseri görülme riski, diğer bireylere göre 30 kata varan bir oranda fazla. Her 4 akciğer kanserinin 3'ü sigara ile ilişkili. Erken tanıda 20 yıl ve üstünde sigara içme öyküsü olan yüksek risk grubu olarak tanımladığımız kişilerde düşük doz tomografi taramaları önemli. Bunlar ülkemizde henüz rutin taramalara girmedi, bazı dezavantajları da var ama yüksek risk grubu açısından önem arz ediyor." diye konuştu.
Demirci, sigara içmeyen bireylerde de çevresel maruziyet gibi farklı faktörler sonucu akciğer kanserinin ortaya çıkabildiğini belirtti. SBÜ Gülhane Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ertürk mide ve özofagus (yemek borusu) kanserleriyle ilgili bilgi verdi.
Sindirim sistemi kanserlerinin genellikle 40-50 yaş üstü kişilerde görüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Ertürk, mide ve özofagus kanserlerinde erken tanının hayat kurtarıcılığına, özellikle 40-45 yaşını geçmiş kişilerde yeme güçlüğü, kilo kaybı, göğüste ağrı gibi belirtilerde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğine vurgu yaptı.
Ertürk, yemek borusu kanserinin yüzde 90 oranla nedenini alkol ve sigaranın oluşturduğunu aktardı. Mide kanserinin dünyada en sık görülen dördüncü kanser türü olduğuna dikkati çeken Ertürk, Türkiye'de de özellikle doğu bölgelerinde mide kanserine sık rastlandığını dile getirdi.
"BESLENME ALIŞKANLIKLARI KANSER GELİŞİMİNDE YÜZDE 35 ORANINDA ETKİLİ" Onkoloji Diyetisyeni Doç. Dr. Dilşat Baş, "Beslenme alışkanlıklarının kanser gelişiminde yüzde 35 oranında etkili olduğu bilimsel çalışmalarda gösterildi. Bu tüm kanserler için geçerli. Akciğer, mide ve yemek borusu kanserleri gelişiminde ise çok daha fazla etkili olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.
Beslenme alışkanlıklarının kanserden korunma yönünde şekillendirilebileceğini vurgulayan Baş, "İşlenmiş et ürünlerinin kullanılmaması, şeker ve özellikle şekerli içeceklerin kullanımının oldukça sınırlandırılması, lifli besin tüketiminin, sebze-meyve tüketiminin artırılması, kırmızı et tüketiminin azaltılması, beyaz et, özellikle balık tüketimini artırmak, fiziksel olarak aktif olmak, annelerin bebeklerini emzirmesi temel önerilerimiz arasında." dedi.
"SİGARA İÇENLERDE 'BETA KAROTEN' TAKVİYESİ AKCİĞER KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR" Doç. Dr. Dilşat Baş ise hem hastalarda hem de sağlıklı bireylerde bilinçsiz gıda takviyesi ve vitamin kullanımının oluşturabileceği risklere yönelik soru üzerine, kanser hastalarının durumuna göre uzmanlar tarafından beslenme planlarının hazırlandığını, hekim onayı olmadan asla gıda takviyesi ve vitamin alınmaması gerektiğini kaydetti.
Kemoterapi alan hastalarda glutatyon takviyesinin tedavinin etkinliğini azalttığına değinen Baş, şöyle devam etti: "Gıda takviyeleriyle ilgili ne yazık ki çılgınlık düzeyinde bir kullanım söz konusu. Bu tip kullanımların hastalığın seyrini olumsuz etkilediğine ilişkin bilimsel veriler de söz konusu. Örneğin, sigara içen sağlıklı bireylerde A vitamini ve beta karoten takviyeleri akciğer kanseri riskini artıran bir etki yaratıyor.
Beta karoten, akciğer kanserinin önlenmesinde takviye edilmesi gereken bir vitamin ama diyet kaynaklı takviye edilmesi gerekiyor. Yani vitamin olarak verildiğinde sigara içenlerde akciğer kanserini artırdığı tespit edildi ve bu bilimsel çalışmada gösterildi. Yani mesela havuçtan alınan beta karoten etkisi, vitaminden alınan etkiyle aynı değil. Bu nedenle özellikle sigara içen bireylerde kontrolsüz vitamin ve mineral kullanımı, daha büyük tehlikeler oluşturabiliyor. Buna dikkat edilmesi gerekiyor."