BEKİR AKSOY: ADALET TECELLİ ETTİ
Bekir Bey siz Nazife Hanım ile bu olaylar esnasında tanıştınız. Sizin tepkiniz ne oldu?
- Ben aynı oyunda başroldüm, sürecin içindeydim zaten. Öyle başka bir duygu yaşıyorsun ki sonrasında, evlendiğimizde ve çocuğumuz olduğunda... Bu süreci aile mensubu olarak taşımak çok zor. Çünkü eşim mahkemeyle mi ilgilensin, adli tıbba mı gitsin, karakollarda ifade mi versin, çocuğumuzu mu emzirsin! Sütü gelecek mi, ben ne yapabilirim... Yedi 24 korku ve kaygılarla yaşadık. "Eğer bunu yürütemeyeceğini düşünüyorsan, vazgeçmeni anlayabilirim, her aşamada bırakabilirsin" dedim. "Yok, yüz sene de sürse arkasındayım" diyorsan, "Senin yanındayım çocuğumla beraber" dedim. Gerekirse çocukla birlikte mahkeme koridorlarında oluruz. Benim bu süreçte şaşkınlığım, yüz senelik adı Darülbedayi olan kuruma. Burada bazı dinamikler doğru çalışmıyor. Kuruma güvenerek insanlar, çocuklarını, kızlarını emanet ediyor. İnsanlar bu kurumlara güveniyorlar.
Onların ihmali olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- Mahkeme sonrası çok doğru adımlar atıldı. Ama bu cinsel saldırıyı gerçekleştiren şahsın, mahkemeden bir gün sonra prömiyeri vardı. Oyun durduruldu. Bakın tüm oyuncular için en önemli şey şudur: Tek kişilik bir oyunla onurlandırılırsınız. Bunu Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Genco Erkal başarmıştır. Bu onurlandırılmaktır. İki buçuk yıldır davası süren bu şahıs, bu şekilde davası devam ederken onurlandırıldı. Bizi inciten şey bu! Çünkü kimse bu davadan bir şey çıkacağına inanmıyordu. Herkes, saldırıyı gerçekleştiren kişi de dahil; "Bana bir şey olmaz, bu işten bir şey çıkmaz" diyordu. Yetkililer de, kurum da... Türk adaletine güvenmiyorlardı bence. Bu adaletsizliği sürdürebileceklerini düşünüyorlardı. Türk adalet sistemi bu oyunu bozdu. Panikle oyun kaldırıldı. İki ay boyunca İstanbulluların cebinden çıkan parayla hazırlanan dekor, kostüm, emek harcandı. Türk tiyatro tarihinde bir ilk bu! Ne olursa olsun sahne kapanmaz, ölüm de olsa. İlk defa bir cinsel saldırı suçundan dolayı sahne kapandı! Bu Türk tiyatro tarihinde gerçekleşmiş en büyük ayıptır.