Türkiye'nin en özgün sesine ve stiline sahip şarkıcılarından, Anadolu rock müziğinin Barış Manço, Erkin Koray ve Fikret Kızılok'la 4 öncüsünden birisi sayılan Cem Karaca, ölümünün 15. yılında anılıyor.
Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
Barış Manço, Erkin Koray ve Fikret Kızılok'la Anadolu rock müziğinin dört öncüsünden biri sayılan Cem Karaca'nın vefatının üzerinden 15 yıl geçti
Kendisini "Anadolu rock ozanı" olarak tanımlayan Cem Karaca, asıl adı Irma Felekyan olan Ermeni asıllı opera ve tiyatro sanatçısı Toto Karaca ile tiyatro sanatçısı Azeri Mehmet İbrahim Karaca'nın çocuğu olarak, 5 Nisan 1945'te İstanbul'da dünyaya geldi.
Karaca çifti, tek çocuklarına, "Muhtar Cem" adını verdi. Cem Karaca'nın müzik eğitimi, yeteneğini fark eden annesi sayesinde henüz 6 yaşındayken başladı. 6-7 Eylül olayları, tüm azınlık yurttaşları olduğu gibi Toto-Mehmet Karaca'nın Bakırköy'deki evinde de derinden hissedildi. Olaylar durulduktan sonra Cem Karaca, Türkiye'nin önemli okullarından Robert Koleji'ne kaydoldu.
"Sahne tozunu" küçük yaşlarda yutmasına karşılık Cem Karaca, doktor ya da mühendis olmayı istedi. "Suadiyeli Nesrin" olarak hatırladığı bir genç kızı etkilemek için sokak ortasında söylediği şarkı, müzik kariyerinin başlangıcı oldu. Beyoğlu Spor Kulübü'nün lokalinde arkadaşlarını kırmayıp sahneye çıkarak profesyonelliğe adım atan Cem Karaca, "Dinamitler" ve "Jaguarlar" adlı gruplarla "Rock and Roll" parçaları seslendirdi.
"BURALARIN MÜZİĞİNİ YAP" Baba Mehmet Karaca ise "Hariciyeci" olmasını istediği oğlunu şarkıcılıktan vazgeçirmek için neredeyse her şeyi yaptı. Sahnede Elvis Presley şarkıları seslendiren oğlundan, "Aman Adanalı" türküsünü istemesi için adam kiraladı, oğlunu yuhalattı. Annesinin desteğini alan Cem Karaca'yı bu sevdadan vazgeçiremeyen Mehmet Karaca, oğluna "Buraların müziğini yap" diyerek tavsiyede bulundu.
Lise diplomasıyla eğitim hayatını noktalayan Cem Karaca, ilk evliliğini 1965 yılında tiyatro oyuncusu Semra Özgür ile yaptı. Evlendikten 3 gün sonra eşini İstanbul'da bırakıp askere Antakya'ya gitti. Vatani görevi sırasında bir Mehmetçik'in bağlamasıyla söylediği türkü, Cem Karaca'da ve müziğinde adeta dönüm noktası oldu.
Bir röportajında Cem Karaca, "Ben o güne kadar ne garip, ilkel bir müzik diye düşünürken bir de baktım ki benim o anda içinde bulunduğum hissiyatı o müzik canlandırıyor, dile getiriyor, anlatıyor." ifadelerini kullandı. Batı enstrümanlarıyla Anadolu müziği yapma kararı alan Cem Karaca, vatani görevi bitip İstanbul'a döndüğünde Mehmet Soyarslan'ın kurduğu "Apaşlar" grubuyla çalışmaya başladı. Cem Karaca, bir plak şirketinde tanışıp sıkı dost olduğu Aşık Mahsuni Şerif'in türkülerini de repertuvarına aldı.
İLK 45'LİK Cem Karaca, 1967'de Hürriyet gazetesinin düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasına sözleri Erzurumlu Emrah'a ait, "Emrah" bestesiyle katıldı. Yarışmada birinciliği "Mavi Çocuklar"a kaptırarak ikinci olan Cem Karaca ve Apaşlar'ın ilk plağı, Hürriyet gazetesi tarafından yayımlandı. Grup, aynı yıl "Hudey", "Vahşet" ve "Bang Bang-Bir Anadolu Hikayesi" eserlerinin olduğu bir 45'lik daha çıkardı.
"RESİMDEKİ GÖZYAŞLARI" Almanya'ya giden Cem Karaca ve Apaşlar, Fredy Klein Orkestrası ile şarkılar kaydetti. Türkiye'deki en önemli popüler müzik eserlerinden birisi olarak nitelendirilen sözü ve müziği Mehmet Soyaslan'a ait "Resimdeki gözyaşları" da bu kayıtlar arasındaydı. Şarkı ilk kez 1968 yılında, "Resimdeki Gözyaşları/Emrah" adlı plakta yer aldı.
Karaca, bir röportajında ise Mustafa Altıoklar'ın yönettiği "Ağır Roman" filmiyle 1997'de müzikseverlerce bir kez daha keşfedilen bu şarkının, Mehmet Soyaslan'la gittikleri Moğollar konserinden sonra, "Ne yaparız da onları sollarız" diye kara kara düşünürken ortaya çıktığını anlattı.
Daha önce tiyatro deneyimi olan Cem Karaca,1970 yılında ise başrolleri Murat Soydan ile paylaştığı yönetmen Yücel Uçanoğlu'nun çektiği yerli kovboy filmi "Kralların Öfkesi"nde oynadı.
Müzik yolculuğuna Moğollar'la devam eden Cem Karaca, 1974'te "Namus Belası" ve "Gurbet" şarkılarının olduğu bir 45'lik çıkardı. "Namus Belası", ilk günden itibaren listelerin en üst sırasında yer aldı. Bu başarıya rağmen Cem Karaca, Moğollar'la vedalaşıp, Kardaşlar grubundan ayrılan Ünol Büyükgönenç'i birlikte çalışmaya ikna ederek Dervişan'ı kurdu. Cem Karaca ve Dervişan, müzikte Progressive Rock'a yaklaşırken "Tamirci çırağı", "Kavga", "Parka", "İhtarname", "Yoksulluk kader olamaz", "İşçi Marşı", "Maden ocağının dibinde" gibi şarkılara imza attı. Sarper Özsan'ın bir tiyatro oyunu için bestelediği "1 Mayıs Marşı"nı seslendiren Cem Karaca'ya bu plak nedeniyle dava açıldı.
Dervişan ile yolları ayrılan ve bir süre tedavi için yurt dışında bulunan Barış Manço'nun kurduğu Kurtalan Ekspres'le de çalışan Cem Karaca, "Edirne'den Ardahan'a" söyleminden esinlenerek ismini verdiği "Edirdahan" grubunu kurdu. Karaca ve Edirdahan, 1978'de "rock opera" olarak nitelendirilen "Safinaz" albümünü çıkardı.
Mahsun Kırmızıgül ile "Hayat ne garip", Mehmet Eryılmaz ile "Hayvan terli" ve Yeni Türkü için "Göç yolları" şarkısını seslendiren Cem Karaca, son büyük konserini 17 Ocak 2004'te Ankara Saklıkent'te verdi. Son günlerinde "Yol Arkadaşları" grubuyla İstanbul'da sahne alan Cem Karaca, 8 Şubat 2004'te kaldırıldığı hastanede vefat etti.
Kendisini her zaman Türk ve Müslüman olarak tanımlayan, gençlik yıllarından itibaren Alevilik ve Bektaşiliğe özel ilgi duyan Cem Karaca, vasiyeti gereği Karacaahmet Mezarlığı'nda tekbir sesleriyle toprağa verildi. Üsküdar Seyit Ahmet Deresi Camisi'nde kılınan cenaze namazına katılım büyüktü.
Cem Karaca'nın mezarı, 2006 yılında son eşi İlkim Karaca'nın iddiaları üzerine açıldı. Emrah Karaca'nın babasının Cem Karaca olduğu tescil edildi.