Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
Henüz 10 yaşındayken, annesinin ölümüyle beraber II. Abdülhamid'in bakımı Sultan Abdülmecid'in diğer eşi Piristû Kadın Efendi tarafından üstlenilmiştir. Hiç çocuğu olmayan Piristû Kadın Efendi II. Abdülhamid'i kendi çocuğu gibi büyüttü. II. Abdülhamid'in babasının ölümünden sonra ise tahta çıkan amcası Abdülaziz, kendisiyle diğer çocuklarında olduğu gibi yakından ilgilendi.
31 Ağustos 1876 yılında padişah ilan edilen II. Abdülhamid, bunun öncesinde amcasının tahtan indirilişine ve ağabeyi V. Murat'ın Çırağan Sarayı'na hapsedilmesine tanık olmuştur. 23 Aralık 1876 yılında, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-ı Esasî'yi ilan eden II. Abdülhamid, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu'nun başında kalmıştır.
SULTAN II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN PROJELER
II. Abdülhamid tahtta olduğu dönemde bir çok proje gerçekleştirmiştir. Bunlardan bazıları şu şekildedir;
- İlk kız okulları II. Abdülhamid döneminde açılmıştır.
- Tahta çıktığı sene 250 olan rüştiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkarmıştır.
- 1877 senesinde İstanbul'da bulunan modern ilkokul 1905 senesine gelindiğinde 9 bine ulaşmıştır.
- II. Abdülhamid, Abdüllatif Suphi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma projesine açıkça destek vermiştir.
- Sirkeci ve Haydarpaşa garları II. Abdülhamid döneminde yapılmıştır.
- Hicaz Demiryolu II. Abdülhamid döneminde yapılmıştır. Bu projeyle alakalı yapılan her şey yerli girişim ile olmuştur.
- 1877 yılında Posta Telgraf Teşkilatı bir bakanlık haline getirildi ve 1900 senesinde PTT'de ilk defa bir 'havale kalemi' devreye girmiştir.
- 1901 senesinde Şehir Postaları kurulmuştur.
- 1876 senesinde Avrupa'da kullanılmaya başlanan telefon, 1881 senesinde Türkiye'ye getirilmiş ve sınırlı sayıda olsa da kullanıma sunulmuştur.
- 1899 senesinde günümüzde hala faaliyette olan Şişli Etfal Hastanesi II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur.
- II. Abdülhamid 25 Mart 1906 tarihli fermanı ile Okmeydanı'nda bulunan Darülaceze'nin kurulmasını sağlamıştır.
FATİH SULTAN MEHMET NASIL VEFAT ETTİ?
Fatih Sultan Mehmet'in ölümünden önce Mısır'daki Memluk Devleti ile Osmanlılar arasında bir gerginlik meydana gelmişti. Fatih Sultan Mehmet'in 25 Nisan 1481'de Üsküdar'a geçmesiyle sefer başladı. Fatih, hemen hemen bütün Osmanlı padişahlarında görülen nıkris (gut) hastalığından mustaripti. Bu durum padişahların hareketlerinin kısıtladığı gibi devamlı ağrılar içinde kalmasına da sebep oluyordu. Osmanlı ordusu, Gebze civarındaki Hünkâr Çayırı'nda konaklandı. Sultan burada 1 Mayıs'ta şiddetli karın ağrıları çekmeye başladı. Eski hastalıklarının yani nikris ile romatizmanın yanı sıra yeni hastalıklar da baş göstermişti.
Fatih'in tedavisinde hekimbaşı Laristanlı Acem Hamideddin el-Lari başladı. Acem Lari başarısız olunca, eski hekimbaşı Yakup Paşa elinden bir şey gelmeyeceğini, yanlış bir ilaç kullanıldığını ve bu ilacın etkilerini gidermenin artık mümkün olmadığını söyledi. Ancak diğer tabipler çaresiz kalınca hastaların tedavide kullanıldığı şurubunu vererek padişahın sancısını azaltma yolunda gitti. Fakat şurup tesirini göstermesi ve Fatih kısa bir komadan sonra 3 Mayıs 1481'de ikindi vakti vefat etti.