Hürrem Sultan'ın gerçek resmi yıllar sonra ortaya çıktı! Görenler hayrete düştü...
İranlı ressam Reza Hemma-Tired, 3 yıl boyunca tarihçilerle çalışarak Osmanlı ile ilgili padişahların ve önemli kişilerin portelerini hazırladı. Eserler, zihinlerdeki bildiğimiz görüntülerden biraz farklı. Tarhi kitaplarında gördüğünüz portleri unutun. İşte Hürrem Sultan'ın ve Osmanlı padişahlarının gerçek resimleri...
Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
Osmanlı tarihinde bir padişah ilk defa teb'ası tarafından öldürülüyordu ve Genç Osman, halkın kanaatine göre tahtını sağlamlaştırmak için canını aldığı kardeşi Şehzade Mehmed'in bedduasına uğramıştı.
OSMANLI PADİŞAHLARININ DÜNYAYI TİTRETEN SÖZLERİ
Osmanlı Padişahlarının bir çok farklı konuda yetenekleri olduğu aşikar olmakla birlikte hepsinin ortak özelliklerinden biri tam yerinde sözleridir.
1. Yavuz Sultan Selim
''Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar.''
2. 2. Abdülhamit
''Tɑrih değil, hɑtɑlɑr tekerrür ediyor''
3. 2.Mahmut
''Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz.''
4. Yıldırım Bayezid
''Yeniliceğinden korkan daima yenilir.''
5. Fatih Sultan Mehmet
''Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bilseydi sakalımın o telini hemen koparır yakardım.''
''Ey Konstantiniyye; Ya sen beni alırsın ya ben seni alırım.''
8. Fatih Sultan Mehmet (Bizans elçisine)
''İmparatorunuza söyleyin şimdiki Osmanlı padişahı öncekilere benzemez.Bizim gücümüzün ulaştığı yerlere sizin imparatorluğunuzun hayalleri bile ulaşamaz.''
9. Yavuz Sultan Selim
''Bu dünya 1 padişah için büyük, 2 padişah için küçüktür.''
10. Fatih Sultan Mehmet
''Baba eğer padişah sizseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz yok eğer padişah ben isem size emrediyorum geliniz ve ordunun başına geçiniz.''
11. 2.Abdülhamit
Filistin'in kendilerine satılması karşılığında Osmanlı'nın bütün borçlarını tasfiye etmeyi taahhüt eden Yahudilerin önderi Theodore Herzl'a;
''Kılıçla alınan vatan parayla satılmaz.''
12. Kanuni Sultan Süleyman
''Bugün para alan yarın emir alır.''
Kanuni Sultan Süleyman'ın kokması nasıl önlendi?
Yıl 1566 Kanuni iyice yaşlanmış durumda. Yine sefere çıkmaya hazırlanıyor. Kanuni Sultan Süleyman'da atalarından kalma gut hastalığı vardı. İstanbul'dan Sigetvar'a tam üç ayda geldi.
Padişah artık komada ve ölmek üzere... Dolaşamıyor, ayağa kalkamıyor ama hastalığı askerden saklanıyor. Yoksa askerin moreli bozulacak ve geri dönülecek, Ve beklenen oluyor. Muhteşem Süleyman 7 Eylül 1566'da ölüyor.
Sokullu Mehmed Paşa ne yaptı peki?
Askerlere hiç bir şey belli etmedi.Usulüne uygun, kimselere duyurulmadan yıkandı, namazı kılındı ve iç organları alınıp, hemen yatağının altındaki toprağa gömüldü. Bedeninin dış kısmı çeşitli maddelerle kaplandı, kokması önlendi, tabuta kondu.
Ertesi günü Sigetvar kalesi alındı. Kanuni'nin ölümü kırk sekiz gün saklandı. Sanki Kanuni yazıyormuş gibi Hatt-ı Hümayunlar bile yazdırıldı. Dönüş yolunda Hasan Ağa, Kanuni'ye benzediği için onun giysilerini giydi, orduyu selamladı ve saltanat arabasıyla dönüş yolculuğu başladı.
Bu yolculukta hiç kimsenin bilmediği, duymadığı bir de ölü vardı ki, o da Kanuni Sultan Süleyman, Muhteşem Süleyman, Büyük Türk ünvanlı koca bir padişah...
Peki cesedin kokması nasıl engellendi?
Bildiğiniz üzere cenazenin kokmasına engel olan bir yöntem olan mumyalama İslamiyet'te yasak, ancak zorunlu hallerde 'tahnit'e göz yumuluyor. Bunun en ünlü uygulaması ise hasta çıktığı seferde ölen Kanuni Sultan Süleyman.
1566'da çıkılan seferde Zigetvar'ın düşüşünü göremeden ordugahta son nefesini teslim eden Süleyman'ın 'zamansız' ölümüyle kurmayları alıyor bir endişe. Cesedi saklayacaklar ama çürüme kokusunu nasıl saklayacaklar?
Sebebini hemen belli edecek bu kokunun önüne geçmek için sultanın vücudu önce kokulu sularla yıkanıyor ve bu yıkamadan iç organlarda nasibini alıyor. Lavman uygulamarıyla içindeki sıvı boşaltılan gövdeye öd ağacı, mürrüsafi, kafiru ve gül suyundan oluşan bir terkip pompalanıyor.
Ağız, burun ve malat içinde bal, öürrüsafi ve öd ağacı bulunan cıvalı bir merhemle siliniyor ve son olarak da vücut misk ve amberle yıkanıyor. 12 kişilik küçük bir cemaatle kılınan cenaze namazını takiben gömülüyor naaş-ı şahane yatağın altında. Padişahın yatağına da onun cüssesinden biri yatırılıyor.