İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen sultanı II. Abdülhamid'in hayatı..
Osmanlı İmparatorluğunun 34'üncü padişahı Sultan II. Abdülhamid Han'ın hayatı merak konusu olmaya devam ediyor. 113'üncü İslam halifesi de olan Sultan II. Abdülhamid 33 yıllık boyunca Osmanlı topraklarına birçok hizmette bulunmuştu. Peki abisi V. Murad'ın azline kadar tahta geçmeyi aklına getirmemiş Sultan II. Abdülhamid Han kimdir? İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen ve araştırılan sultanı II. Abdülhamid Han'ın hayatı..
Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
ABONE OL
BU GALERİYİ PAYLAŞ
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
ŞAHSÎ BÜTÇESİ İLE HAYIR İŞLERİ YAPTI 33 yıllık hükümdarlığı süresince, çoğu şahsî bütçesinden olmak üzere cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü gibi toplam 1500'ü aşkın eser yaptırdı. Ülkenin dört bir yanını demiryolu ile döşedi.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
BAŞARILI BİR DİPLOMASİ YÜRÜTTÜ Yunanlıların Girit'te isyan çıkarıp, Türkler arasında toplu katliamlar yaptırmaya başlamaları üzerine, Yunanistan'a harp ilan etti. Alman kurmaylarının altı ayda geçilemez dedikleri Termopil geçidini 24 saatte aşan Osmanlı Ordusu, Atina önüne vardı. Yunanistan'ın tamamen Osmanlı eline geçeceğini anlayan Avrupalı devletler, sulh anlaşması yapmak istediler.
Abdülhamid, dış politikada başarılı bir diplomasi yürütmüş; Batı'ya karşı dengeci, Doğu'ya karşı İslamcı politikalar izleyerek ülke içinde mutlakıyeti güçlendirmişti.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
YAHUDİ LOBİSİNİN KARŞISINDA DİMDİK DURDU Abdülhamid, emperyalist güçler tarafından paramparça edilme kavgasına, dik durma çabası gösteren bir hükümdardı.
Siyonizm düşüncesini yaymaya çalışan Yahudi lobisinin karşısında daha ilk günlerden dimdik durdu. 1890'lı yılların sonlarına doğru, Basel Siyonist Kongresi'nde alınan kararla, Avrupa'daki ayrımcılıktan rahatsız olan Yahudilere kucak açacak bir ülke aranıyordu. Emperyalizm ve Siyonizm kardeş olmuş, Filistin topraklarını sömürgeleştirme niyetine girmişlerdi.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
"BİR KARIŞ TOPRAK DAHİ SATMAM!" Sultan Abdülhamid'e Filistin'de bir Yahudi devleti kurma teklifi götürülmüş ve Ulu Hakan'ın cevabı ise şu olmuştu:
"Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil, halkıma aittir. Onlar, bu İmparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar kıldılar. Onu, bizden koparılmadan önce üzerini kanımızla bir kere daha kaplamayı biliriz."
Siyonist lider Theodor Herzl hatıratında, Abdülhamid'in "Dindaşlarımızın ölüm fermanını bu göçlerin önünü açarak imzalamam asla mümkün değildir" dediğini yazmıştı.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
HİLAFET MÜHRÜNÜ ABDESTSİZ BASMADI Sultan Abdülhamid, 31 Mart Vakası olarak tarihe geçen, tahttan hâl' edildiği 13 Nisan 1909 tarihine kadar, devlet ve hilafet mührünü abdestsiz basmayacak kadar dindar bir kişiliğe sahipti. Ancak, Ulu Hakan "dinsizlikle" suçlanarak tahttan indirilmişti.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
SARAYDA BEŞ VAKİT EZAN OKUNURDU Kızı Ayşe Osmanoğlu, hatıratında Sultan Abdülhamid'in dindarlığına şu sözlerle değinir: "Babam doğru ve tam dini itikada sahip bir Müslüman'dan başka biri değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur'an-ı Kerim okurdu. Gençliğinde Şazeli tarikatına girmişti. Daima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii'nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı. Camide namaz kıldığı günlerden birinde Hamza Zafir Efendi adında muhterem bir şeyhe tesadüf edip onunla ahbap olmuş, bu tarikata bu suretle intisap etmiştir. Keza Yahya Efendi Tekkesi'nin büyük şeyhi olan Abdullah Efendi vasıtasıyla dahi Kadiri tarikatına intisap etmiştir. Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın hususi bahçesinde beş vakit Ezan-ı Muhammedi okunurdu. Babamın bir sözü vardı: "Din ve Fen" derdi, "bu ikisine de itikat etmek caiz."
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
"BABAMIZ BİZİ BIRAKIP NEREYE GİDİYORSUN?" 1918 yılı 10 Şubat'ında alışkanlığı üzere soğuk suyla aldığı duş sonrası rahatsızlanmasının ardından, kan toplanması sonucu ödemleşme ile kalp ve böbrek yetmezliği teşhisi konulan Abdülhamid, dokuz kez vücudundan kan alınmasına ve tüm çabalara karşın hayata gözlerini yummuştu.
Çok kıymet verdiği biricik eşi Müşfika Kadınefendi'nin koluna yaslanmış; çevresindekiler baygınlık geçirdiğini sanmışlardı.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
VASİYETİ ÜZERİNE TABUTU KÂBE ÖRTÜSÜ İLE ÖRTÜLDÜ Vasiyeti üzere, göğsüne ahidname duası, yüzüne Hırka-i Saadet bezi ve siyah Kâbe örtüsü konuldu. Hırka-i Saadet Dairesi'nden çıkarılan tabut, kapı önünde yüksek bir yere konulduktan sonra, Hamidiye Camii'nin kürsü şeyhi, etrafına bakınarak orada hazır bulunanlara "Merhumu nasıl bilirsiniz?" sorusunu yönelterek helallik aldı.
İşte Osmanlı'nın en çok merak edilen II. Abdülhamid'in hayatı..
NAAŞI İLE İMPARATORLUĞUN DA TOPRAĞA GÖMÜLDÜĞÜ GÜN Cenaze merasimi sırasında ahali, "Babamız! Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?" diye feryat etmişlerdi.
Ahmet Refik, o anları şöyle anlatır: "Cenaze Bâb-ı Hümayun'dan çıktı. Sokaklar insandan görülmüyordu. Ayasofya önünden Sultan Mahmud Türbesi'ne kadar caddeye iki sıra asker dizilmişti. Ağaçlar, evler, pencereler, damlar kadınlar ve çoluk çocukla dolmuştu. Tramvaylar durmuştu. Tabut acıklı ve tesirli dualarla, tekbirler ve tehlillerle ilerliyordu. Cenazeyi görenler müteessir oluyorlardı. Evlerin pencereleri kadınlarla dolu idi. Bir hanım hıçkırıklarını zapt edemiyor, mendili gözlerinde, başını duvara dayamış ağlıyordu. Otuz üç sene hilâfet makamında bulunan Osmanlı padişahının son merasimi, hürmetle yerine getiriliyordu. "Allah! Allah!" sesleriyle tabut, türbe kapısından içeri girdi. Sultan Abdülhamid, hürmet ve tazim ile kabre indirildi."