Giriş Tarihi : Son Güncelleme :
PATLICANIN TARİHTEKİ YERİ
Geçmişten günümüze kadar gelen kültürümüze baktığımızda, patlıcanın çok sıklıkla kullanıldığı, yüzlerce yemek tarifinde yer aldığı görülmektedir. Sarayın masraf listelerinden patlıcanın Saray sofralarına ilk defa 15. Yüzyılda girdiği görülmektedir. Patlıcan gerek Saray gerekse halk mutfağında sevilerek tüketilmiş, ayva ve elma dolmasından esinlenilerek patlıcan dolması yapılmıştır.
Patlıcanlı kebap ve patlıcan musakka yemekleri Saray ve varlıklı ailelerin sofralarında patlıcanın mevsiminde bolca tüketilmiştir. Ete çok yakışan bir sebze olan patlıcanın 19. Yüzyıl Saray mutfağında hemen hemen her çeşidine rastlamak mümkündür.
Yemek kültürümüzde patlıcandan yapılan yaklaşık 200 kadar yemek bulunduğunu söylemek mümkündür.
Bu çerçevede patlıcan musakkanın haricinde patlıcan meftunesi, patlıcan dolması, patlıcan kayganası, patlıcan mücmeri, kavurmalı patlıcan, patlıcanlı yalancı dolma, patlıcan paçası, patlıcanlı yeşil biber tavası, kavurmalı patlıcan, imambayıldı, patlıcanlı türlü, patlıcanlı börek, patlıcan turşusu, karnıyarık vb. sayısız İstanbul patlıcan yemeği örneği vermek mümkündür.
Eski İstanbullular arasında "fazla patlıcan yendiğinde insanların deli gibi tuhaflaştıkları" inancının yaygın olmasının da patlıcan sevgisini pek etkilemediğini, yapılan yüzlerce çeşit patlıcan yemeği göstermektedir. Bu inancın oluşmasının şüphesiz bir nedeni vardır. Patlıcan yazın çıkan bir sebze olduğundan ve yazın hava ısısının ve basıncının değişikliğine bağlı olarak bazı narin insanlar yemeklerden çabuk etkilendiğinden bu durumun suçu patlıcana atılmıştır.
Ülkemizde kemer patlıcan, Halkapınar patlıcanı, bostan patlıcanı en çok yetiştirilen patlıcan türleri arasındadır. Patlıcanın asıl rengi mor olup beyaz ve kırmızıya çalan renkleri de vardır. Patlıcanın 18. Ve 19. Yüzyılda çokça satın alınıp pişirilmesi de Sultan ve Saray ahalisinin bu sebzeyi sevdiğini göstermektedir.
Günümüzde uzmanların açıkladıkları faydalı bilgiler ışığında, patlıcanın vitamin, fosfor, kalsiyum içerdiğini, kendine has kokusunun sinirleri teskin ettiğini, karaciğeri, pankreası ve böbrekleri kuvvetlendirdiğini, idrar söktürücü özelliği olduğunu, kalp çarpıntılarına iyi geldiğini, kanı arttırdığını, kabızlığa iyi geldiğini söylemek mümkündür.
Yapılışı:
Öncelikle bir tencereye yağı ve soğanı koyup biraz soteleyin, kıymayı, tuzu, karabiberi koyup biraz daha karıştırın. Sonra üzerine domatesleri rendeleyip ilave edin. Biraz pişince altını kapatın. Diğer tarafta patlıcanları yıkayıp şeritler halinde soyun. Tuzlu su yapın, patlıcanları yuvarlak 1 cm kalınlığında kesip bu suya atın. Daha sonra patlıcanların suyunu sıkıp kağıt havluyla da kalan suyu alın, kızdırdığınız sıvıyağda arkalı önlü hafifçe kızartın. Tüm patlıcanlar bitince tencereye veya fırında pişirmek istiyorsanız fırın tepsisine önce patlıcanların sıralayın. Üzerine düzgün bir şekilde kıymayı yayın. Sıcak suyu ilave edip ocakta veya fırında pişirin. Servis yaparken üzerine maydanoz serpin.
Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları/İstanbul'un 100 Lezzeti-Nilgün Tatlı