Yeşilçam tarihine damgasını vurmuş birbirinden değerli sanatçıların süslediği, muhtemelen birçoğumuzun ilk defa karşılaşacağı bu fotoğraf karelerini mutlaka görmelisiniz!
Kelebek gazetesinin aracılığı ile iki ünlü müzisyen ilk defa biraraya geliyor.
Yazı işleri ofisinde gerçekleşen bu tanışma için Barış Manço şunları söylüyor :
"Ben Orhan Gencebay'ı eskiden beri takdir ederim. Düşüncelerimiz, yapmak istediklerimiz, müzik anlayışımız aynı. Hatta yetişme şeklimiz bile benziyor. Benim büyük dedem Tamburi Ali Efendi, annem ise Rikkat Uyanık…Gözümü açar açmaz müziğin içine doğdum. Benim için müzik, folk müziği, Türk müziği diye ayrılmaz. Müzik müziktir ve 35 milyon bundan hoşlandıkça, ne olursa olsun hangi tür çalınırsa çalınsın, bu onun müziğidir."
Zeki Müren "Biraz Fernandel, biraz Belmondo" diye kimi tanımlamıştır? Tabii ki Kemal Sunal'ı.
1953 yapımı olan "Mahallenin Namusu" isimli filmde dikkat çeken sahnelerden birisi her sabah gelen iğneciydi.
Bu sahnede, evine iğneciyi alan kadın işe gitmek istemeyen oğlunu dövüyor.
İşte bu dayak yiyen çocuk Türk sinemasının usta oyuncusu Halit Akçatepe'den başkası değil. Filmde 15 yaşında olan Akçatepe, sinemadaki kariyerinde hızla üst sıralara tırmandı.
Halit Akçatepe
İşte içindeki adam!
Türk sinemasının en "korkutucu" kahramanlarından biri de "Süt Kardeşler" filminin "Gulyabani"sidir.
Adile Naşit'i korkutmak için Ali Şen tarafından tutulan Kahya Gulyabani kılığına girerek çalışmalara başlar.
İşte o kostümün içinde Kahya rolündeki Türker Tekin vardır.