Sadık Albayrak'a saygı gecesi
Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği'nce (ESKADER), Sadık Albayrak'a saygı gecesi düzenlendi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 14 Kasım 2018 16:13
Ali Emiri Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede, Hamdi Akyol'un moderatörlüğünde düzenlenen panelde, araştırmacı-yazar Hüseyin Yorulmaz ve gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş, Albayrak'ı anlattı.
Yorulmaz, Sadık Albayrak'ın 1962'de İstanbul'a geldiğini, bir cemiyet insanı olarak, sosyal yönü ağır basan kişiliğiyle öne çıktığını söyledi.
Verdiği vaazlarla Albayrak'ın bir din adamı, yazdığı kitaplarıyla da bir yazar olarak dikkati çektiğini belirten Yorulmaz, "Bir aksiyon insanıydı kendisi. Ben ona bir neslin ağabeyi diyorum. 1970'li yıllarda İstanbul'a gelip de yolu Cağaloğlu'na düşen herkesin tanıdığı bir insandı. Şeriye sicilleri arşivi onun hayatında önemli bir adımdır. Burada birçok arşivi kurtarmak için birlikte çalışma imkanımız oldu." diye konuştu.
Albayrak'ın yazıları, konuşmaları ve kitaplarıyla inandığı davaya ömür boyu hizmet eden bir yazar olduğunu vurgulayan Yorulmaz, şöyle konuştu:
"Onun eserlerinde son 150 yıllık tarihimizin çalkantılarla dolu sosyal ve siyasi hayatı ve fikir hareketleri vardır. Ele aldığı hemen hemen bütün konular zülfü yare dokunan ve netameli konulardır. Onun için mahkeme kapılarını çok aşındırdığı olmuştur. Perspektif olarak İslami duyarlılıkla olaylara Müslümanca bakışı her zaman ön plandadır. Sadık Albayrak bir yazar olarak bugün bulunduğumuz noktaya gelişimizde kalemiyle, kelamıyla önemli katkılar sağlamış bir düşünce adamı ve yazardır. "
"İNANDIKLARIMIZI SÖYLEYEN BUNU SAVUNAN BİR YAZARDI"
Gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş ise Sadık Albayrak'ın 1970'lerden itibaren yazmaya başladığı kitapların, süsten uzak söylenmesi gerekeni, o dönemin şartlarında net bir şekilde ortaya koyduğunu kaydetti.
Kızıltaş, Albayrak'ın yazdığı kitaplarla okuyucunun anlayışını geliştirdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadık Albayrak, bizim inandıklarımızı söyleyen, bunu savunan bir yazardı. Sadece yazıp çizmekle kalmayıp bunları yaşayan bir insandı. Savunduğu şeyleri yaşayan bir insan olarak, etrafındakilere güzel bir örnekti. Zorluklara katlanan, bolluk geldiğinde de bunun şükrünü eda eden bir insandı. Kendisi bu yüzden 'Sadık ağabey' denmeyi en çok hak edendi. Kendisiyle Sebil'de birlikte çalıştık. Burada kılıçlaşan kalemlerden biriydi. Kendisinin 1980 sonrası bir cezaevi hayatı oldu.
İslami düşünce tarzının gelişmeye, kökleşmeye başladığı dönemde kitapları her birimiz için en önemli kaynak oldu. Beni en çok ilgilendiren tarafı 1970'li yıllarda bu ülkede söylenmesi gerekenleri, söylenmesi gereken netlikte söyleyen ilklerden olmasıydı. Bize cesaret verdi ve ruh aşıladı."
Panelin sonunda gecenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Sadık Albayrak, "Hayattayken anılmak, yad edilmek çok güzel bir duygu. Bu memlekette yeni bir nesil, yeni söylemlerle kendi kimliğini ortaya koymaya çalışmaktadır. Türkiye de bugün 50-60 yıl önceki Türkiye değil. Övünecek bir şeyimiz yoktu ama şimdi öyle değil. Artık biz kendimize geliyoruz, biz aslımıza dönüyoruz, Türkiye bunun savaşını veriyor. Kimlik sahibiyiz, dik duruyoruz. Böyle bir geceyi benim adıma düzenledikleri için herkese teşekkür ederim. Bu tür anma faaliyetlerini yapmak çok önemli çünkü bizim nesil yavaş yavaş gidiyor. Geride kalanları böyle anmak suretiyle yeni nesillere nereden nereye geldiğimizi anlatmak çok önemli." ifadelerini kullandı.
Saygı gecesine, Albayrak'ın gazeteci arkadaşları ve davetliler katıldı.