Beyoğlu'na bağlı Karaköy'deki Ali Paşa Medresesi Sokak'ta yaşamını sürdüren Le Mesurler aynı zamanda evini ofis olarak da kullanıyordu. Mahallede yaşayan vatandaşların verdiği bilgilere göre evin olduğu sokakta bir yıl boyunca bir mendil satıcısı beklemeye başladı. "Beyaz tenli, renkli gözlü ve kirli sakallı" mendilcinin Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye geldiği biliniyor. Dolu yağışında, karda, yağmurda bile oradan ayrılmayan mendilcinin Le Mesurier'in ölümünden 10 gün önce nereye gittiği akıllarda soru işaretleri bırakıyor...
AJAN MISIN ABİ?
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre; Karaköy'de bir restoranda çalışan Aydın Tunç, Suriyeli mendilciyle ilgili şunları söyledi: "Adam sabah 08.00 gibi gelip sokağın tam köşesinde beklerdi. Ben camiye giderken görürdüm. Sabahları gelip benden tost alırdı. Sadece mendil sattığı için dikkatimi çekti. Yaz, kış demeden gelirdi, beklerdi. Yağmurun altında bile duruyordu. Ben birkaç defa 'Ajan mısın abi buradan ayrılmıyorsun' diye takıldım. Adam bir şey demiyordu. Olaydan 1-2 hafta öncesinde adam gelmemeye başladı. O adam beni hep şüphelendiriyordu. Sokak çok yoğun bir yer değil. Geçişler oluyor ama mendil satmaya pek uygun değil. Gidip vapur iskelesinde satabilir veya caminin kapısında satar. Adam benim dikkatimi çekiyordu."
10 GÜNDÜR GELMİYOR
Ali Paşa Medresesi Sokak'ta bakkal işleten Batuhan Hemen de şunları söyledi: "O Suriyeli bir yıldır her sabah saat 08.00 sıralarında sokağın başına geliyordu. Akşam 16.00'ya kadar sokakta açtığı küçük bir tezgâhta mendil satardı. 50'li yaşlarda, kötü kıyafetliydi. Kirli sakallı ve masmavi gözleri vardı. Beyaz tenliydi. Suriyeli olduğunu söylemişti. Arapça konuşuyordu. İngiliz adamın ofisinin kapısının karşısında beklerdi hep. Kazandığı paraları gelip benim dükkanımda bütünlerdi. Her sabah gelip kahve alırdı. Çok konuşmazdı. Sadece mendil satardı. Olayın meydana geldiği binadan çıkanlar onun mendil sattığı yerde sigara içerdi. Adamı 10 gündür görmüyorum. Olaydan sonra da gelmedi."
İNGİLTERE'YE GÖNDERİLDİ
Le MesurIer'in cenazesi eşinin teslim belgelerini imzalamasının ardından saat 14.00 sıralarında özel bir cenaze şirketinin yetkililerine teslim edildi. İçi çinko kaplı ahşap tabuta konulan Le Mesurier'in cenazesi İstanbul Havalimanı'ndan saat 21.00'de kalkan uçakla İngiltere'ye gönderildi.
CİNAYET BÜRO'DA 4 SAAT
Polis, Le Mesurier'in eşi Emma Winberg'in olay günü ifadesine başvurmuştu. Emma Winberg dün saat 12.00 sıralarında eşinin cenazesini teslim almak için Adli Tıp Kurumu'na geldi ve evrakları imzaladı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, gazetecilerin görüntü almaması için yüzünü şalıyla gizleyen Emma Winberg'i savcının talimatıyla ikinci kez ifadeye davet etti. Winberg beraberinde bir arkadaşıyla saat 13.30'da Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne geldi.
ZEHİR VE GENETİK HASTALIK İNCELEMESİ
Le Mesurier'in ölümünü soruşturan özel ekip, sohbet şeklinde yapılan mülakatta olayın karanlıkta kalan noktalarını Winberg'e sordu. Winberg 4 saatlik görüşmenin ardından saat 17.30'da Asayiş Şube Müdürlüğü'nden ayrıldı.
Bu arada Le Mesurier'in ofisinde inceleme yapan polisler harita ve krokiler buldu. Ofiste detaylı parmak izi incelemesi de yapıldı. Soruşturmaya Cinayet Büro Amirliği'nin yanı sıra Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlükleri de dahil oldu. Adli Tıp Kurumu'nda yapılan detaylı otopside Le Mesurier'in iç kanama geçirdiği belirlendi. Ancak Le Mesurier'in kesin ölüm nedeni, alınan kan ve sıvı örneklerinde yapılacak incelemeyle ortaya çıkacak. Le Mesurier'in vücut sıvılarından alınan örneklerde toksikolojik (zehirlenme), histopatolojik (doku ve hastalıklar) ve genetik incelemeler yapıldıktan sonra oluşturulacak rapor İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilecek.
BÜYÜKADA'DAKİ EVİNİN ÖNÜNDE 24 SAAT NÖBET
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla, Le Mesurier'in Büyükada'daki evinin önünde 24 saat boyunca polis ekipleri nöbet tutuyor. Çok sayıda İngiliz gazeteci de evin yakınında gelişmeleri bekliyor.