AK Parti Sözcüsü Çelik, küresel gündeme dair önemli açıklamalarda bulunuyor. Sözcü Çelik, "Batı dünyasına tehdit dışarıdan değil ırkçılardan geliyor ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından derlenenler;
Çok kapsamlı bir teşkilat başkanlığı gündemi söz konusuydu. Kovid tedbirleri bağlamında kongrelerimizi yapamamıştık. Kovid süreci içerisinde yaptığımız faaliyetler, sahada yaptığı faaliyetler, vatandaşımızla kurulan iletişim konusunda kapsamlı bir değerlendirme teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından sunulmuştur. Medya Tanıtım Başkanlığımızın bir sunumu sözkonusu olacak. Bu dönemde ve bundan sonra yapılacak faaliyetlerle ilgili.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri MYK'mız değerlendirmeye almıştır. Dünyanın gündemi ABD'de 'nefes alamıyorum' protestolarına odaklanmış durumda. Burada bizim görüşümüzü eksik yansıtan birtakım değerlendirmeler görüyoruz. Biz uzun süredir orada İslamofobik ve ırkçı şiddet konusunda kaygılarımızı aktarıp bilgi veriyoruz. ABD'de bunun yükselişiyle ilgili takiplerimiz var. Son zamanlarda ırkçı polis şiddetinin, bir insan suçlu olduğu için değil, ona siyahi ya da İspanik olduğu için bir tablo söz konusuydu.
Kişi etkisiz hale getirildiği halde 'nefes alamıyorum' diye bağırdığı halde ölene kadar baskı ve şiddet uygulanıyor. Bu 'nefes alamıyorum' sloganı insani hayat, eşitlik, adalet, özgürlük için nefes alamıyorum sloganına dönüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklama yaptı. Amerikan halkına başsağlığı dileklerini ilettiler. Bizim anlayışımız her türlü din, dil, renk, ırk ayrımı karşısında olmaktır.
Dolayısıyla bu tepkileri gelecek açısından sağlıklı buluyoruz. Batı dünyası, batı ittifakı tehdidi dışarıdan bekliyordu. Çin ve Rusya gibi ülkelerin altı çiziliyordu. Ama tehdit içeriden ırkçılar tarafından yükseltiliyor. Irkçı yükselişle yüzleşme konusunda geri durulduğu gibi tam tersine siyasi olarak istismar etmek arkasına yabancı ve İslam düşmanlığını alarak büyümesine yol açtı.
Her protesto ve toplumsal olayda olduğu gibi bu meşru protestoları çalmak isteyen şiddet grupları ortaya çıkar. Bu yağmacı gruplar ABD'de de ortaya çıkmıştır. Meşru protestoları şiddete, yağmaya dönüştürmeye çalıştıran, kamu düzenini yıkıcı etkiyle karşı karşıya bırakmaya çalışan gruplara da karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Özgürlük, adalet, eşitlik taleplerini son derece meşru buluyoruz, kamu düzenini bozacak şekilde şiddet uygulayanlar, meşru protesto hakkını, şiddet hakkına dönüştürenlere tamamen karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
"IRKÇILIĞA VE ŞİDDETE KARŞIYIZ"
Biz hassasiyetlerimizi söylediğimiz halde İsrail'deki bir gazetede bizim şiddet olaylarının arkasında olduğumuz yani Türkiye, İran, Çin ve Rusya ile birlikte tamamen yalan ve provokatif haber çıkmıştır. Bir takım krizlerde Türkiye'yi suçlamak için otomatiğe bağlanmış fırsatçılarla çok mücadele ettik. Demokratik değerlere Amerikan toplumu sahip çıkarken tabii ki destekliyoruz ama bunun şiddete, yağmacılığa dönüşmesine karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet! İkisine de karşıyız.
Korona süreci sonrasında çeşitli provokasyonlar, duygusal hassasiyetler, insanların sıkıntılarının provoke edilmesiyle ilgili yaklaşımlar gördük. Türkiye'de camilere, kiliselere yapılan protestolar, Hrant Dink Vakfı'na yönelik tehditleri gördük. Bunların hepsini reddediyoruz. Bu ölüm tehditleri, iğrenç yaklaşımlar medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz. Emniyet teşkilatımız bu provokatörleri, kiliseye yapılan saldırı, aklınca birtakım fay hatlarını tetiklemek isteyenleri kısa bir sürede yakalamıştır. Polis teşkilatımızı buradan tebrik ediyoruz. Kamuoyuna yansıyandan çok daha fazlasını boşa çıkarıyorlar. Bütün teşkilat mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
"POLİS TEŞKİLATIMIZI BURADAN TEBRİK EDİYORUZ"
Korona süreci sonrasında çeşitli provokasyonlar, duygusal hassasiyetler, insanların sıkıntılarının provoke edilmesiyle ilgili yaklaşımlar gördük. Türkiye'de camilere, kiliselere yapılan protestolar, Hrant Dink Vakfı'na yönelik tehditleri gördük. Bunların hepsini reddediyoruz. Bu ölüm tehditleri, iğrenç yaklaşımlar medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz. Emniyet teşkilatımız bu provokatörleri, kiliseye yapılan saldırı, aklınca birtakım fay hatlarını tetiklemek isteyenleri kısa bir sürede yakalamıştır. Polis teşkilatımızı buradan tebrik ediyoruz. Kamuoyuna yansıyandan çok daha fazlasını boşa çıkarıyorlar. Bütün teşkilat mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
"SAYIN SADIK ALBAYRAK'IN YAŞADIĞI HAYAT, YAZDIĞI KİTAPLAR ORTADADIR STATÜKO SOSYETESİNE KARŞI MÜCADELE ETMİŞTİR"
Aile meselesini siyaset konusu yapmak bütün partilerin tabanındaki vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı olarak nitelendirilmektedir. Israrla CHP sözcüleri tarafından bu ihlal edilmektedir. Bir de sosyete damat diye bir şey uydurulmuştur. Benim bildiğim sayın Bakanımızın babası Sadık Albayrak, statüko sosyete ile mücadele eden birisidir. Sayın Sadık Albayrak'ın yaşadığı hayat, yazdığı kitaplar ortadadır. Statüko sosyetesine karşı mücadele etmiştir.
Türkiye'de bir oligarşik siyaset, ekonomik model oluşmuşsa bunun altında imzası olanlar bugün aile kavramları üzerinden sosyete gibi kavramlar kullanıyorlar. Aile kavramını kim hangi şekilde, hangi sebeple siyaset konusu yapıyorsa yaptığı ahlaksızlıktır. Hangi partide olursa olsun, sağduyulu arkadaşlarımızın, demokrat arkadaşlarımızın olduğunu biliyorum. Temel ahlak değerlerinde uzlaşacağımız alanlar vardır. Zekası, aklı yeten çıkar ekonomi, siyaset, dış politika konusunda argümanını söyler. Siyasi akılla argüman üretemeyince, 4 tane köşe yazarının söylediklerini tekrar etmişlerdir.
ANAYASA KİTABININ ATILIRKEN SEYREDENLER...
Yüzleri kızarmadan ekonomi yönetimine saldıran şahısların ya aile değerlerine saldırıyorlar ya birtakım köşe yazarların paragraflarını tekrar tekrar bize okuyorlar. 60-70'li yılları bırakın buralara gelin diyorlar. Biz o yılları hatırlatmazsak siz 2020'leri o günlere çevireceksiniz.
Bu süreçte atılan adımların 260 milyar liraya ulaşmıştır. Çarpan etkisiyle 600 milyar liraya ulaşmıştır. Biz bu destekleri açıklamaya devam ediyoruz. Bundan sonrası için toparlanma ve atılım dönemi olduğunu söylüyoruz. Kendi dönemlerinde vizyon ortaya koyamayanlar çıkmış '6 ay sonra ne olacak' diyorlar. Anayasa kitabının atılırken seyredenler o gün bir şey yapamayanlar şimdi bundan sonra ne olacak diyorlar.