İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugün saat 15.00'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir değerlendirme toplantısı gerçekleştireceği bildirilmişti. Toplantı sonrası Başkan Erdoğan kameralar karşısına geçti.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
ART NİYETLİ BİR GİRİŞİMDİR
Az önce yaptığımız toplantıda 2 gündür ülkemizi meşgul eden meselenin tartışmalarını ayrıntılarıyla değerlendirdik. Bir gece yarısı yapılan bu eylem yönetimi tartışmaları itibariyle kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Hiçbir emekli kamu görevlisinin de topluca bu teşebbüs etme hakkı yoktur. Biz bu amirallerin, diplomatların son dönemde Kıbrıs'tan Karabağ'a kadar verdiğimiz mücadelede bir araya gelerek ülkemiz için destek bildirisi yayınladığını görmedik. Yine bunların, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin yanında yer aldığını görmedik.
BÖYLE BİR GİRİŞİMDE BULUNMASI ASLA KABUL EDİLEMEZ
Tartışmanın sebebi kesinlikle ifade özgürlüğü meselesi değildir. Buradakilerin bir kısmı çeşitli mecralarda dile getirmektedir. Hiçbirine yaptıkları açıklamalardan dolayı her hangi bir soruşturma açılmış değildir. Ama bir gece yarısı, 104 emekli amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez. Buna ifade özgürlüğü denemez. Yayınlanan bildirinin milletimiz nezdinde bu kadar sert tepki gösterilmesinin nedenini de çok daha büyük kampanyanın olmasıdır. Sözde aydın kesimler bir süredir yasamayı, yürütmeyi, yargıyı hedef almaktadır. Üstelik bunların bir çoğu da dikili bir taşı olmayan kişilerdir. Biz bildiri yayınlanır yayınlanmaz, siyasetçilerin duruşlarını güçlü bir şekilde beklerdik. Eğer böyle yapmış olsalardı, milli iradeye teşekkür için huzurlarınızda olacaktım. Demokrasi karşıtı tüm bildirilerin özellikle arkasında yer alan zihniyet, bu defa saffını aynı istikamette belirtmiştir.
HER SALDIRI BU TARZ BİLDİRİLERİN ARDINDAN GELMİŞTİR
Ana muhalefet partisini bir kez daha demokrasiden yana tutum almaya çağırıyoruz. Buna karşı milli iradeden yana tavır koyan herkese şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Bugün de yaşananların muhasebesini milletimizle yapmak üzere bir araya geldik. Türkiye'de demokrasiye her saldırı bu tarz bildirilerin ardından gelmiştir. Merhum Menderes'e böyle yapmışlardır. 12 Eylül'den önceki hükümetleri aynı yöntemle sindirmeye çalışmışlardır.
Kendi hükümetimizde bu yaklaşımlara en ağır şekilde tepki koyduğumuz için devamını getirememişlerdir. Milli iradeye açık tehditler karşısında en etkin şekilde tavır alınmadığı sürece milletimiz en yakın tarihimizden iyi biliyor. Bu sebeple yayınlanan bildiriye karşı tüm tavrımızı ortaya koyuyoruz. Milletimiz, kimin demokrasinin yanında durduğunu, kimin darbecilerin koltuğunun altına girdiğini görüyor. İnşallah, 2023 seçimlerinde bu yaşananları milletimizin takdirine sunacağız.
DAHA İYİSİNİ BULANA KADAR BU SÖZLEŞMEYE DEVAM EDİYORUZ
Yapılan açıklamada 2 temel iddia ortaya konmaktadır. 1. Montrö anlaşmanın tartışmaya açılmasıdır. 2. basında yer alan bazı görüntülerdir.
Boğazların statüsüyle ilgili sorunların çözümü sonraki yıllara bırakılmıştır. 1936 yılında boğazlarla ilgisi olmayan devletler Montrö sözleşmesini imzaladık. Dönemin şartlarında önemli bir kazanımdır. Boğazlardaki gemi trafiğinin yer yer seyir trafiğini tehdit edecek olması da meselenin ayrı boyutudur. Daha iyisi için imkan bulana kadar bu sözleşmeye devam ediyoruz. Bu sözleşmeyle ilgili diplomaside medyada bir çok görüş ortaya konulmuştur. Bugün de sözleşme tüm boyutlarıyla tartışmaya devam etmektedir.
MONTRÖ'DEN ÇIKMAKLA İLGİLİ BİR ÇALIŞMAMIZ YOKTUR
Hiç kimse akademideki medyadaki tartışmalar sebebiyle kimsenin yakasına yapışmamış, meseleyi farklı mecralara çekmeye çalışmamıştır. Fakat önceki gece yayınlanan bu bildiri bu kapsam dışındadır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir. Peki biz İstanbul Boğazı'nda egemen miyiz, maalesef. Bilhassa Kanal İstanbul boğazdaki egemenliğimizi tahsis edecektir. Vazifem, Türkiye'nin ve milletinin hak ve menfaatleri ne gerekiyorsa onu yapmaktır. Montrö'den çıkmakla ilgili bir çalışmamız yoktur. Fakat gelecekte böyle bir sonuç çıkarsa önümüze gelen her şeyi detaylıca değerlendirmekten de kaçınmayız.
Geçmişte cübbeleriyle siyasileri hedef alanları demokrasi adına eleştirmiştir. Biz geçmişte milli iradeyi çiğneyen askerlerin yaptıklarını demokrasi adına doğru bulmadığımızı açıkça ifade etmiştik. Bugün de aynı noktadayız. Bunun münferit bir hadise olduğu açıktır. Söz konusu görüntünün yayınlandığı gün silahlı kuvvetlerimiz kendi içinde detaylı bir soruşturma yapmış ve sonuca bağlamıştır.
Geçmişte darbe imalarını 'genç subaylar' rahatsız diye ifade edenlerin işi emekli amirallere havale ettiğini anlıyoruz. Sadece bu tartışma bile başlı başına Türkiye'nin darbe dönemleri anayasasından, yeni ve sivil anayasaya geçişinin işaretidir. Ana muhalefet partisinin başını çektiği kesimin bu tartışmaların ekonomik sıkıntıların üstünü kapamak için çıktığını bahane etmektedir.
Salgın döneminde yaptığımız başarının sonuçlarını yarın milletimizle paylaşacağım. Şu anda bu 104 kişinin içerisinde bizzat CHP içinde üye olan, ailesi olanlar var. Siz bunları yakın zamanda medyada göreceksiniz. Bu işin merkezinde ana muhalefet partisinin ta kendisi var. Türk ekonomisini, yatırım istihdam üretim yönünde büyütmeyi sürdüreceğiz. İktidara geldiğimizden bu yana, ülkemizi biz nereden aldık, bugün neredeyiz. Yatırımlar dahil bunları kronolojik olarak Çarşamba günü milletimize açıklayacağım.
Skandal bildiri sonrası harekete geçildi! 10 şüpheli gözaltına alındı
81 ilden emekli amirallerin darbe imalı bildirisine suç duyurusu