Başkan Erdoğan, Antalya'da "Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İş Birliği Süreci Zirvesi"nin ardından basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Güneydoğu Avrupa İşbirliği süresi aradan geçen süreçte çok önemli mesafeler kat etti. 7 ülkeyle başladığımız yolculuğumuzu bugün 13 katılımcıyla yolumuza kararlı bir şekilde yürüyoruz.
Devlet ve hükümet başkanları, Başbakan yardımcıları, Dışişleri bakanlığı zirvemize iştirak etti. Koronavirüs salgınına rağmen bu katılımı önemli bir başarı olarak görüyoruz. Türkiye'nin bölgedeki yapıcı, kucaklayıcı rolüne gösterilen desteğin sembolüdür. Güneydoğu Avrupa İşbirliği süreci 13 ülkenin aynı masa etrafında toplandığı yegane oluşumdur.
GÖÇ VE SALGINLA ORTAK MÜCADELENİN ALTINI ÇİZDİK
İşbirliği süreci bu özelliğini zamanla daha da güçlendirmiştir. Bölgedeki siyasi sorunlar için diyalogdan başka çözüm yolu bulunmadığına inanıyoruz. Bugünkü zirvede Güneydoğu Avrupa coğrafyasındaki genel durumu, son gelişmeleri misafirlerimizle birlikte etraflıca ele alma fırsatı bulduk. Güneydoğu Avrupa 2030 stratejik belgemizin de sürdürülebilir ekonomik hedeflere yardımcı olacağına inanıyorum.
Ülkemizin Güneydoğu Avrupa'daki projelerin istikrar ve refaha katkı amacıyla hayata geçirildiğini vurguladık. Barış Otoyolu olarak da adlandırılan Belgrad-Saraybosna Otoyolu bunun en önemli nişanelerinden biridir. Göç ve salgınla ortak mücadelenin altını çizdik.
BÖLGENİN KANAYAN YARASI OLAN BEYİN GÖÇÜ...
Bu vesileyle AB genişleme sürecinde oluşturulmak istenen suni, Batı Balkanlar-Türkiye ayrımının yanlışlığına dikkat çektik. Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin canlandırılması, potansiyel adaylarının üyelik süreçlerinin hızlandırılması birliğe küresel ölçüde hız kazandıracaktır.
1 Temmuz 2020 tarihinde 1 yıllık süreliğine devraldığımız dönem başkanlığımızda yoğun çaba harcadık. Belirlediğimiz öncelikler çerçevesinde 40'a yakın etkinliğe ev sahipliği yaptık. Bölgenin kanayan yarası olan beyin göçü başta olmak üzere adalet, tarım politikaları, diaspora, eğitim, afetlerle mücadelede ortak çözümler geliştirmeye çalıştık.
Bölgenin sorunlarına en iyi çözümün yine kendi içinden çıkabileceği anlayışını ifade eden bölgesel sahiplenme ilkesidir. İkincisi ise hiçbir paydaşı ötekileştirmemek gerektiğine işaret eden kapsayıcılık ilkesi oldu. Çok taraflı platformlarda da fark oluşturan, değer katan, adilane yaklaşan ülke olduğumuzu dönem başkanlığımız süresinde bir kez daha ortaya koyduk.
Ülkeler arasındaki farklılıkların teşkilatın çalışmalarına olumsuz yönde sirayet etmemesi için çok dikkatli davrandık. Kuşatıcı ve kucaklayıcı olmaya gayret ettik. Üyelerin kendi içindeki dengelerini dikkate aldık.
Toplantılar marjında ayrıca ülkemizde bulunan devlet ve hükümet başkanlarının bazılarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirme fırsatı buldum ve bulacağım. Zirve vesilesiyle dönem başkanlığına Yunanistan'a devrettik. Komşumuz Yunanistan'a bu önemli görevde başarılar diliyorum."