Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) 16. Konferansı Açılış Oturumu'ndaki konuşmasına konukları selamlayarak başlayan Başkan Erdoğan, konferansın ülkeler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diledi. Erdoğan, bu yılki konferansın ana temasının paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan olarak belirlenmesini isabetli bulduğunu dile getirerek, konferansın icrasında görev alanlara şükranlarını sundu.
"160 ÜLKEYE YARDIM GÖNDERDİK"
Başkan Erdoğan, insanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyonu aşkın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele edildiğini vurgulayarak, "Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak, hukuk ve adalet dersi verenler, kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken, biz elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. Salgın sürecinde ihtiyaç halindeki 160 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım ulaştırdık. Bunun yanında 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Yerli aşımızla ilgili süreçleri yakından takip ediyor, inşallah bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz" dedi.
"ACININ AYRIMI ASLA YAPILMAZ"
Filistin meselesin herkesi bir araya getiren, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da kurulmasına vesile olan yapı taşlarından olduğunu belirten Erdoğan, "Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslüman'ın davası değil, İslam aleminin tamamının ortak davasıdır. Kudüs'ü savunmak insanlığı savunmak, Kudüs'e sahip çıkmak hakka, hukuka, barışa, adalete, medeniyete sahip çıkmaktır. İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'daki Yahudilere yönelik soykırımın bedelini bugün Filistinlilere ödetmek haksızlıktır, vicdansızlıktır. Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Babasının sırtını siper almış bir şekilde şehit edilen Muhammet Durra'nın görüntüsü nasıl yüreğimizi dağlıyorsa, Anne Frank'ın hikayesi de aynı şekilde içimizi kanatıyor" diye konuştu.
"ZULÜM KİMDEN GELİRSE KARŞIYIZ"
Ne suretle olursa olsun bir halkın ya da aynı inanca mensup insanların ötekileştirilmesini kabul etmediğini belirten Erdoğan, "Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak, mazlum kim olursa olsun elinden tutmak bizim inancımızın ve insanlığımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten bir ecdadın torunları olarak Filistin'de kan, gözyaşı ve zulüm görmek istemiyoruz. Her fırsatta ifade ettiğimiz gibi 1967 sınırlarında başkenti Kudüs'ü Şerif olan, bağımsız ve egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bu anlayışla Doğu Kudüs'ün statüsü ve Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine ilişkin hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
"YENİ GÖÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMAYIZ"
ERDOĞAN, Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığına dikkati çekerek, halihazırda 3,6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapan Türkiye'nin yeni bir göç yükünü taşıyamayacağını vurguladı. Benzer zorlukların, teşkilat üyesi diğer ülkeler için de geçerli olduğunu bildiklerini dile getiren Erdoğan, "Esasen göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade kriz bölgelerine komşu bizim gibi ülkeler çekiyor. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2,7 mülteci, buna karşılık orta ve düşük gelirli ülkeler ise 5,8 mülteci barındırıyor. En yoksul ülkeler dünyadaki tüm mültecilerin 3'te birine ev sahipliği yapıyor" şeklinde konuştu.