Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Ankara büyükelçileri ile yapılan toplantıda konuştu. Konuşmasına, büyükelçileri selamlayarak başlayan Erdoğan, 2022 senesinin, ülkelere, kıtaya ve tüm dünyaya sağlık, barış ve huzur getirmesini temenni etti. Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli'nin vefatı dolayısıyla büyükelçilere başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan, büyükelçilerin, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları toplantının verimli geçtiğine inandığını söyledi.
"AB HİÇBİR ADIM ATMADI"
Salgına bağlı ortaya çıkan olumsuz iklimden Avrupa Birliği'nin de etkilendiğini belirten Erdoğan, "Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar, salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Avrupa Birliği içindeki siyasi, coğrafi ve ekonomik ayrışmalar daha belirgin hale geldi. Bu durum Avrupa Birliği gündemindeki pek çok önemli konunun geri plana itilmesine yol açtı" diye konuştu.
ANAHTAR ÜLKE TÜRKİYE
"Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı başta olmak üzere birçok kemikleşmiş sorun karşısında Avrupa Birliği maalesef kayda değer hiçbir adım atamadı" ifadelerini kullanan Başkan Erdoğan, "Konuya objektif bakabilen herkes, birliğin karşı karşıya olduğu bu tehditlerin aşılmasında anahtar ülkenin Türkiye olduğunu görmekte, ikrar ve itiraf etmektedir" dedi. Türkiye'nin, temel konularda sorun çözücü role sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu kritik dönemeçte Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin her alanda ileriye taşınmasının daha da önem kazandığına işaret etti.
Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan mevcut krizler çözülmedikçe, göç baskısının azalmasını beklemenin gerçekçi olmadığının altını çizen Erdoğan, "Sınır ötesi operasyonlarımızla Suriye'nin kuzeyinin tüm dünyaya terörist ihraç edilen bir terör merkezi haline dönüşmesine engel olduk. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatını idame ettiriyor. Türkiye buradaki varlığıyla Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkı sağlarken, yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki şayet Türkiye'nin olağanüstü çabaları olmasaydı, bugün hem Suriye hem de Avrupa çok farklı bir manzarayla karşı karşıya kalacaktı. Gayretlerimiz olmasaydı, göç krizi daha fazla derinleşecek, can kayıpları daha çok artacak, terör daha fazla azacak, istikrarsızlık çok daha geniş bir coğrafyaya yayılacaktı" dedi.
"ÇABAMIZ DESTEKLENMEDİ"
TÜRKİYE'NİN göç krizi ile mücadelesinde Avrupa Birliğinden anlamlı bir destek alamadığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: "Avrupa Birliği, Suriyelilere yasal göç yollarını açan gönüllü insani kabul programını hala hayata geçiremedi. Suriyelilerin, terörden arındırdığımız bölgelere geri dönüşüne yönelik çabalarımız desteklenmedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini, biz milletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın desteği ile kendimiz hayata geçirdik. Belarus'ta yaşanan kriz ise birliğin, göçle mücadelede sürdürülebilir bir politikadan yoksun olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir."