Başkan Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletvekillerine, TBMM'nin komisyon ve Genel Kurul faaliyetlerinde başarılar diledi.
AK Parti'nin Adana'da gerçekleştirdiği Gençlik Şöleni'ndeki coşkunun, partisinin gençlerle arasındaki güçlü köprüyü görmelerine imkan sağladığını dile getiren Erdoğan, tüm gençlere bir müjde vermek istediğini söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir süredir üzerinde çalıştığımız ve kamuoyunda 'öğrenci affı' diye bilinen teklifi, önümüzdeki günlerde Meclis'imizin takdirine sunuyoruz. Bu teklif, lisans, yüksek lisans, doktora seviyesindeki öğrencilerimizden eğitimlerini bırakmak mecburiyetinde kalanlara, belirli şartlarda okullarına dönüş yolunu açıyor. Yüksek öğrenimlerini tamamlamak isteyen gençlerimize yeni bir fırsat tanıyacak bu teklifin şimdiden tüm öğrencilerimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."
Erdoğan, yaklaşık iki hafta önce Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'ndeki İstanbul'un Fethi törenlerinde 560 bin vatandaşla bir araya geldiklerini anlatarak, "Dünyanın göz bebeği bu şehre olan sevgimizi, fethin manasının idrakiyle bir kez daha tüm milletimizle paylaştık. İstanbul'u fethetmek kadar ona hizmet etmenin de önemli olduğunu yaptığı eserlerle ispatlamış bir kadroyuz. Bu anlayışla tüm dikkatimizi ve enerjimizi bu şehri geleceğe taşıyacak projelere veriyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.
"FİGÜRANLIKTAN ÖTEYE GEÇEMEYECEKLERDİR"
Başkan Erdoğan, Efes 2022 tatbikatı vesilesiyle gittiği İzmir'de hem Ege'deki gelişmelerle ilgili mesajlarını muhataplarına tüm açıklığıyla ilettiğini hem de İzmir teşkilatlarıyla bir araya geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Tarihte hep olduğu gibi birileri tarafından şımartılarak üzerimize salınan Yunanistan üzerinden ülkemize karşı oynanan oyunun farkındayız. Sorun, Yunanistan'ın bu oyunun farkında olmaması veya bu oyunun gönüllü figüranlığına soyunmasıdır. Biliyorsunuz film çekimleri boyunca en çok yorulan, yıpranan, hırpalanan, hatta kolu kanadı kırılan figüranlardır. Ama sahnede onların ismi ve cismi asla gözükmez. Yunanistan'ın başına geçmişte gelen budur. Şayet yanlışta ısrar ederse bundan sonra gelecek olan da budur. Biz, bölgemizde ve dünyada, küresel siyasi, ekonomik, askeri bir güç olarak varlığımızı tahkim ederek hep sürdüreceğiz. Ama onlar bu kafayla üç otuz yevmiyeye çalışan figüranlıktan öteye geçemeyeceklerdir. Sağ olsun İzmir teşkilatımız da İl Danışma toplantımızdaki coşkusuyla bu mesajlarımıza çok güzel destek oldu."
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kendilerini NATO konusunda taktik hata yapmakla suçlayan CHP'ye "iki çift sözlerinin" olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Ülkemizde zor şartlarda kurulan uçak, silah ve makine fabrikalarını kapatarak savunma sanayimizi dışa bağımlı hale getiren, Adalar meselesinde dirayetli duruş sergilemeyerek ülkemizi bugünkü tartışmaların içine düşüren, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel yönetim sisteminde ülkemizin hak ettiği konumda yer almasını sağlayamayan, velhasıl taktik değil stratejik hatalarıyla Türkiye'nin çıkarlarını koruyamamış bu parti bize ders veremez." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "CHP, eski CHP değil" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Millet bunların eskisinden ne hayır gördü ki yenisinden fayda beklesin." diye konuştu.
"Onlar önce kendi içlerindeki Rum, Yunan, Avrupa, Amerika, PKK, FETÖ sevdalısı beşinci kol elemanlarını temizlesinler." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkenin diğer tüm meselelerini Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle biz hal yoluna koyarız. NATO meselesinde de İsveç ve Finlandiya terörle mücadelede net, somut ve kararlı adımlar atana kadar duruşumuzu kesinlikle değiştirmeyiz. Ey TÜSİAD'ın başına gelen beyefendi: Dış politikada sen bize ders veremezsin. Sen daha çıraksın, kalfa dahi olamadın. Dün bir, bugün iki. Ne oldu ki bu iktidara ders vermeye kalkıyorsun. Önce haddini bil, haddini bil. Bunlar da akıllarını başlarına almadıkları sürece iktidarın kapısından içeri giremezler. Bunu da bilmeleri lazım. Biz dış politikada İsveç, Finlandiya, niye bunlara karşı tavır alıyoruz? Neden? İsveç'in, Finlandiya'nın sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı mı açacağız, onların yanında mı yer alacağız? Ey TÜSİAD, siz onların yanında yer alabilirsiniz. Biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız, bunu bilesiniz. İşte Batı'yı görüyoruz. Almanya'da caddelerde Alman polisinin nezaretinde bu terör örgütleri yürüyüşler yapıyorlar. Fransa'da yürüyüşler yapıyorlar. Maalesef İngiltere'de hakeza öyle. Avrupa'nın bütün ülkelerinde, aynı durumla karşı karşıyayız. Bütün bunlara karşı sizin ali menfaatlerinizi korumak için sesimizi çıkarmayacak mıyız? Kusura bakmayın, sizden önce gelen ağa babalarınız da aynı kafadaydılar, görüyorum ki siz de aynı kafadasınız.
Eğer TÜSİAD bu gidişiyle devam ederse bu iktidarın kapısını hiç çalmasın ve görüyorum ki sizler aynı merkezden idare ediliyorsunuz. Aynı merkez belli, CHP. Oradan size neyi sufle ediyorlarsa siz de aynen o ağızla konuşuyorsunuz. Sizden önceki ağa babalarınız da böyle konuşuyordu siz de aynı şekilde konuşuyorsunuz. Öyleyse bu kapı yerli ve milli duruş sergileyene açıktır, yerli ve milli duruş sergilemeyene kapalıdır.
Toprağa düşen vatan evlatlarının acısıyla her gün yüreğimiz dağlanırken kimse bizden farklı hareket etmemizi beklemesin. Bu konuda ülkemizin temennilerle, ucu açık ifadelerle kaybedecek vaktinin olmadığının özellikle bilinmesini istiyorum. Bizden önceki yönetimlerin düştüğü hataya düşmeyecek, aynı delikten bir daha asla ısırılmayacağız. Bu arada dünyada ülkemizin adını Turkey'den Türkiye'ye dönüştürme kararımızı başarıyla hayata geçirirken, diğer alanlarda aynı yöntemi takip edeceğimizi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu kapsamda artık milli hava yolumuz da uluslararası uçuşlarını Turkish Airlines değil Türk Hava Yolları ismiyle yapacaktır. Bu kadarı, öküz altında buzağı arayanlara herhalde yeter."
VAN ZİYARETİ
Geçen hafta Van'da olduğunu anımsatan Erdoğan, havalimanından toplu açılış töreninin yapıldığı meydana, oradan tekrar dönüş yoluna kadar Van'daki her anda vatandaşlarla samimi ve coşkulu bir şekilde hasret giderdiklerini ifade etti.
Bu gidişte, terör gölgesinden kurtulan, depremin ardından yeniden inşa ettikleri, altyapısıyla yüzünü geleceğe dönen bir Van gördüklerini belirten Erdoğan, "Akşam gençlerle Van denizinin kenarında bir araya geldik. Yani bilerek söylüyorum, Van denizi diyoruz. Şimdi bu CHP hemen coşar 'orası deniz değil, göl' falan diyebilir. Biz neyin göl neyin deniz olduğunu çok iyi biliriz. Evelallah biz Karadeniz uşağıyız, dolayısıyla deniz neresidir göl neresidir çok iyi biliriz." diye konuştu.
Tarımdan sanayi ve turizme kadar her alanda kabına sığmayan, büyüme ve gelişme yolunda koşmak için sabırsızlanan bir Van gördüklerini söyleyen Başkan Erdoğan, "Van, sadece bölgesinin değil, ülkemizin en önemli lokomotiflerinden biri olmaya hazırlanıyor. Biz de gerek son 20 yılda yaptığımız yatırımlarla gerek halen devam eden çalışmalarla gerekse yeni projelerle Van'ın hep yanında olduk, olmayı sürdüreceğiz." dedi.
Bundan 11 yıl önce Van depreminden hemen birkaç saat sonra şehre vardığında karşılaştığı manzarayla bugünkü fotoğraf arasında adeta asırlık fark olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hamdolsun, bu güzel şehri ayağa kaldırma, bu güzel şehrin insanlarına umut aşılama şerefine biz nail olduk. O zaman terör örgütünün belediye başkanı, oraya su dahi getiremedi. Biliyorsunuz, büyük şehirlerde su getirme görevi belediyenindir ama onlar getiremedi. Biz DSİ kanalıyla Van'ın su problemini çözdük. Bunu benim Vanlı kardeşlerim herhalde çok iyi biliyordur. Bundan sonraki süreçte de durum yine aynı şekilde devam etti. Altyapısından üstyapısına kadar tüm bunları biz yaptık. Van'da 10 binlerce konut inşa ettik." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, gençlerle sohbeti Edremit ilçesinin olduğu bölgede yaptıklarını, Edremit'in adeta bir yalı kent haline döndüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
"Modern konutlarla beraber Edremit ilçesi bir güzellik arz ediyor, bu hale geldi. Erciş'e bakıyorsun, Erciş aynı şekilde, bunları hep iktidarımız yaptı. Onların da yine konutları her şeyiyle çok çok güzel ve gerçekten gezip görmeye de değer. Tuşba aynı, işte geçenlerde malum bir deprem yaşadılar ve o deprem bizleri ciddi manada üzdü ama Allah'tan burada ölüm vakaları ile karşılaşmadık. Esasen terör örgütünün pençesinden kurtardığımız, eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her türlü altyapısını inşa ettiğimiz bölgedeki tüm şehirlerimizde benzer bir kıpırdanma görüyoruz. Hemen denizin öbür tarafında Bitlis, Tatvan aynı şekilde. Orası da ayağa kalkıyor. Ciddi manada gelişmeler var. Bitlis'in Ahlat'ı görmeye değer. İnşallah Ağustos'un 25'inde Ahlat'ta olacağız ve Ahlat'tan 26 Ağustos'ta anma merasimlerini yaşamaya yürüyeceğiz. Allah'ın izniyle bu dip dalganın önünde, terör örgütü artığı siyasetçilerle yurt dışında ülkemizi karıştırmak için sürekli fitne ateşi yakan mankurtlar başta olmak üzere kimse duramayacaktır."
Milletin doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle yüreğini açıp, kendilerini beklediğini anlatan Erdoğan, "Yeter ki biz buna layık olalım. Yeter ki biz buna layık olacak gayreti, çalışmayı, mücadeleyi ortaya koyalım. Yeter ki biz eser ve hizmet siyasetimizi samimiyet ve tevazu ile taçlandıralım. Emin olun gerisi çok kolay. Bunun için önce 2023 seçimlerini zaferle neticelendirmeliyiz." diye konuştu.
Başkan Erdoğan, böylece hem milletin 20 yıllık kazanımlarına sahip çıkacak hem 2023 hedeflerinden geri adım atılmasına izin vermeyecek hem de 2053 vizyonunu güçlendirecek bir başarı kazanacaklarını dile getirerek, "İnşallah 2023'ten sonra da 23 milyon üye hedefiyle daha çok çalışarak, vatan topraklarının her karışına izimizi ve terimizi bırakmayı sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.
"MUHALEFETİN ERKEN SEÇİM FİLAN İSTEDİĞİ YOK"
Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gelecek yılın aşağı yukarı bugünlerinde yapılacağına işaret eden Erdoğan, 2023 seçimleri için geri sayımın başladığını söyledi.
Her ne kadar muhalefetin, "erken seçim" lafları etmeyi sürdürse de seçim takviminin kendi mecrasında ilerlediğini vurgulayan Erdoğan, "Muhalefetin erken seçim filan istediği yok. Hatta bizim ülkemizde muhalefet, mümkünse hiç seçim olsun istemez. Çünkü bunlar herhangi bir sorumluluk üstlenmeden, sadece konforunu yaşayarak siyaset yapmaya alışmışlar. Milletin derdiyle dertlenmek, bölgesel ve küresel krizlerle boğuşmak, eser ve hizmet peşinde koşmak bunların yapacakları, yapmak isteyecekleri bir iş değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, sel felaketinde İstanbul, Ankara ve İzmir'in halini gördüklerini kaydederek, "Herhangi bir altyapı çalışmaları var mı, yok. Hiçbir altyapı çalışmaları da olmadığı için bu felaketlerde bakıyorsunuz, birisi Bodrum'da seyahatte, öbürü Eskişehir'de seyahatte, öbürü nerede olduğu belli değil. Böyle garip bir yapı var. Bunlar dertli değil. Hani Neşet Ertaş diyor ya; 'Aşk ile koşan yorulmaz' diye. Bunların millet için, vatan için aşk ile koşmak diye bir dertleri de yok. Nitekim kazara bir sorumluluk altına girdiklerinde ortaya çıkan manzarayı hep beraber gördük." diye konuştu.
"HOCA'NIN BORCUNU ÖDEME FIKRASI GİBİ"
Başkan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her gün seçim lafı ettiği halde, daha adayının ismini zikredemeyenlerin derdinin ülkeye ve millete hizmet olmadığını anlamak için öyle çok da derin analizlere ihtiyaç yoktur. Her şey gün gibi ortada. Bir masa kurmuşlar ama avara kasnak misali buradan çıkan hiçbir siyaset, hiçbir karar, hiçbir irade mevcut değil. Şimdi sizlere Nasrettin Hoca'nın meşhur bir fıkrasıyla altılı masanın durumunu izah etmek istiyorum: Hoca ihtiyaca binaen komşularından birinden borç almak zorunda kalmış. Ancak daha vadesi gelmeden adam alacağı için Hoca'nın kapısını aşındırmaya başlamış. Yine bir gün adam borcunu istediğinde Hoca, 'Şu anda yok ama çok yakında ödeyeceğim' demiş. Buna rağmen adam bırakmamış Hoca'nın yakasını, 'Söyle Hoca, ne zaman, kimden bulup vereceksin borcunu' diye üstelemiş. Hoca, 'Bak komşu, kapının önüne çalı ektim.' Adam 'Niye' diye sormuş. Hoca, 'Koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak' demiş. Adam 'Ee sonra' diye merakla sormuş. Hoca da 'Bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek. Ben de götürüp pazarda satacağım. Senin paranı da işte o zaman ödeyeceğim' demiş. Bu cevap üzerine adam katıla katıla gülmeye başlayınca Hoca, 'Halden bilmez, gördün peşin parayı böyle gevrek gevrek gülersin değil mi?' demiş. Altılı masanın cumhurbaşkanı adayını belirleme meselesi de Hoca'nın borcunu ödeme fıkrası gibi ilerliyor. Güya seçim tarihi belli olsa, adayları hazır."
"CURCUNA İTTİFAKINDAN BAŞKA NE BEKLENEBİLİR Kİ"
Tarihi zaten belli olan seçimler için ortada aday olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendilerine 'Adayınızı nasıl belirleyeceksiniz' diye sorulduğunda Nasrettin Hoca'nın borç ödemesinden daha muğlak cevap veriyorlar. Önce 'Oturma sırasında anlaşabilirsek, bir araya geleceğiz' diyorlar. Sonra 'Başarabilirsek, ilkeleri, prensipleri, öncelikleri belirleyeceğiz' diyorlar. Ardından 'Uzun bir aday listesi çıkaracak, her adayın artılarını ve eksilerini tespit edeceğiz' diyorlar. Şayet masanın etrafındakilerden biri arıza çıkarmazsa, 'Uzun listeyi biraz daha kısaltacağız' diyorlar. 'Kısa listedeki adayları herkes, irtibat halinde olduğu yabancı büyükelçilere sunacak, onların icazetini ve kararını bekleyeceğiz' diyorlar. 'Tüm bunları atlattıktan sonra adayları tekrar görüşecek, tartışacak, yeniden masaya yatıracağız' diyorlar. 'Bu süreç içinde şayet seçimi kaçırmaz, sandığa gitmeyi de unutmazsak milletimizin huzuruna bir adayla çıkacağız' diyorlar. Velhasıl Nasrettin Hoca'nın ektiği çalılarla borcunu ödeme ihtimali, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı belirleme ihtimalinden daha fazladır. Aylarca masada kimin nerede oturacağının kavgasını vermiş bir curcuna ittifakından başka ne beklenebilir ki..."
"MİLLETİMİZ BU ABRAKADABRA SİYASETİNİN DEFTERİNİ DÜRELİ ÇOK OLDU"
"Henüz kendi temel meselelerini çözmeyi beceremeyenlerin, milletimizin sıkıntılarına derman olması mümkün mü" diye soran Erdoğan, her hafta bir skandalla, kumpasla, siyasi ayak oyunuyla gündeme gelenlerin, değil seçimi, 2023'ü görmelerinin dahi muhal olduğunu dile getirdi.
Altılı masa tarafının "adaylarını açıklamama" stratejilerinden birinin de yıpranma korkusu olduğunun söylendiğini anlatan Erdoğan, "Neymiş? Şayet adaylarını bugünden ilan ederlerse bir sene içinde o isim yıpranabilirmiş. Bu nasıl aday ki ismi gündeme gelir gelmez hemen yıpranıyor? Bu nasıl aday ki millet tanıdıkça sevme, teveccüh etme yerine ondan soğuyor, sırt çeviriyor? Bu nasıl aday ki zaman geçtikçe güneşi görünce eriyen buz misali itibar ve zemin kaybediyor? Bu nasıl aday ki siyaset sahnesinde kaldıkça boyası dökülüyor, makyajı akıyor, gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Bunun adı strateji değil, siyasi hokkabazlıktır, milleti kandırma gayretidir. Anlaşılan o ki; bunlar, defolu ürün satan gözü açık tüccar misali el çabukluğu ve katakulliyle adaylarını sandıktan çıkarabilme peşindeler. Şark kurnazlığı hesaplarıyla sadece kendi seçmenlerini değil, milletimizin tamamının basiret ve ferasetini hafife alıyorlar. Milletimiz bu abrakadabra siyasetinin defterini düreli çok oldu." görüşünü paylaştı.
Sandıkta seçmeni aldatmaya çalışanların aslında kendi çapsızlıklarını, kifayetsizliklerini ortaya döktüklerinin farkında olmadıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz ise milletimize olan saygımız gereği yaptığımız çağrılarla bay Kemal başta olmak üzere CHP'yi ve altılı masayı bu cendereden, bu utanç girdabından kurtarmaya çalışıyoruz.
Bu arada Kılıçdaroğlu'na tekrar söylüyorum: Ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla. Bunu söylediğimden bu yana ortadan kayboldu. Her gün bir kurumun kapısına dayanıyor. Her gün bir yerlere, 'Ya bana katılın ya önümden çekilin' diyerek kürsü yumruklayan, her gün bir başka yalan ve iftira üzerinden 'Hesaplaşacağız' diye höyküren, velhasıl daha düne kadar yere göğe sığmayan bu zatın sesi birden kısılıverdi. Gerçi yine kürsüye çıkıp bir şeyler söylüyor ama üzerinde, yüzünde, sesinde belirgin bir yılgınlığın, çekingenliğin, korkaklığın izini görmemek mümkün değil."
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, seçim ve adaylık konusunda değerlendirmelerde bulunarak, birilerinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Biz kararımızı verene kadar sen otur oturduğun yerde" dediğini ifade etti.
Halbuki Kılıçdaroğlu'nun, Genel Başkanlığının 12, ömrünün 73. yılında nihayet kendini göstereceği, isim yapacağı, nam salacağı bir fırsatı yakaladığına inandığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bürokrasideyken batırdığı kurumların, siyasette girdiği her seçimde yenildiği partisinin, bir türlü gün yüzü görmeyen bahtının son deminde şöyle efsane bir çıkış yapmaya hazırlanıyordu. Kadim kültürümüzün, ölümsüz eseri... Bilirsiniz, Dede Korkut'un Boğaç Han hikayesini. Eski Türklerde çocuklar ancak bir kahramanlık gösterdikten sonra isim alabilirlermiş. Boğaç Han da meydana salınan bir boğayı, alnına vurduğu yumrukla yere serdikten sonra isim alma hakkını kazanmış. Bu zat da yaşı biraz geçmiş de olsa, işte böyle bir hevesle cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşuyor. 6'lı masanın etrafında, altından ve masanın görünmeyen geri taraflarından yükselen sesler ise işinin zorluğuna işaret ediyor. Öyle ki birileri hemen devreye girip ülkemizin tamamen geride bıraktığını düşündüğümüz bazı tartışmaların fitilini yeniden ateşlemekten bile çekinmedi."
Henüz 6'lı masanın adayı belli değilken "meşrep fitnesi" ortaya atıldığını anımsatan Erdoğan, "'Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü' Nereden çıktı bu?" diye konuştu.
Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu tehlikeli tartışmada duruşlarının net olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Eski Türkiye'ye ait ön yargıların artık Türk siyasetinde yeri yoktur. Bay Kemal, senin meşrebin ne olursa olsun biz senin meşrebinle ilgilenmiyoruz merak etme. Çık ortaya, namert değil mert ol, adaylığını açıkla veya adayını açıkla. Allah'ın izniyle iktidarda olduğumuz müddetçe hiç kimse bu ülkenin vatandaşlarını, meşrebi, kökeni, kimliği veya siyasi görüşü dolayısıyla ötekileştiremez, hor, hakir göremez. Biz bu zatın bürokrasideki ve siyasetteki beceriksizliğini, kifayetsizliğini her fırsatta yüzüne vururuz ama asla geçmişiyle kimliğiyle veya diğer vasıflarıyla uğraşmayız. Çünkü bu ülkede Anayasa'da belirlenen şartları taşıyan her bir insanımız cumhurbaşkanlığı adaylığı dahil her türlü hakka sahiptir.
Osmanlının son döneminde ülkeye en büyük hizmetleri vermiş hakanına istibdat iftirası atan cahillere ise ileri geri konuşmak yerine önce dizlerini kırıp tarihlerini öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Madem millete hizmet iddiasındasınız, yabancıların iftira dolu hezeyanları yerine önce bu milletin tarihini, kültürünü, inancını doğru şekilde öğrenin. Kürsülerden milletin değerlerini aşağılayan kitapları sallamak yerine gidin milletimizin bu zihniyete verdiği dersleri öğrenin. Şanlı tarihimizi bilmeden, insanımızı tanımadan, asırlardır bizi bir arada tutan kadim değerleri öğrenmeden ne bu ülkeye, ne de bu millete hizmet edebilirsiniz. Bunlar milletimizin önüne çıktıkça, ajansların güdümünden kurtulup kendileri gibi hareket etmeye başladıkça, gerçek sorularla, gerçek sorunlarla yüzleştikçe asıl kalibreleri daha iyi anlaşılacak. Biz sabır ve azimle çalışacak, kendi işimize bakacak, kendi programımızı uygulayacak, kendi hedeflerimize odaklanacağız. Milletimiz onlar hakkındaki nihai hükmünü önümüzdeki yıl haziran ayında sandıkta verecek."
"SÖZDE MİLLETVEKİLİ"
6'lı masanın gizli ortağı HDP'nin, terör örgütü elebaşının emriyle geçtiğimiz günlerde yol açtığı rezalet görüntülerini unutmadıklarını dile getiren Erdoğan, "İstanbul Kadıköy'de işlenen rezaletin başrolünde yer alan sözde milletvekili ile onun yanında, arkasında bulunan milletvekillerinin geçmişte hangi provokasyonlarda yer aldığını, hangi karanlık niyetlere alet olduklarını gayet iyi biliyoruz." dedi.
DBP'li Salihe Aydeniz'in dosyasının çok kabarık olduğunu, 60 küsur dosyada suç layihası bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Kendisinden bu ihanetinin bedelini hukuk önünde sorulmasının sonuna kadar takipçisi olacağız. Açık ve net söylüyorum; Süratle dokunulmazlığının kaldırılıp, yine süratle bu türlerinin artık bu kutlu çatı altında yer almalarının mümkün olmadığını AK Parti olarak bizler ortaya koyuyoruz. Meclis'in de bu hususta üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz." diye konuştu.
EKONOMİ DEĞERLENDİRMESİ
Başkan Erdoğan, Türkiye'nin son 20 yılda karşılaştığı her krizi fırsata, her sınamayı kazanca, her saldırıyı tahkimatını güçlendirmeye dönüştürme konusunda çok büyük bir tecrübe sahibi olduğunu belirterek, bu durumun ekonomide de geçerli olduğunu söyledi.
Dünyayı sarsan 2008 finans krizinden Türkiye'nin güçlenerek çıktığını dile getiren Erdoğan, Avrupa'yı sarsan 2011 borç krizinden de yara almadan çıkıldığını anlattı.
Gezi Parkı olaylarıyla başlayıp, darbe ve kaos denemeleriyle süren sinsi saldırılardan da dimdik, ayakta çıkıldığını ifade eden Erdoğan, insanlığın üzerine kabus gibi çöken koronavirüs salgınından en az hasar, en fazla kazanç sağlanarak çıkıldığını belirtti.
Başkan Erdoğan, Karadeniz'in kuzeyinde başlayan savaşın küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden de yine en az kayıpla ve gelen fırsatları değerlendirerek çıkmanın gayreti içinde bulunduklarını dile getirdi.
Bu süreçte bedeller ödendiğini, maddi-manevi nice kayıplar yaşandığını vurgulayan Erdoğan, "Ekonomik olarak en büyük bedeli de bu son dönemde ödüyoruz. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar sürüyor. Amerika, İngiltere, Almanya, İspanya gibi ülkeler başta olmak üzere tüm ekonomiler enflasyonda 40 yıldır görmedikleri seviyelerle boğuşuyor." diye konuştu.
Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gazı bir an önce milli sisteme bağlamak için gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, pazartesi günü Filyos'ta Karadeniz Gazı Denize İlk Boru İndirme ve Kaynak Töreni'ni yaparak bu yönde önemli bir adım daha attıklarını hatırlattı.
Erdoğan, yerli ve yenilenebilir enerji kaynak potansiyelini en üst seviyede değerlendirecek her yolu ve yöntemi devreye aldıklarını ifade etti.
Petrol fiyatlarındaki aşırı yükselmeye bağlı olarak pompa fiyatlarında ortaya çıkan rakamların rahatsız edici düzeyde olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Keşke ülkemizin her yerinden petrol fışkırıyor olsa da bu durumun önüne geçebilsek ama petrol tüketiminin çok büyük bölümünü ithalatla karşılayan bir ülke olarak hem ham petrol fiyatlarındaki yükselişten hem de kurdaki artıştan anında etkileniyoruz. Petrol fiyatlarının katlanarak artan bugünkü seviyesinin sadece bizim değil, hiçbir ülke bakımından sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bu fiyatların makul fiyatlara düşmesiyle birlikte pompa fiyatlarının da gerileyeceğini ümit ediyoruz. Dünyanın tamamının yaşadığı bu sıkıntıyı biz de göğüsleyecek ve sabırla düzelmesini bekleyeceğiz. Bu arada elbette kendi işimize bakacak, önümüze çıkan fırsatları değerlendirmek için ne gerekiyorsa yapacağız. 'Sel gider kum kalır' veciz ifadesinde olduğu gibi önemli olan, bu küresel dalga dindiğinde hangi kazanımlara sahip olacağımızdır."
Erdoğan, daha sonra ekonomideki gelişmelerin anlatıldığı "Üreten Türkiye" başlıklı videoyu partililere izletti. Videoda, Türkiye ekonomisinin, küresel enflasyona ve belirsizliklere rağmen büyümeye, istihdam imkanları oluşturmaya ve ihracatta rekorlar kırmaya devam ettiği belirtildi.
"BUNLAR NE ZAVALLI"
Bu sorunları tartışırken madalyonun diğer yüzünü de ihmal etmediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Daha önce çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi, ülkemizde ekonomik sorunlara teşhis yanlış koyulduğu için, tartışmalar ve çözüm arayışları da yanlış mecrada yürümektedir. Öyle diyor TÜSİAD'ın şu anda başındaki, 'Büyüme her şey değildir.' Öyle diyor, 'İhracat endeksli bir büyüme her şey değildir.' İhracat olmazsa büyüme olmazsa sen ayakta duramazsın. Bütün bu adımlar, hepsi CHP ağzı. İhracatın olmayacak, büyüme olmayacak sadece ithalat öyle mi? İthalat seni zaten bitirir, batırır. Böyle şey mi olur? 'İthalata dayalı bir ihracat' dersen bunu aklım alır. Öyle ürünler var ki bu ithalata dayalıdır. Ama ihracatı bir kenara koyacak olursan o ülke zaten yürümez. Biz bunları yapıyoruz ama sizin mantığınız, anlayışınız zaten bu işleri almaz. Bundan dolayı da iki de bir başkan değiştiriyorsunuz. Başka gidecek yeriniz de yok. Türkiye'deki enflasyon, kamu maliyesindeki bozulmadan, arzdaki azalmadan ve talepteki aşırı yükselişten değil de enerjiden kura kadar farklı sebeplerin ağırlıklı olduğu sorunlardan kaynaklandığı için, buna klasik anlayışla çözüm aramak beyhudedir.
Diyorlar ki 'Akademisyenleriniz olacak.' Be zavallı, bizim yanımızda, kurullarımızda akademisyenlerimizin olmadığını sana kim söylüyor? Bizim çalışanlarımızın içinde akademisyenlerimiz de var, partimizin içinde, TBMM'de akademisyenlerimiz de var. Biz kiminle, nerede, nasıl çalışacağını 20 yıldır ispat etmiş olan bir partiyiz. Bay Orhan, bundan sonra hangi akademisyenlerle çalışacağımızı sana sorarız, senin vereceğin isimlerle çalışırız. Kafaya bak. Bunlar ne zavallı."
"İHRACATIMIZ REKOR KIRARAK YILLIK 243 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNE ULAŞTI"
Bütçe disiplini, finans kesiminin gücü ve vatandaşların varlık gücüyle Türkiye'nin altyapısının muhkem olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Cari dengede yılın ilk 4 ayında enerji ve altın hariç 37 milyar doların üzerinde fazladayız. Doğrudan yabancı yatırımlarda son 12 ay itibarıyla 14 milyar dolara yakın bir seviyedeyiz." dedi.
Erdoğan, ekonomide "En pahalı mal, bulunmayan maldır." diye bir gerçek olduğunu hatırlatarak, "Biz de dünyanın içinden geçtiği süreçte insanlarımızın karşılaşabileceği en büyük felaketin; işsiz kalmak, evine aş götürememek, çoluğunun çocuğunun karşısına boynu bükük çıkmak olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.
Türkiye Ekonomi Programı'nın önceliklerinin başına istihdamı yerleştirmelerinin rastgele bir tercih olmadığının altını çizen Erdoğan, elde ettikleri neticelerin, bu tercihlerinin ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini anlattı.
Türkiye'nin, istihdamında ulaştığı 30,4 milyon rakamıyla tarihinin en yüksek düzeyine ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, "İstihdamda bu çıtayı daha da yükseltmek ve hedefi yakalamak için yatırımı, üretimi, ihracatı teşvik ediyor, girişimcilerimize her türlü desteği veriyoruz. Son yayınlanan verilere göre, sanayi üretimi yüzde 10,8 oranında artarak yine beklentileri aştı. İhracatımız rekorlar kırarak yıllık 243 milyar dolar seviyesine ulaştı." ifadelerini kullandı.
"KAPSAMLI VE RAHATLATICI ADIMLAR PLANLIYORUZ
Ulaşabildikleri herkese "Yeter ki üretin, yeter ki çalışın, yeter ki istihdam oluşturun, yeter ki ihracat yapın." dediklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece bu kadarla da kalmıyoruz, dar gelirlilerin ve ücretlilerin hayat pahalılığı sebebiyle ortaya çıkan refah kayıplarını telafi etmek için sürekli yeni programlar devreye alıyoruz. İşçi, memur, emekli, çiftçi hiçbir kesimi ihmal etmeden tüm imkanları seferber ederek her bir insanımızın derdiyle dertleniyoruz, sıkıntılarına çözüm arıyoruz. Bu doğrultuda ocak ayında çok önemli adımlar attık. Temmuz ayında enflasyon farkları ile yine bir rahatlama sağlayacağız. Yılbaşında çok daha kapsamlı ve rahatlatıcı adımlar planlıyoruz. İnşallah önümüzdeki şubat, mart ile birlikte enflasyon da önemli ölçüde gerileyeceği için attığımız adımların, insanlarımızın hayatlarındaki etkilerini daha iyi görebileceğiz.
Sosyal yardım programlarımızın hem miktarlarını artırdık. Hem de kriterlerini esneterek kapsamını genişlettik. Şimdi hiçbir insanımızın gerçek anlamda yokluğa ve yoksulluğa mahkum olmaması için her türlü çabayı sergiliyoruz. Bugün ülkemizdeki sorun, işsizlik veya benzeri yollarla gelir kaybına uğranılması değil, mevcut gelirle daha az satın alma gücüne sahip olunmasıdır. Biz de işte buraya odaklanıyoruz. İnşallah geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin her meselesini çözdüğümüz, milletimizin her beklentisine cevap verdiğimiz gibi bu sıkıntının da ötesinden ve üstesinden biz geleceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."