Doğu Akdeniz'de yeni bir döneme giriliyor. Yeni süreçle Başkan Erdoğan, 9 Ağustos günü Sultan Adülhamid Han sondaj gemisini Mersin'den Doğu Akdeniz seferi için uğurlayacak. Hedef: Fatih gemimizin tespit ettiği alanda doğalgaz bulunması. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti deniz yetki alanı ile Girit adası yakınlarına kadar devam eden Türkiye kıta sahanlığında derin sondajlara devam edilecek. Başkan Erdoğan-Türk Devlet Aklı, Mavi Vatan mottosu ile deniz stratejimizi adım adım örüyor. Akdeniz'de, Ege'de ve Karadeniz'de haklarımıza göz dikenlere, meydanın boş olmadığını stratejik hamlelerle gösteriyor.
BAŞKAN ERDOĞAN'IN GAMBOT DİPLOMASİSİ
(GAMBOT DİPLOMASİSİ: Bir ülkeye karşı savaş gemilerinin ve donanma gücünün siyasi baskı yapmak amacıyla kullanıldığı bir güç gösterme politikasıdır.) Başkan Erdoğan, Gambot Diplomasisi ile de Ege ve Doğu Akdeniz'de çok başarılı jeopolitik süreçlerin etkili aktörüdür. Jeopolitik gerçeklerin birbirleriyle bağlantılı olduğu bir süreçte, Başkan Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, Doğu Akdeniz ve Ege'ye çökmeye çalışan Avrupa ve tetikçisi Yunanistan'ı Mavi Vatan stratejisi doğrultusunda durdurdu. Akdeniz'deki MEB alanını Antalya Körfezi'ne sıkıştırma amacını taşıyan Avrupa-Yunanistan tezgahı kırıldı. Lozan mesajlı Navtex'lerle Yunanistan devamlı sıkıştırılıyor. Uluslararası, devletlerarası ilişkilerin müzakere ile yürütülmesine diplomasi denir. Barışın kurulması ve korunmasına hizmet eder. Diplomasi, çatışmalardan önce krizi çözmek adına müracaat edilen en önemli araçtır.
Deniz stratejimizle neyi hedefliyoruz? Akdeniz-Karadeniz-Boğazlar gibi stratejik bir konumda bulunan Türkiye, önümüzdeki 20-30 yılını "grand stratejisi" Deniz Kuvvetleri'nin çok büyük katkılarıyla şekillendirmektedir. Türk Deniz Kuvvetleri, denizlerdeki güç mücadelesinde envanterindeki denizaltılar, muhripler ve uçak gemisi ile etkin ve caydırıcı bir kuvvet olarak yer alıyor. İlk milli uçak gemimiz Anadolu 2023 yılında, robot savaş gemilerimiz 2024 yılında, yeni nesil 6 denizaltı 2027 yılında güçlü donanmamıza eklenecek. Akdeniz'de yaşanan hadiseler, bize her alanda olduğu gibi denizlerde de çok daha güçlü olmamız gerektiğini göstermektedir. Bugün dünyada kendi savaş gemisini milli imkânlarıyla tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkeden biriyiz. Türk donanması eşliğinde sismik ve sondaj gemilerimiz, Girit adası yakınlarına kadar Doğu Akdeniz'de bayrağımızı dalgalandırıyor.
DİPLOMASİYE YENİ ALANLAR AÇILDI
Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in yapamadığını başardı. Başkan Erdoğan-Türkiye'nin, Rusya ile Ukrayna savaşında kesin ateşkes sağlanması, ardından savaşan iki ülke Rusya ve Ukrayna'yı anlaştırarak Karadeniz tahıl koridorunu açtırmasında uyguladığı mekik diplomasisi dünya çapında takdir topladı. Diplomasi ilk ortaya çıktığı dönemlerde savaşları bitirip barışı sağlamak amacıyla yapılırdı. Dünyadaki gelişmeler ve küreselleşme; diplomasiye de yeni alanlar açtı. Ekonomik ilişkiler, ticaret, uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesi, savaşların önüne geçebilmek için de diplomasi yapılır oldu. Geleneksel anlamda ayrım yapıldığında diplomasinin türleri şöyle sıralanabilir: Kamu diplomasisi, ikili diplomasi, çok taraflı diplomasi, sivil diplomasi, mekik diplomasisi (arabuluculuk), zirve diplomasisi, Gambot diplomasisi gibi. Alanlar çoğaldıkça diplomasinin de yeni türleri oluştu. Diplomasi yöntemleri değişti ve ele aldığı konuya göre de kategorilere ayrıldı. İnsani diplomasi, kültürel diplomasi, enerji diplomasisi, dijital diplomasi ve çevre diplomasisi yeni diplomatik yöntemler arasında sayılabilir. Bilindiği gibi diplomasi; beceri ve ustalık isteyen dış politika sanatı olarak değerlendirilebilir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da dünyanın en tecrübeli lideri olarak küresel liderlik özelliklerini sergilerken, dünya ve özellikle de yakın bölgemizde yürütmekte olduğu aktif diplomasi trafiği ile dikkatleri çekiyor. Başkan Erdoğan'ın yabancı devlet adamları ile buluşmaları, ziyaretleri, telefon konuşmaları ve kabulleriyle Türkiye, uluslararası politikanın nabzının attığı bir ülke haline dönmüş durumda.
SONUÇ
100 yıl önce toprakları emperyalist ülkeler tarafından parçalanmış Türkiye, 100 yıl sonra Başkan Erdoğan-Türk Devlet Aklı ile Avrasya'nın kalpgahındaki ülkemizi jeopolitik süreçlerin etkili aktörü haline getirdi. Tarih boyunca diplomasisi güçlü olan devletler uluslararası ilişkilerde de güçlü olmuşlardır. Türkiye'de bugün aynı yollardan yürüyor. Diplomasisinin tekniklerini başarı ile uyguluyor. 2023-2053-2071 paradigmaları ile 21'inci yüzyılın küresel aktörü olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Nihayetinde 2023 seçimleri, Başkan Erdoğan-Büyük Türkiyeciler ile CHP-Kılıçdaroğlu omurgasında Atlantikçiler tarafından kurgulanmış Altılı Masa-Küçük Türkiyeciler arasında geçecek. Yeni dünya kuruluşu gerçekleri açısından bakarsak 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi tarihsel özeliktedir. Sadece bir cumhurbaşkanı seçmeyecek, ülkemizi Büyük Türkiye yapmaya kararlı Başkan Erdoğan'ın da önünü açmış olacağız