Başkan Erdoğan, cuma namazını kıldığı Üsküdar'daki Kerem Aydınlar Camisi'nin çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun KHK'lıların göreve iade edileceğine yönelik söylemlerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun şu anda herhangi bir kazanılmış, elde edilmiş, kendisine milletin verdiği bir yetki ve hakkının olmadığını belirterek şöyle konuştu:
"Ama o durmadan, ikide bir, böyle o yalan üstüne yalanlarına devam ediyor. Bir defa Türkiye bir hukuk devleti. Bu hukuk devletinin içerisinde siz ne zamandan beri yargı oldunuz da yargının yetkilerini, haklarını kendinde kullanıyorsun? Bu ifadeler neyi getirir? Yani 'Ben şu anda yargıyım, hem hakimim hem savcıyım ve gelince bunların hepsini serbest bırakacağım.' Bu anlama gelmiyor mu? Böyle bir yetkisi var mı? Yok. Böyle bir yetkin olmadığına göre bu, milleti kusura bakmayın tamamen ahmak yerine koyup, aldatmaktan başka bir şey değildir. Şu anda KHK'yla ilgili olarak bir şeyler bekleyen vatandaşı aldatmak, kandırmak ve işte 'Bak ben bunu yaparım.' Sen önce elindeki büyükşehir belediyelerinde vatandaşa verdiğin sözleri yerine getir. Su paraları nasıl söz verilmişti. Şimdi su paraları nerelere indirildi? Öyle mi? Yoksa çıkarıldı. Şu anda vatandaş su paraları konusunda ciddi sıkıntılar içerisinde mi? İçerisinde. Ücretlerde, otobüs ücretlerinde vesaire sıkıntı içinde mi? İçinde. Bunların sözünü nasıl vermişlerdi seçim meydanlarında? Farklı vermişlerdi. Ama şimdi geldikleri yer neresi? Ortada.
Değerli arkadaşlar, bunların hepsi maalesef 2023 seçimlerine yönelik yalanlardan başka bir şey değil. Hepsi yalan. Türkiye bir hukuk devletidir ve bu hukuk devletinin içerisinde de KHK'nın vermesi gereken kararları herhalde siyasiler olarak biz böyle bir yetkiyi kullanamayız. Hukuk devletinin içerisinde hakimlerin, savcıların yetkisi onlara aittir. Dolayısıyla siyasi bu yetkiyi kullanma hakkına sahip değildir. Benim milletim de bu kadar, kusura bakmayın enayi değildir."
"ONUN GÜCÜ NE AK PARTİ'Yİ KAPATMAYA YETER NE BİZLERİ BU NOKTADA MAHKUM ETMEYE YETER"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık'ın, "AK Parti'nin suç örgütü muamelesi göreceği ve kapatılacağı" yönündeki söylemlerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Her şeyden önce bu zat zaten teröristin tekidir. Teröristin teki olmanın ötesinde nasıl olduysa bir milletvekili olma şansını yakaladı ve şu anda da bu ifadeleri kullanıyor. Ve o da yine bir hukuk devletinin içerisinde adeta teröristlerin yaklaşım tarzıyla bir yaklaşımın içerisinde. Ahmet Şık'ın soyadı Şık ama kendisi neye benziyor bilmiyorum. Dolayısıyla onun gücü ne AK Parti'yi kapatmaya yeter ne bizleri bu noktada mahkum etmeye yeter. Önce o kendi paçasını nasıl kurtaracak ona baksın. Çünkü bugüne kadar birçok terör örgütlerinin içerisinde yer almış bir kişidir."
Bununla ilgili olarak şimdilik tazminat davası açıldığını kaydeden Erdoğan, "Milletvekilliği olayı da üzerinden çıktıktan sonra, yani dokunulmazlığı kalktıktan sonra da ceza davaları arkasından gelecektir." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TEKNOFEST ziyareti ve ziyaretteki açıklamalarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bu Cumhuriyet Halk Partisinin akşam başka, sabah başka tablosu ortada. Şimdi Bay Kemal maalesef partisinin içerisindeki milletvekillerine hakim değil, sahip değil. O da onlar gibi devamlı yalan üstüne yalanlar uyduruyor. Kendi milletvekilinin kalkıp SİHA'ları terör örgütleriyle mukayese ettiğini bilmiyor bile. Hatta orada gazeteciler de sordu TB2, TB3 falan. 'Bunlar nedir?' diye onu soruyor. Haberi yok. Ve bu insansız hava araçları hakkında dersini de iyi çalışmamış. Nasıl olduysa Samsun'a uğrayıverdi." ifadesini kullandı.
TB2, TB3 ve Akıncı başta olmak üzere savunma sanayii alanında sürekli çalışma yaptıklarına vurgu yapan Başkan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Allah rahmet etsin, Özdemir Bey'in sağlığında bu işin kuruluşundan itibaren, oğul Bush'un Amerika'da başkan olduğu zamanda Türkiye'ye vermeleri gereken bu İHA'ları vermemişlerdi. Ben ilk ziyaretimde kendisiyle konuştuğumda 'Bize insansız hava araçları verecektiniz, vermediniz?' O zaman Condoleezza Rice'ı çağırdı, dedi ki 'Niye bunları vermediniz? 48 saatte bunları vermenizi istiyorum.' dedi. İlk etapta böyle bir partiyi bize gönderdiler. Ama tabii bunlar uzun süreli değil ve o zaman Özdemir Bey, Allah rahmet etsin. Çocuklarıyla beraber hemen adımı attılar ve İHA'ları üretmeye başladılar. Arkasından SİHA'ları ürettiler. Şimdi de Akıncı'yı ürettiler ve bununla beraber işte Samsun'da meydanda da görüyorsunuz, savaş uçaklarına yönelik çalışmaları da var.
Biz kendilerine özellikle Allah'tan muvaffakiyetler diliyoruz. Artık Türkiye bu ürünleri ithal eden bir ülke değil, tam aksine ihraç eden bir ülke durumuna geldi ve bu konuda Baykar başarılarının üzerine başarılarını katlıyor. Ben bundan dolayı tabii kendileriyle iftihar ediyorum. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Sadece Baykar değil, başkaları da mühimmat noktasında birçok şeyler yapıyorlar. Tabii bu mühimmatlar da çok önemli. Devlet olarak biz de şimdi bu mühimmatları üreterek Baykar'a bu noktada bu unsurları veren durumuna geldik. Şu anda Türkiye göreve geldiğimizde yüzde 20 yerli üretim yaparken şimdi bu yüzde 80'e çıktı. Şimdi yüzde 80 harp noktasında potansiyele sahip olan Türkiye, artık birçoklarının da korkulu rüyası haline geldi."
Başkan Erdoğan, Yunanistan'ın S-300'leri ile Türk F16'lara radar kilidi atması ve NATO'nun 30 Ağustos paylaşımını Yunanistan'ın tepkisi üzerine değiştirmesine ilişkin, "NATO daha sonra manevrasını yaptı her zaman olduğu gibi ve manevrayla ilgili bunlar silindi. Ve Türkiye ile beraber ayrı bir güç olduklarını ifade etti. Bu bir vaka zaten. Yunanistan'ın rahatsız olması veya Yunanistan'ın NATO'ya olumsuz bir yaklaşım sunması Türkiye-NATO ilişkilerini zayıflatmaz. Çünkü Türkiye'siz bir NATO düşünülemez. Kaldı ki Yunanistan'ın NATO içerisinde zaten kıymetiharbiyesi yok. Türkiye varsa NATO güçlü, Türkiye yoksa NATO güçlü değil." diye konuştu.