Başkan Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum'da gündeme ilişkin açıklamlarda bulundu.
Forumun son iki yıldır salgın nedeniyle çevrim içi yapıldığına değinen Erdoğan, "Bu defa yüz yüze sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Altıncısı tertiplenen forumun küresel çapta insani, sosyal ve diplomatik etkileşim için önemli bir platform haline geldiğini görüyoruz. Her sene ekonomi, siyaset, güvenlik, teknoloji ve uluslararası ilişkiler alanlarından pek çok yetkin isim bu platformda kıymetli görüşlerini katılımcılarla paylaşma imkanı buluyor. Küresel nabzı isabetle yansıtan temalar çerçevesinde yapılan fikir teatileri insanlığın karşılaştığı meselelerin çözümüne katkı sunuyor." ifadelerini kullandı.
"TRT WORLD FORUM'UN BAŞARI ÇITASI HER YIL DAHA YUKARI TAŞINIYOR"
Başkan Erdoğan, iletişim sektöründe faaliyet gösterenlerin yaptığı tartışmaların, ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyan siyasetçiler için ufuk açıcı olduğunu dile getirerek, "Ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için önemli kazanımlar sağlayan TRT World Forum'un başarı çıtasını her yıl daha yukarı taşıdığına inanıyorum." diye konuştu.
Türkiye'den ve yurt dışından katılan ve birikimleriyle forumun içeriğini zenginleştiren bilim, medya ve siyaset camiasına teşekkür eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"TRT yönetimini ve bu güzel programa destek veren tüm kurumlarımızı tebrik ediyor, forumun hayırlara vesile olmasını diliyorum. TRT hem yayınları ve yapımları hem de bu tür platformları vasıtasıyla uluslararası iletişim mecralarında kalıcı izler bırakan milli yayıncılık kuruluşumuzdur. Önce insan ilkesinden hareketle gerçekleştirdiği projelerle yok sayılanları görünür kılan TRT, sessiz yığınların gür sesi misyonunu başarıyla yerine getirmektedir."
"EN ÇOK RAĞBET GÖSTERİLEN PROGRAMLARIN BAŞINDA TRT YAPIMLARI GELİYOR"
Erdoğan, TRT'nin yerleşik kalıplara meydan okuma, doğru bilgiyi dünyaya ulaştırma ve uluslararası yayıncılıkta belli grupların tekelini kırma hedefleriyle egemen medya düzenine karşı da bir alternatif sunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"TRT World ve TRT Arabi ile başlayan bu yolculuk 2020 yılında Almanca ve Rusça dillerinde yayın yapan dijital kanalların da eklenmesiyle güçlenerek yoluna devam etmiştir. Fransızca ve Balkan dillerindeki dijital kanallarla uluslararası yayıncılık alanını genişleten TRT, 2023 yılında İspanyolca ve Farsça dillerindeki dijital mecralarda büyümesini sürdürecektir. Amacımız, ülkemizle birlikte tüm dünyada iyinin, doğrunun ve hakikatin sözcülüğünü yapmaktır. Hamdolsun son yıllarda her alanda olduğu gibi yayıncılık konusunda da çok ciddi mesafe aldık. Bilhassa TRT'nin insani değerleri koruma, yaşatma ve yüceltme eksenli içerikleri yurt içinde ve dışında giderek daha fazla beğeni topluyor. Televizyon seyircilerinin en çok rağbet gösterdiği, ilgiyle takip ettiği programların başında artık TRT'nin yapımları geliyor."
Bugün Türkiye'nin dizi ihracatında dünyada ikinci sıraya yükseldiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Toplam 150 ülkede 600 milyon kişiye ulaşan izleyici sayısıyla Türk dizileri, Türkiye'nin doğru tanıtımında önemli rol oynuyor. Bu gelişme turizm rakamlarımızı da olumlu yönde etkiliyor. Her yıl ülkemizi ziyaret eden 50 milyon yabancı misafirimizin önemli bir kısmını Türk dizilerinden etkilenen insanların oluşturduğuna inanıyorum. Yurt dışı seyahatlerimizde ülkemize hiç gelmediği ve eğitimini almadığı halde bize son derece sempatik bir şekilde Türkçe kelimelerle hitap eden gençlerle, öğrenci kardeşlerimizle, hükümet yetkilileriyle karşılaşıyoruz. Türkiye'nin, Türkiye'den daha büyük olduğu gerçeğine her yurt dışı ziyaretimizde bir kez daha şahitlik etmenin gururunu yaşıyoruz."
"HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAK MECBURİYETİNDEDİR"
Başkan Erdoğan, TRT başta olmak üzere milletin değerlerini temsil eden başarılı projelere imza atan tüm kurumları, firmaları, oyuncu ve yapımcıları tebrik ederek "İnşallah Türkiye Yüzyılı'nın yayıncılık ayağını sizlerle birlikte inşa edecek, TRT'yi giderek daha da güçlenen küresel bir marka haline dönüştüreceğiz." diye konuştu.
Bu seneki forumun, gerek Kovid-19 salgını gerekse Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle küresel ölçekte tansiyonun arttığı dönemde yapıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şöyle bir baktığımızda, küresel krizlerin ve istikrarsızlıkların yüzde 60'ının Türkiye'nin yakın çevresinde cereyan ettiğini görüyoruz. Forumun temasının 'Geleceği Şekillendirmek, Belirsizlikler, Gerçekler ve Fırsatlar' olarak belirlenmesini bu bakımdan çok isabetli buluyorum. İki gün boyunca bu tema altında yapılacak tartışmaların, belirsizliklerin giderilmesine katkı sunacak değerlendirmelere, vesile olmasını diliyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum: Artık hiç kimsenin dünyanın herhangi bir yerindeki sorunu görmezden gelme, çözümüne katkı sunmaktan imtina etme veya katkısını erteleme lüksü yoktur. İnsanlığın ortak geleceğinin selameti için herkes elini taşın altına koymak mecburiyetindedir. Biz, işte bu anlayışla bölgesel ve küresel meselelerde üzerimize düşen sorumluluğumuzu samimi bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz."
Kovid-19 sürecinde vatandaşlara en iyi hizmetleri sunarken salgınla küresel mücadele çabalarına da güçlü destek verdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Maske, tıbbi donanım ve aşı gibi kritik her türlü malzemeyi, dostlarımızla ve tüm insanlıkla paylaştık. Ancak salgın sürecinde ortaya çıkan manzara, insanlık için hiç de umut verici olmamıştır. Bu dönemde yaşanan trajediler, küresel sağlık mimarisindeki sorunların çözümü için fırsat olarak görülmelidir." ifadelerini kullandı.
"DÜNYAYA ÖRNEK TEŞKİL EDECEK BİR BARIŞ DİPLOMASİSİNE İMZA ATTIK"
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, yol açtığı can kayıplarının yanında bölge ve dünya için çok ciddi insani, ekonomik ve politik maliyetler oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Krizin en başından itibaren savaşın kazananı, barışın ise kaybedeni olmaz. Bu ilkeyle yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde savunurken Rusya'ya yönelik akıl dışı politikalarla bölgedeki ateşin körüklenmesine de karşı çıktık. Gerek şahsımın Rusya ve Ukrayna liderleriyle yaptığı doğrudan görüşmelerle gerek ilgili kurumlarımızın temaslarıyla dünyaya örnek teşkil edecek bir barış diplomasisine imza attık. İstanbul süreci sahadaki gelişmelerle sekteye uğramış gibi görünse de halen kalıcı barış için en ideal müzakere zemini olma özelliğini koruyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takası da yine ülkemizin arabuluculuğunda gerçekleşti. Savaş nedeniyle Ukrayna ve Rusya'dan tahıl başta olmak üzere kritik ürünlerin sevkiyatının durması, Avrupa'dan Afrika'ya tüm ülkeleri etkileyen küresel çapta bir gıda krizine sebep olmuştur. İşte her şey burada. Az önce ufaklığı gördük, ekmek yedi. Buğday olmadan ekmek olur mu? Ama unutmayalım ki şu buğdayın tanesinde çok şeyler var. Bir buğday tanesi, yüz binlerce buğdayı üretiyor. Buğday o denli farklı bir nimet. Şair bunu güzel anlatıyor ama şimdi burada bu şiiri okuduğum zaman anlamakta bırakın, tercüme etmekte zorluk çekenler var. Olabilir. Onun için bunu kısa yoldan anlatmış oldum."
PAZAR GÜNÜ PUTİN VE ZELENSKİY İLE GÖRÜŞME
Bu krizi çözmek amacıyla pazar günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile aynı şekilde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşmesinin olacağını aktaran Erdoğan, bu görüşmelerle birlikte tahıl koridorunu daha da güçlendirmek, Putin'in ifadesiyle öncelikle az gelişmiş ülkelere bu tahıl koridorundan, tahıl ambarından bu imkanları göndermek istediklerini söyledi.
Başkan Erdoğan, tahıl koridorundaki tıkanıklığın aşılması ve sonrasında anlaşmanın süresinin uzatılmasının, Türkiye'nin girişimleri sayesinde mümkün olacağını ifade etti.
Zaporijya Nükleer Santrali ile ilgili endişeleri, Rosatom ve Uluslararası Atom Enerjisi uzmanlarının İstanbul'da bir araya gelerek görüştüğünü aktaran Erdoğan, Türkiye'nin savaşın sebep olduğu krizin aşılması için de öncü bir rol oynamayı sürdüreceğini belirtti.
"TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELEMİZDE YALNIZ BIRAKILDIĞIMIZI ASLA UNUTMAYACAĞIZ"
Bu süreçte tüm dünyanın Türkiye'nin samimi ve gerçekçi gayretlerini takdir ettiğini dile getiren Erdoğan, "Görüldü ki Türkiye hakkaniyetli davranıyor, Türkiye istikrar getiriyor, Türkiye güven veriyor, Türkiye barış için çalışıyor, Türkiye krizin değil, çözümün safhında duruyor. Türkiye kendisiyle birlikte tüm insanlığın hayrı için çaba harcıyor. Millet ve ülke olarak bu tarihi sorumluluğu yerine getirmeye önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz." dedi.
Son dönemde yaşanan krizlerin, Avrupa'nın üzerine bina edilen güvenlik ve refah mimarisinin aslında ne kadar kırılgan olduğunu da gözler önüne serdiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu meselelerin çözümünde de kilit rol oynama potansiyeline sahiptir. Bunun için önce Avrupa'nın diplomatik ve ekonomik ilişkilerden terörle mücadeleye kadar her konuda ülkemize yaklaşımını, müttefiklik ve ortaklık ruhuna uygun şekilde değiştirmesi gerekiyor. Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerine gizli-açık destek veren, teröristleri himaye eden, tarafı olan her meselede karşısında yer alan bir Avrupa ile ortak bir gelecek hayali kurmamızın zor olduğu açıktır. Avrupa Birliği tam üyeliği sürecinde maruz kaldığımız aleni haksızlıkları, bize uygulanan örtülü ambargoları, insani meselelerin şantaj malzemesi haline getirilmesi gibi daha nice sorunları saymıyorum bile... Halbuki biz 2. Dünya Savaşı'ndan sonra tercihimizi Avrupa ile birlikte yol yürümekten yana kullanmış, Soğuk Savaş döneminin yükünü omuzlamış bir ülkeyiz. Siyasi, askeri, ekonomik desteğimizle, insan gücümüzle Avrupa'nın güvenliği ve refahını sürdürmesine verdiğimiz katkıları kimse inkar edemez. Açık konuşmak gerekirse yaptığımız onca fedakarlığa rağmen bilhassa birliğimizi, beraberliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemizde yalnız bırakıldığımızı asla unutmayacağız."
Bunun Türkiye'nin NATO'da beraber olduğu ülke tarafından gönderildiğini dile getiren Erdoğan, "NATO'da biz seninle beraberiz de bu terör örgütlerine bunca silah, mühimmat, araç, gereci nasıl gönderirsin? Yok diyor böyle bir şey. Bütün video yayınlarını, hepsini kendilerine gösterdik, gösteriyoruz. Türkiye'ye bunları anlatamazsınız. Çünkü biz her zaman haktan, hakikatten yana olduk. Gerçekten yana olduk. Onun için de bu teröristlerle verdiğimiz mücadelede kimse kalkıp bize hesap soramaz. Terörün küresel bir tehdit olduğunu ve mücadelenin de küresel işbirliği içinde yapılması gerektiğini her platformda ifade ediyoruz." diye konuştu.
Avrupa Birliği başta olmak üzere dünyanın en büyük tehdit gördüğü DEAŞ'a karşı en ağır darbeyi Türkiye'nin vurduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu görüşümüzü sahada fiilen ispatladık. Bugün 'benim' diyen ülkeler acaba DEAŞ ile herhangi bir mücadele veriyor mu? Hayır. YPG, PYD... Bunlarla bir mücadele veriyor mu? Hayır. Bütün bunlarla mücadele veren ülke biziz. Sınırlarımızın güvenliği için başlattığımız harekatları, kimseden destek alamasak da yürütecek ve sonuçlandıracak güce, imkana, kararlılığına sahip olduğumuzu herkese gösterdik. İnşallah siyasi, diplomatik, ekonomik etkinliğimizi arttırarak, Savunma Sanayii başta olmak üzere her alanda hedeflerimize ulaşarak, konumumuzu daha da ileri taşıyacağız.
Aynı şekilde Ege'de ve Akdeniz'de Yunanistan'ı hesapsızca destekleyerek bu ülkenin mütecaviz ve provokatif girişimlerine cesaret verenlere de eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. NATO'da beraberiz ama Yunanistan'ın adalarını silahlarla, uçaklarla donatıyorsun. Biz hala bir F16 meselesini sizlerle çözemedik. Parasını verdiğimiz halde çözemedik. Kıbrıs meselesinin, hakkaniyetli bir şekilde yeni ve somut adımlarla çözüme kavuşturulması için diyalogdan vazgeçmiyoruz."
Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı ile Avrupa'dan Asya'nın derinliklerine giderek, daha da derinleşen bir dostluk ve kardeşlik köprüsü kurulduğunu belirterek, "Körfez ülkelerinin bazılarıyla bir dönem soğuyan ilişkilerimizi yeniden hızla güçlendiriyoruz. Afrika'da uzunca bir süredir yürüttüğümüz, tamamı da birlikte kazanma yaklaşımı üzerine kurulu siyasi, ekonomik, insani programlarımızın meyvelerini almaya başladık. Güney Amerika ülkeleriyle de benzer sıkı ilişkiler kurma irademizi yavaş yavaş somut adımlara dönüştürüyoruz." ifadelerini kullandı.
"TAKİP EDEN DEĞİL, TAKİP EDİLEN ÜLKE KONUMUMUZU DAHA DA PEKİŞTİRECEĞİZ"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, bölgesel ve küresel meselelerde Türkiyesiz bir çözüm olmadığını ve Türkiye'nin dostluğunun sağlayacağı faydaları artık herkesin anladığını vurguladı.
Dünyanın yeni ve hayati meydan okumalarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla takip eden değil, takip edilen ülke konumunu daha da pekiştireceklerinin altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye Yüzyılı'nın ülkemizle beraber tüm dünya için huzurun, güvenin, istikrarın, barışın yüzyılı olması hedefiyle demokrasi ve kalkınma atılımlarımızı hızlandıracağız. Bu çerçevede ortaya koyduğumuz, 'yarın değil hemen şimdi' düsturumuz en çok da küresel meselelerin çözümü için geçerlidir. Türkiye olarak her hal ve şart altında adaleti, vicdanı ve hakim bakış açısını temsil etmekte ısrarcı olacağız. Herkesi 'dünya beşten büyüktür' tespiti etrafında toplanmaya davet ederken 'daha adil bir dünya mümkün' diyerek de umudumuzu diri tutmayı sürdüreceğiz. Sahada ve masada diplomasiyi yürütürken, düşünce zeminini de sağlam tutacak etkinlikleri ihmal etmeyeceğiz. Bu çerçevede TRT World Forum'un karmaşık meselelere, yenilikçi yaklaşımlar sunmada dikkatle takip edilen bir platform olarak öne çıkmasını temenni ediyorum. Sözlerime son verirken bir kez daha TRT World Forum'un başarılı geçmesini diliyor, programa katkıda herkese teşekkür ediyorum."