Sözleşmeliye Kadro Şöleni ATO Congresium'da düzenleniyor. Programda Başkan Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.
Dün 2022 yılına ait ihracat ve dış ticaret rakamlarını milletle paylaştıklarını bildiren Erdoğan, "Toplam 254,2 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat meblağına ulaşmanın gururunu yaşadık. Görevi devraldığımızda yılda sadece 36 milyar dolarlık ihracat yapabilen bir Türkiye'den, hamdolsun dünyanın her ülkesine ürün satan, bölgesinin üretim üssü olarak görülen bir ülke konumuna geldik. İnşallah 2023 senesini, diğer alanlarla birlikte ihracatta da hedef ve ölçek büyüttüğümüz bir sıçrama tahtası yapmak istiyoruz." diye konuştu.
Bugün de enflasyonda uzun zamandır sözünü ettikleri büyük gerilemenin ilk önemli işaretiyle güne başlandığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aralık ayı tüketici enflasyonu yüzde 1,18 ve bir önceki yılın aralık ayına göre de yüzde 64,27 olarak açıklandı. Böylece 2022 yılı tüketici enflasyonunu, orta vadeli hedefinin bile altında bir gerçekleşmeyle kapattık. Üretici fiyatları enflasyonunun aralıkta eksi olarak gerçekleşmesi, bu alanda da hızlı bir toparlanmanın yaşandığına işaret ediyor. İnşallah önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş seyrinin devam edeceğini hep birlikte göreceğiz. Hedefimiz, bu yıl enflasyonun üzerindeki köpüğü tamamen alıp önümüzdeki yıldan itibaren meseleyi ülkemizin gündeminden tümüyle çıkarmaktır."
Enflasyon oranlarının belli olmasının aynı zamanda memur ve emekli maaşlarının da şekillenmesi anlamına geldiğini kaydeden Erdoğan, geçen yıl, enflasyondaki yükselişi dikkate alarak memur maaşlarında yüzde 87 oranında artış yaptıklarını; ayrıca gelir vergisi muafiyeti, sözleşmeliye kadro, ek gösterge gibi pek çok adımla kamu çalışanlarına ilave imkanlar sağladıklarını hatırlattı.
Başkan Erdoğan, açıklanan 2022 enflasyon oranına göre, kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli, yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranının yüzde 16,48 olarak uygulanacağını, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinde ise bu oranın yüzde 15,4 olarak ortaya çıktığını bildirdi.
Erdoğan, "Buradan sizlere ve tüm milletime memur, memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum. Yeni memur ve emekli maaş oranımız çalışanlarımıza, emeklilere, milletimize hayırlı olsun." ifadesini kullandı.Başkan Erdoğan, Türkiye'nin kritik bir döneminde, şartları zorlama pahasına bu artış oranlarını milletin hizmetine sunma konusunda emeği geçenlere teşekkür etti.
SÖZLEŞMELİYE KADRO
Bugün, sözleşmeliden kadroya geçen çalışanların sevincine ortak olmak üzere bir arada olduklarını dile getiren Erdoğan, kısa süre önce yaptıkları açıklamayla farklı kurumlarda çalışan yaklaşık 500 bin sözleşmeli personelin kadro beklentilerine cevap verdiklerini vurguladı.
Bu kapsamda 4C'den 4B'ye geçenler; mahalli idareler personeli, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, 50/D'li araştırma görevlileri, vekil ebe, hemşire, aile sağlığı merkezi çalışanları gibi geniş bir alandaki sözleşmeli personelin sorunlarına kalıcı çözümler ürettiklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Artık bu personellerimiz de diğer kadrolu kamu görevlileri gibi sözleşmelerinin yenilenmemesi ihtimaliyle karşılaşmayacak. Kademe ve derece ilerleme hakkına sahip olacak. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına girebilecek. Kurumlar arası yer değişikliği hakkını kullanabilecek. Eş durumu mazereti hakkının kullanımı için diğer eşin de kamu personeli olması şartı aranmayacak. İsteğe bağlı yer değişikliği talebi idarenin tasarrufuna bırakılmayacak. Kullanılmayan izinlerini bir sonraki yıla aktarabilecekleri gibi ücretsiz izne ayrılma hakları da bulunacak. Yurt dışında eğitim veya görevlendirme, harcırah alma, arazi tazminatı alma, yemek ücreti yardımından faydalanma haklarına kavuşacak. Sözleşmenin personel tarafından feshi halinde iş sonu tazminatı ödenmemesi durumu son bulacak.
Doğum sebebiyle sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin doğum sonrası kuruma dönüşlerinde kurumun takdiri durumu gerekmeyecek. İstifa halinde aynı pozisyona dönememe durumu ile yönetici pozisyonlarında görevlendirme yapılmama durumu ortadan kalkacak. Yani aynı çatı altında beraber görev yaptıkları kadrolu meslektaşları hangi hak ve imkanlardan istifade ediyorsa sözleşmeden geçen kardeşlerimiz de artık aynı haklardan faydalanabilecektir. Farklı kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 500 bin kardeşimizle ailelerini bilfiil etkileyen bu önemli adımın hayırlı olmasını diliyorum. Sözleşmeli personelimizin de inşallah bundan sonra çok daha büyük bir şevkle vazifelerine sarılacaklarına inanıyorum."
Millete hizmet yolunda bahane olmayacağına, hangi makamda olunursa olunsun vatandaşlara aşkla, samimiyetle, fedakarca hizmet edilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Kamu görevlilerimizin de mevzuat çerçevesinde mesuliyetlerini yerine getirirken meseleye bu zaviyeden bakmaları önemlidir. Bilhassa vatandaşlarımızla doğrudan muhatap olan hizmet birimlerimizin bu noktada daha fazla hassasiyet göstermesini bekliyorum." ifadesini kullandı.
Erdoğan, sözleşmelilerin kadroya geçiş sürecinde yoğun çaba harcayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Memur-Sen'e teşekkürlerini ileterek, "Niyet hayır olunca akıbetin de hayır olacağının en güzel, somut örneklerinden biri, sözleşmelilerin kadroya geçişidir. İnşallah hükümet olarak diğer çalışanlarımızla birlikte kamu personelimizin de yanında olmaya, sıkıntılarını özellikle çözmek suretiyle bu süreci devam ettirmeye gayret edeceğiz." diye konuştu.
"SENDİKALARIMIZIN ASLİ GÖREVİ, EMEKÇİNİN HAKKINI, ALIN TERİNİ VE HUKUKUNU SAVUNMAKTIR"
Başkan Erdoğan, sendikacılığın "salt ücret pazarlığı yapmak" olmadığının altını çizerek, "Sendikalarımızın ilk ve asli görevi, ister kamu ister özel sektör olsun, emeği, emekçinin hakkını, alın terini ve hukukunu savunmaktır. Kuruluş ve işleyiş tarzı itibarıyla birer sivil toplum örgütü olan sendikalar aynı zamanda demokrasinin vazgeçilmez aktörlerinden biridir." dedi.
Demokrasi kültürünün gelişmesiyle sendikal hareketlerin etkinliği arasında doğru orantının bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, demokratik teamül ve işleyişin güçlü olduğu sistemlerde sendikaların da hak ve adalet mücadelesinin en ön safında yer aldığını söyledi.
Erdoğan, millet iradesine vesayet gölgesinin düştüğü toplumlarda ise sendikaların etkisiz eleman olmaktan, geri plana itilmekten kendilerini kurtaramayacağını vurguladı.
"SENDİKACILIK' ADI ALTINDA KAVGANIN, GERİLİMİN, KUTUPLAŞMANIN KÖRÜKLENDİĞİNİ GÖRDÜK"
Başkan Erdoğan, sendikaların etkinliğini ve gücünü belirleyen bir diğer unsurun da bağrından çıktığı toplumla aynı yöne bakması, aynı hissiyatı paylaşması olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletine ve milletinin değerlerine yabancı bir sendikal hareketten işçiye de kamu görevlisine de ekonomiye de hiçbir hayır gelmez. Bunlar, kimi zaman bilinçli, kimi zaman da bilinçsiz bir şekilde siyaseti ve toplumu dizayn etmenin aracı olarak kullanılmışlardır. Türkiye olarak bir asrı bulan, gerek hak ve özgürlükler gerekse ekonomik kalkınma mücadelemizde bu acı hakikate defalarca şahitlik ettik.
Geriye doğru baktığımızda bu ülkede 'sendikacılık' adı altında farklı toplum kesimlerimiz arasında kavganın, gerilimin, kutuplaşmanın körüklendiğini gördük. Bu ülkede kimi sendikaların vesayete uygun ortam hazırlamak için piyon olarak kullanıldığını, hatta el altından desteklendiğini gördük. Bu ülkede ideolojik bağnazlıkla hareket eden sendikaların demokrasiyi korumak yerine, 'beşli çete' olarak darbecilere alkış tuttuğunu gördük. Bu ülkede milletin seçtikleri karşısında 'ordu göreve' pankartları altında sıraya girmekten utanmayan sendikalar gördük."
"ÜLKEMİZ, İDEOLOJİK SENDİKACILIK ZİNCİRİNDEN KURTULMUŞTUR"
Türkiye'de marjinal yapıların sözcülüğünü yapan, teröristlere aleni destek veren, bölücü örgütün eylemlerini meşrulaştırmak adına "kırk dereden su getiren" sendikaların da görüldüğünü aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hasılı, insan hayatını, özgürlükleri, emekçinin hak ve hukukunu savunmak yerine iç ve dış güç odaklarına selam duran, vesayetin oyuncağı haline gelmiş sözde sendikalar gördük. Benzer çarpıklıklar üniversitelerden gazetelere, baro ve odalardan siyasi partilere kadar geniş bir yelpazede geçerlidir. Yaşadıklarımız bize, ideolojik sendikacılığın ne ülkemize ne de demokrasimize hiçbir katkısının olmadığını ve olamayacağını göstermiştir. Günümüz Türkiye'sinde artık bu sendikacılık anlayışının hiçbir hükmü, etkinliği ve itibarı kalmamıştır. Ülkemiz, son 20 yılda ayağına vurulan diğer prangalarla birlikte, ideolojik sendikacılık zincirinden kurtulmuştur."
"HEPSİ TEKRAR YASAL DÜZENLEMEYLE GÖREVLERİNİN BAŞINA DÖNECEK"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Hatta hatırlayın, seçimler öncesinde ne deniyordu? 'Hiç kimse belediyelerimizden atılamaz' deniyordu. Öyle mi ve Büyükşehir belediyeleri dahil kapının önüne konan işçilerimizi, memurlarımızı gördük mü, gördük. İşte şimdi onların hepsi tekrar yasal düzenlemeyle görevlerinin başına dönecekler." açıklamasında bulundu.
Atılan tüm bu adımlarda, farklı alanlarda hayata geçirilen reformların yanı sıra Memur-Sen gibi kuruluşların da önemli bir payının bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Memur-Sen, 28 Şubat başta olmak üzere tüm antidemokratik girişimlerde daima milletin ve milli iradenin safında yer almıştır. 27 Nisan bildirisinden Gezi olaylarına, 17-25 Aralık teşebbüsünden 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasimize kast eden tüm saldırıların üstesinden Memur-Sen camiasıyla birlikte geldik." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi tarihin en kritik yönetim reformunu gerçekleştirirken de Memur-Sen'in güçlü desteğine şahit olduklarını belirterek, son 20 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verilen mücadelede desteğini esirgemeyen konfederasyona teşekkürlerini iletti.
Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Memur-Sen'in ilkeli sendikacılık anlayışının bir gereği olarak tüm dünyada hakkın, adaletin, merhametin, özgürlüklerin savunuculuğunu yapmasını da takdirle karşılıyoruz. Memur-Sen'e, merhum Akif İnan'ın hayalini kurduğu şekilde Filistin'den Arakan'a, Pakistan'dan Somali'ye, Suriye'den Afganistan'a kadar nerede bir mazlum ve mağdur varsa elinden tuttuğu için şükranlarımı sunuyorum. Her mücadelesinde yanında olduğum, her mücadelemizde yanımızda bulduğumuz Memur-Sen'le inşallah gelecekte de omuz omuza, yürek yüreğe yol yürümeye devam edeceğiz."