Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-ABD işbirliğinin gelişmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Sayın Biden ile yaptığımız görüşmelerde tıkanıklıkların önemli kısmını aştık, pozitif gündem çerçevesinde temaslarımızı artırma kararı aldık. Her iki ülke için de tehdit kaynağı olan terör konusunda işbirliğimizi güçlendireceğiz." dedi.
Erdoğan, New York'ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve SETA tarafından düzenlenen yuvarlak masa toplantısında ABD'li bazı düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.
Toplantıdan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye açısından tarihi ve sembolik anlamı yüksek bir yılı idrak ediyoruz. Cumhuriyet'imizin yüzüncü yıl dönümüne ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyet'imizin ikinci asrına 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuyla hazırlanıyoruz." diye konuştu.
Bu vizyonun temel sac ayaklarından birini dış politikanın oluşturduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dış politikamız, küresel ve bölgesel sorunların çözümünü, yakın bölgemizde barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmeyi, uluslararası sistemin adaletsizliklerini gidermeyi hedefliyor. Cumhuriyet'imizin ikinci asrına güçlü ve öz güvenli şekilde girmekte olduğumuzun birçok emaresi mevcut. 6 Şubat'ta insanlık tarihinin en büyük tabii afetlerinden birini yaşamış olsak da depremin yaralarını hızla sarıyoruz. Ekonomide 2023'ün ilk yarısında yüzde 3,9 oranında büyüme kaydederek büyüme performansımızı kesintisiz on iki çeyreğe çıkardık. İhracatta da yılın ilk sekiz ayında 165 milyar doları, yıllık bazda 253,5 milyar doları yakaladık. Gizli-açık kısıtlamalara rağmen savunma sanayisi alanında küresel oyuncu haline geldik. 2023'ün ilk yarısında savunma ihracatımız 2 milyar 400 milyon dolara ulaştı. Önümüzdeki dönemde bu ivmeyi yukarılara çıkaracağız."
- "TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUK ALANINDAKİ KONUMUNU PEKİŞTİRDİK"
Türkiye'nin 260 dış temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi ağına sahip ilk 5 ülkesi arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, "Bölgesel ve küresel krizlerde üstlendiğimiz kritik rollerle arabuluculuk alanındaki konumumuzu pekiştirdik." ifadesini kullandı.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın adil barışla sonuçlanmasına yönelik arabuluculuk, kolaylaştırıcılık çabalarının devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletlerle işbirliği içinde hayata geçirdiğimiz Karadeniz Girişimi, 33 milyon ton tahılın boğazlardan sevkiyatını sağlayarak gıda krizinin kötüleşmesine engel oldu. Esir takasları ve İstanbul süreciyle savaş ortamında bile tarafları bir araya getirmeyi başardık. Rusya ile Ukrayna arasında adil ve kalıcı bir barışın tesisi için diyalog ve diplomasiye öncelik vermeyi sürdüreceğiz." dedi.
"Bizim amacımız, dostlarımızın sayısını mümkün olduğunca çoğaltmaktır." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Karşılıklı diyalogla ilk etapta çözümsüz görünen birçok meselenin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Körfez'den Batı dünyasına pek çok bölgeyle bunu başardık. Kazan-kazan anlayışı içinde ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık, çok kısa sürede çok büyük mesafeler aldık. Bunu ilerletmekte kararlıyız. İçinde bulunduğumuz kritik dönemde Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresi açıldığını görüyoruz. Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin canlandırılmasının önemini vurgulamaya devam ediyoruz. Şüphesiz tek başına bizim istememiz yeterli değildir. Bu gayretlerimizin hedefine ulaşmasında AB'nin tavrı da belirleyici olacaktır."
- "TERÖRİSTLE MÜZAKERE OLMAZ, DOSTLUK, ORTAKLIK KURULMAZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-ABD işbirliğinin gelişmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Sayın Biden'la yaptığımız görüşmelerde tıkanıklıkların önemli kısmını aştık, pozitif gündem çerçevesinde temaslarımızı artırma kararı aldık. Her iki ülke için de tehdit kaynağı olan terör konusunda işbirliğimizi güçlendireceğiz" dedi.
Bölgede yaşanan her gelişmenin "iyi terörist"-"kötü terörist" ayrımının ne kadar yanlış olduğunu gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, "Her zaman söylediğimiz gibi teröristle müzakere olmaz, dostluk, ortaklık kurulmaz. Terörle ancak mücadele olur. DEAŞ'tan PKK ve FETÖ'süne kadar insanımızın canına, devletimizin bekasına ve demokrasimize kasteden tüm yapılarla mücadelemizi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olarak, Suriyeli sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerini teşvik ettiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdilik 600 bine yaklaşan geri dönen sayısına şu an yapımı süren kalıcı konutların tamamlanmasıyla 1 milyon kişi daha eklenecektir. Ancak bu alanlarda ülkelerin münferit çabalarının yeterli olmadığını, uluslararası dayanışmanın artırılmasının gerektiğini görüyoruz. Küresel güç rekabetinin uluslararası sisteme verdiği zarardan endişe duyuyor, kurallara dayalı ve adil bir uluslararası düzeni savunuyoruz. Bu bağlamda Güvenlik Konseyi başta olmak üzere Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların günümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde reforma tabi tutulması gerektiği kanaatindeyiz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de geçtiğimiz günlerde bu noktaya değinerek 'İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen çok taraflı kurumların bugünün dünyasını yansıtmadığını' belirtti. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde daha fazla temsilin olması gerektiğine dikkati çekti. Bu görüş, bizim uzun zamandır dile getirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' tespitimizi teyit ediyor."
- "TÜRKİYE, TEPKİSİNİ EN NET BİÇİMDE ORTAYA KOYDU"
İslam düşmanlığı ile dini kutsallara yönelik saldırıların vahim bir noktaya geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
"Irkçılık, yabancı karşıtlığı ve bu temelde işlenen ancak kimi ülkelerde ifade özgürlüğü öne sürülerek müsamaha gösterilen nefret suçları, hepimiz için büyük bir tehdide dönüşmektedir. Daha fazla vakit kaybedilmeden bu konuda harekete geçilmesi gerekiyor. Diğer türlü, kışkırtmalar çoğaldıkça farklı inanç grupları arasında üzüntü verici olayların yaşanma ihtimali de artmaktadır. İnsanların barış içinde yaşama iradesini dinamitleyen bu tür eylemler karşısında Türkiye, tepkisini en net biçimde ortaya koymuştur. Bundan sonra da hukuk ve demokrasi zemininde tepkimizi göstereceğiz. Bu konuda uluslararası alanda farkındalık oluşturma noktasında sizlere de görev düştüğüne inanıyorum."