Cumhuriyetimizin 100. Yılı dolayısı ile rahmetli İzmir evladı Şakir Eczacıbaşı ile yaptığım yayınlanmamış bir söyleşiyi, 20 yıl çalıştığım ve çok şey borçlu olduğum Yeni Asır'da yayınlanması dolayısı ile Burcu Ilgın'a teşekkür ediyorum.
İçi dışı bir, içten yazarların kaleme aldığı eserler hemen kendini belli eder. Yazar, kendi kimliğinden çoğu şeyi eserine gizler, bunu başardığı derecede eseri öne çıkar. Çünkü herhalde bir insan, en iyi biçimde kendini tanır. Bu bakımdan anı kitapları beni daha çok kendine bağlar.
IRMAK SÖYLEŞİLER
Günümüzde "Irmak Söyleşiler" biçiminde kurgulanmış kitaplarda, bir bakıma hatırat bahsine girer. Özellikle Türkiye İş Bankası'nın yayınladığı ırmak söyleşi kitapları her kütüphanede bulunmalı.
Halid Refiğ, Hıfzı Topuz, Altemur Kılıç, Hasan Pulur, Doğan Hızlan, Aydın Boysan, Sina Akşin, Emre Kongar, İlber Ortaylı, Doğan Kuban gibi önemli düşünür ve yazarların ırmak söyleşilerini kapsayan T.İş Bankası ve Remzi Yayınları'nı kütüphanemin özel bir bölümünde saklarım ve sık sık sayfalarını çeviririm. Sanat dostu, fotoğraf sanatçısı, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı, Eczacıbaşı Spor Kulübü Başkanlığı ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanlığını yıllarca başarıyla yürütmüş olan sevgili dostum Şakir Eczacıbaşı'nın "Çağrışımlar, Tanıklıklar, Dostluklar" kitabını da aynı duyarlıkla okumuştum. Anıların büyüsünde gezinen İzmir aşığı Şakir Eczacıbaşı ile olan hatıralarım daima baş köşede durur. Rahmetli, bu kitabının yazım aşamasında sık sık beni arayıp, İzmir ile ilgili hatıralarını yansıtan bölümler üzerine sorular sorardı. İki üç günde bir, karışık saatlerde şöyle sorular sorduğunu hatırlıyorum:
- Atatürk, İzmir'e 10 Eylül'de girdikten sonra bir ara Bornova'daki bir Levanten'in evinde istirahat etmiş. Bu bilgi, bir İngilizin kitabında ayrıntı olarak geçiyor. Doğru mudur?
-İkiçeşmelik'teki "Patlıcancı Yokuşu", nereden başlar, nereye uzanırdı?
- Milli Kütüphane'nin ilk nüvesi olan Giritli bir adamın Kemeraltı'ndaki bir köşkte kütüphanesi varmış önceleri. Bu Giritli'nin ismi neydi?.. O köşk, kaçıncı Beyler Sokağı'nda idi?..
-Çerkez Etem, İzmir Valisi Rahmi Bey'in oğlunu dağa kaldırmıştı. O çocuğun ismi neydi, hala yaşıyor mu acaba?..
-İnciraltı ismini nereden almıştır? İncir ağacından almış ise, neden Okaliptüs ağacından almamış?.. Çünkü orada daha çok Okaliptüs yok muydu?
Sevgili Şakir ağabeyin bu sorularına, her defasında hiç saniye sektirmeden "şak" diye yanıt verdiğim için bana güveni hep tazelenirdi. Zor adamdı.. Bir imtihanda başaramaz isen bütünlemeye giremezdin, toptan silerdi seni. Onun için her imtihanı başarıyla geçmen gerekti.
BİR KENT, BİR İNSAN
Babası Süleyman Ferit Eczacıbaşı'nın yaşamını anlatan "Bir Kent-Bir İnsan (İzmir'in Son Yüzyılı ve Süleyman Ferit Eczacıbaşı'nın Yaşamı)" isimli 1986 yılında yayınlanan önemli kitabın yazarıydım. Kitabım, Dr.Nejat Eczacıbaşı Vakfı Yayınları tarafından bastırılmıştı.
Beni, Eczacıbaşı Ailesi'ne sevgili büyüğüm Emre Kongar önermişti, holdingin basın müdürü Bilgin Peremeci ve vakfın genel yönetmeni Ali Gevgilili bana sahip çıkmışlar, ben de Nejat ve Şakir Bey'lerin pek önemsediği bu kitabı bir yıl içinde yazıp, babaları Süleyman Ferit Eczacıbaşı'nın anılarına dayanan yaşamını ortaya çıkarmıştım. Oysa olayın perde arkası ilginçti. Kitap önce ülkemizin en büyük tarihçisi tarafından yazılmıştı, ama sonra yazılanların gerçek dışı olduğu fark edilmişti.
Sonra bana bu görevi verdiler.. Ve ben ilk yazılan kitabı hiç görmeden sıfırdan bir kitap yazdım, doğruluğuna herkes kani olduktan sonra kitap basıldı. Doğru bilgiler, belgeler ve gerçek anılar, kitaplaşmıştı..
Bu yüzden, büyük bir skandaldan kendilerini kurtardığım için başta Şakir Eczacıbaşı olmak üzere o çevrede bana çok güvenirlerdi. "Çağrışımlar, Tanıklıklar, Dostluklar" kitabının yazılışında da bu güveni sağlamlaştırdım. Şakir ağabeyin bu değerli anı kitabı daima başucumda duracak.
GECEYE UZANAN SOHBETLER
Şakir Eczacıbaşı ile Enver Paşa Korusu'daki evinde, İstanbul'daki bizim evde veya İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'ndaki (İKSV) çalışma ofisinde birçok buluşmalarımız oldu. Bu buluşmalarımda Ali Gevgilili de, zaman zaman aramıza katılırdı.
Her buluşmamızda mutlaka not tutar, Şakir Eczacıbaşı'nın anlattıklarını kaydederdim. Şimdi o tuttuğum notlardan bir demet sunayım:
".. Annem Saffet Hanım, yün örerek; benim için kısacık pantolonlar, kazaklar, yün çoraplar, yelek ve hırkalar, kışlık atkılar yapardı. 1930'ların İzmir'inde 23 Nisan Çocuk Baloları ortalığı bayram yerine çevirirdi. Bana efe elbiseleri, karacı, denizci, havacı üniformaları yapılırdı.
Balolar İzmir Palas salonlarında gerçekleşirdi. Danslar edilir, folklor oynanır, heyecanlı piyango çekilişleri yapılırdı.
Çocukların aileleri için bu balolar müthiş heyecanlı ve gururlu etkinliklerdi.
Atatürk bir keresinde bu baloya gelmişti, ancak piyango çekilişinde 24 kişilik porselen sofra takım olan büyük ikramiyenin kendisine çıktığı ilan edilince çok kızıp köpürerek balodan ayrılmıştı. Bu balolara yıllarca Saffet annem, Ferit Eczacıbaşı babam ve dadım Fatma ile gittik.
ATATÜRK GARSONA NE SORDU?
".. İzmir düşmandan kurtarılmıştı. 9 Eylül 1922 sonrası günler yaşanıyordu. Mustafa Kemal Paşa artık İzmir'deydi. Bir gün Alsancak sahilindeki Naim Palas'a gitti. Şimdi orası Atatürk Müzesi'dir. O otelin barını bir Rum çalıştırıyormuş. Güneşin batma vakti gelmiş.. Denizin öteleri, turuncu kızıl bir aşk tablosu gibi canlanmış. İmbat ise, insanı kışkırtan bir havada esmekte.. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan bizim İzmir, en tatlı dakikaların yaşıyormuş. Paşa, içkisini içmekteymiş.
RUM garsonu yanına çağırmış ve Yunan Kralı Konstantin'i kastederek sormuş: ".. Sizin Kosti, İzmir'e geldiğinde bu saatlerde buraya oturup içkisini içti mi? ".. Hayır paşam, buraya hiç teşrif etmediler.."
GAZİ Paşa, herkesin duyacağı şekilde garsonu azarlamış:
"ÖYLE ise, ne halt etmeye İzmir'e gelmiş?.."
SEVGİLİ Şakir Eczacıbaşı'na rahmet diliyorum..
ŞAKİR ECZACIBAŞI KİMDİR?
Şakir Eczacıbaşı (1929 İzmir -2010 İstanbul), Türk eczacı, fotoğraf sanatçısı ve iş insanı. Fransa'nın "Sanat ve Edebiyat Şövalyesi Nişanı" ve "T.C. Devlet Üstün Hizmet Madalyası"yla ödüllendirilen Eczacıbaşı, 1993'ten ölümüne dek İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yaptı