Dışişleri Bakanı Fidan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu. Fidan "Gazze'deki katliamın suç ortaklığını taşıyamadığı için kendini yakan Amerikalı askerin duruşu, uluslararası sistemin meşruiyet krizinin örtülemez işaretidir" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan programı kapsamında Antalya Diplomasi Forumu'na katıldı. Burada konuşma yapan Bakan Fİdan, "Antalya Diplomasi Forumu, çoğulculuğu ve gerçek sorunları öne çıkarmasıyla, artık diplomaside önemli bir marka ve fikir platformu haline gelmiştir." dedi. Bakan Fidan ABD'de Gazze için kendini yakan askere atıfta bulunarak "Görüyoruz ki, Batı'nın onurlu insanları da bu vahşete (Gazze'deki) artık kayıtsız kalmıyor" ifadesini kullandı.
DÜNYAYA GAZZE ÇAĞRISI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Antalya Diplomasi Forumu'nda yaptığı konuşmada Gazze konusunda da şu açıklamalarda bulundu:
"Gazze'deki katliamın suç ortaklığını taşıyamadığı için kendini yakan Amerikalı askerin duruşu, uluslararası sistemin meşruiyet krizinin örtülemez işaretidir. Görüyoruz ki, Batı'nın onurlu insanları da bu vahşete artık kayıtsız kalmıyor. İslam dünyası ayakta, Küresel Güney ayakta, Batı'nın vicdanlı insanları ayakta. Ancak katliamın failleri bu haykırışa kör ve sağır."
Bakan Fidan, dünyaya Filistin için çağrıda bulunduğu konuşmasında şunları kaydetti:
Binlerce yıldır farklı medeniyetlere evsahipliği yapmış Antalyamıza hoşgeldiniz. Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Antalya Diplomasi Forumu, çoğulculuğu ve gerçek sorunları öne çıkarmasıyla, artık diplomaside önemli bir marka ve fikir platformu haline gelmiştir.
KUTUPLAŞMANIN YERİNE KAPSAYICILIĞI, GERİLİMİN YERİNE SAĞDUYUYU TEŞVİK EDEN...
Devlet adamlarını, kanaat önderlerini, akademisyenleri, iş dünyası liderlerini, basın mensuplarını ve gençlerimizi, burada ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Antalya Diplomasi Forumu; Her meseleyi sahiplenen, insanlığın ortak şuuru ve vicdanına tercüman olmaya çalışan, Devletler ve toplumlar arasında dayanışmayı ve diplomasiyi önceleyen, Farklı kültürlerin kendi diliyle ve bakış açısıyla sorunlarını konuşabildiği ve farklı kıtaların birbirleriyle görüş alışverişinde bulunabildiği bir zemin oluşturan, Kutuplaşmanın yerine kapsayıcılığı, gerilimin yerine sağduyuyu teşvik eden
bir platform olmayı hedeflemektedir. Siz değerli misafirlerimizle birlikte, Antalya Diplomasi Forumu'nun hedeflerini gerçekleştireceğimize yürekten inanıyoruz.
KRİZLER DÖNEMİNDE DİPLOMASİYİ ÖNE ÇIKARMAK
Sayın Cumhurbaşkanım, Değerli Misafirler, Uluslararası ilişkiler, her geçen gün daha çok boyutlu ve çok paydaşlı bir görünüm arz ediyor. Klasik diplomasi, devletlerarası ilişkilerle sınırlı olup, sadece diplomatlar vasıtasıyla yürütülüyordu. Bugün ise diplomasi; devletlerarası ilişkilerin çok ötesine geçmiştir. Yeni aktörler, yeni yöntemler, yeni platformlar ve hatta yeni konular diplomasiyi dönüştürmüştür. Değişmeyen husus; diplomasiye duyulan ihtiyaçtır. Ekonomiden güvenliğe, teknolojiden enerjiye, ulaştırmadan kültüre pek çok alan, diplomasinin asli konusu haline gelmiş durumdadır.
Çok-kutuplu bir uluslararası sistem daha belirgin hale gelirken, kaba kuvvet üzerinden sonuç devşirme pratikleri giderek öne çıkıyor. Afrika'dan Latin Amerika'ya, Avrupa'dan Asya ve Ortadoğu'ya egemenlik, refah ve güvenlik arayışının uzlaşıyla çözülmesine ihtiyaç daha da artıyor. İşte bu nedenle, bu yılki Antalya Diplomasi Forumu'nun başlığını, "Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak" olarak belirledik. Sizler için yoğun ve kapsamlı bir program hazırladık.
MEVCUT ULUSLARARASI DÜZEN, BARIŞ ÜRETMİYOR
Forum süresince, bir yandan katılımcı ülkeleri ve uluslararası toplumu yakından ilgilendiren sorunları tartışırken; diğer yandan stratejik bir bakış açısıyla, daha barışçıl ve müreffeh bir geleceğin imkanlarını ele alacağız. Bildiğiniz üzere, mevcut uluslararası düzen, barış üretmiyor, istikrar üretmiyor, adalet ve eşitlik üretmiyor. Güçlü kurumlara ve ortaklıklara ihtiyaç duyulan bu dönemde uluslararası sistemin giderek zayıfladığı aşikar.
Her geçen gün, adeta "güçlünün haklı olduğu"nu gösteren olayların yaşandığı bu uluslararası düzende, adaletsizlikler her alanda devam ediyor.
Oysa biliyoruz ki, adalet üzerine kurulu olmayan hiçbir düzen kalıcı olamaz. Elbette, bu kötü gidişatı gören ve küresel adalet için sesini yükselten ilkeli ülkeler de var. Adalet, bizim geleneğimizde çok özel yeri olan bir mefhumdur. Türkiye, sorunların çözümüne her daim yapıcı katkı sağlamakta, krizler ve çatışmalar karşısında ilkeli ve etkin bir tutum sergilemektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yıllardır uygulamakta olduğumuz dış politikamız, yakın coğrafyamızdan başlamak suretiyle, barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmeyi hedeflemektedir.
KENDİNİ YAKAN AMERİKALI ASKERİN DURUŞU KRİZİN ÖRTÜLEMEZ İŞARETİ
Hepimizin uzun zamandır şahit olduğu gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün samimiyetiyle ve gayretiyle, küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıracak, etkin, adil ve kapsayıcı bir uluslararası düzenin kurulması için var gücüyle mücadele etmektedir. Uluslararası sistemin etkinlik ve meşruiyetini yitirmiş olması, beraberinde daha fazla şiddet ve vahşeti getiriyor. Bu nedenle kaybedecek zamanımız yok. Diplomasiye hemen, şimdi ihtiyacımız var.
Gazze'de yaşananlar, uluslararası sistemin meşruiyet krizinin en açık işaretidir. Gazze'nin fotoğrafı, uluslararası sistemin ikiyüzlülüğünün gizlenemez şekilde ortaya çıktığı bir felaket anıdır. Bugün artık Gazze'deki katliamın suç ortaklığını taşıyamadığı için kendini yakan Amerikalı askerin duruşu, uluslararası sistemin meşruiyet krizinin örtülemez işaretidir. Görüyoruz ki, Batı'nın onurlu insanları da bu vahşete artık kayıtsız kalmıyor. İspanya'da iç savaş sırasında Guernica şehrinde yaşanan katliamı, Picasso, eseriyle ölümsüzleştirmişti. 1937'den sonra ilk kez Guernica'da sirenler, bu kez Filistin için çaldı. Yeryüzü halkları ateşkes diyor, küresel vicdan ateşkes diyor. İslam dünyası ayakta, Küresel Güney ayakta, Batı'nın vicdanlı insanları ayakta… İnsani değerlere sahip çıkan herkes, Gazze'deki katliamın durmasını istiyor. Ancak katliamın failleri bu haykırışa kör ve sağır…
GARANTÖRLÜK DAHİL SORUMLULUK ÜSTLENMEYE HAZIRIZ
Bugün "uluslararası sistemin krizi" derken soyut bir kavramdan bahsetmiyoruz. Mazlumların çığlığının, adalet isteyenlerin haykırışlarının gün be gün, an be an, bu çözüm üretmeyen sistemin tabutuna çivi olarak çakıldığı bir gerçeklikten bahsediyoruz. Mazlumların ve mağdurların katliamına ağlamanın bile cezalandırıldığı bir çürümeden, vicdan infazından, insan olmanın suç olduğu bir meşruiyet kaybından bahsediyoruz. Bir daha Gazze'deki gibi katliamlar yaşanmasın diye, bir daha Gazze olmasın diye, ne yapılacaksa şimdi yapılacaktır. Gazze halkına yönelik şiddete ivedilikle son verilmesi amacıyla krizin ilk gününden itibaren girişimlerimiz her düzeyde devam ediyor. Bölge ülkeleriyle birlikte garantörlük dahil sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu, krizin başından bu yana dile getirmekteyiz. Gazze Temas Grubu olarak, Forum'da, alternatif çözüm yollarının ne olabileceğini ve akan kanın nasıl durdurulacağını, bugün öğleden sonra tartışacağız.
ULUSLARARASI SİSTEM, SURİYE'DEKİ KRİZİN ÇÖZÜMÜNÜ YILLARDIR SAĞLAYAMAMIŞTIR
Uluslararası sistemdeki krizlerin bir diğer yansıması da, üçüncü yılına giren Rusya-Ukrayna Savaşı'dır. Savaşın geldiği aşamada, tarafları biraraya getirmenin yollarını ciddi biçimde aramamız gerekiyor. Barış müzakerelerini kolaylaştırmak için her türlü çabayı sergilemeye dün olduğu gibi, bugün de hazırız. Aynı zamanda, Karadeniz'de seyrüsefer güvenliğini yeniden tesis etmek ve tahıl ticaretinin güvenli şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla çalışmalarımızı da sürdürmekteyiz. Küresel sistem, hegemonların çıkarlarını öncelemesi nedeniyle bölgesel sorunları çözmede yetersiz kalmaktadır. Bundan dolayı Türkiye, bölgesel sahiplenme anlayışıyla, yeni yöntem, aktör ve platformları sürece dahil ederek, coğrafyasındaki sorunların çözümüne öncülük etmektedir. Nitekim uluslararası sistem, Suriye'deki krizin çözümünü yıllardır sağlayamamıştır. Ülkemizin bölgesel sahiplenme anlayışıyla başlattığı Astana Süreci, iç savaşın durmasını ve siyasi çözüm arayışlarının tartışılmasını sağlamıştır. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşmazlığın çözümü de bölgesel sahiplenme girişimleriyle sonuca doğru evrilmektedir. Bölgesel işbirliği ve entegrasyon çabalarımız çerçevesinde öncülük ettiğimiz Türk Devletleri Teşkilatı ile, Türk dünyasının kurumsal bir zeminde biraraya gelmesini güçlü bir şekilde destekledik.
TÜRKİYE, ORTADOĞU VE AFRİKA'DA TERÖRLE MÜCADELE ÇABALARINA DESTEĞİNİ KESİNTİSİZ SÜRDÜRMEKTEDİR
Bölgesel sahiplenmenin bir boyutunu da enerji ve bağlantısallık projeleri oluşturmaktadır. Bu konuda da, küresel dayatmalardan ziyade, bölgenin ihtiyaçlarını önceleyen projeleri önemsiyoruz. TANAP, TAP, "Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor" ve Kalkınma Yolu Projesi gibi girişimleri destekliyoruz. Terörle mücadele de, bölgesel dayanışma ve işbirliğini zorunlu kılan başka bir önemli husustur. Birçok kıtada farklı şekillerde baş gösteren terörizm tehdidi karşısında, ortak bir tavır sergilenemediğini de üzülerek görmekteyiz. Bu şartlar altında terörizmle mücadelede, ortak akılla hareket edilmesi ve bölgesel işbirliği daha da önem kazanmıştır. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika'da terörle mücadele çabalarına desteğini kesintisiz sürdürmektedir.
Başta Afrika Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Avrupa Birliği, ASEAN, CELAC, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere bölgesel işbirliği mekanizmalarıyla işbirliğimize önem vermekteyiz. Yakın coğrafyamızın ötesinde de dostluklarımızı ve işbirliklerimizi güçlendirmenin ve bu amaç doğrultusunda diplomasiden tam anlamıyla istifade etmenin gayreti içerisindeyiz. Dış politikamızda özel bir yere sahip olan Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizi, karşılıklı saygı ve eşit ortaklık anlayışla derinleştiriyoruz. Afrika'da, güvenlikten sağlığa her alanda yoğun bir işbirliği yürütüyoruz. Asya kıtasıyla, binlerce yıllık geçmişe dayalı tarihi, kültürel ve beşeri bağlara sahibiz. Asya ülkeleriyle ilişkilerimizi Yeniden Asya Girişimi çerçevesinde kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımla geliştiriyoruz. Latin Amerika ve Karayipler Açılım Politikamız kapsamında tesis edilen güçlü zemin temelinde, halklarımız arasındaki bağlar her geçen gün daha da pekişiyor. Tüm bu coğrafyalarda iklim değişikliğinden, borç yükünden, gıda güvenliği krizinden ve kalkınmayla ilgili sorunlardan etkilenen dostlarımızın seslerini, çok taraflı platformlarda duyurmaya çaba sarf ediyoruz.
Dünyanın farklı köşelerinden Forumumuzu teşrifiniz, tüm bu gayretlerimizin sonuç verdiğini göstermektedir. Antalya Diplomasi Forumu'nun, uluslararası ilişkilere getireceği yeni perspektiflere ilaveten, yeni pratiklerin de hayata geçmesine zemin hazırlayacağına inanıyorum. Forum, farklılıklara açık olma, kuşatıcı olma ve küresel kriz alanlarına bölgesel çözümler üretme anlayışıyla, dünyadaki benzerlerinden ayrışmaktadır.
Antalya Diplomasi Forumu, aynı notaların farklı enstrümanlarla çalındığı yekpare, tekdüze bir dünya değil;
İçinde yaşadığımız gerçekliğin konuşulduğu, Farklı yaklaşımların dile getirildiği, Farklı tecrübelerin paylaşıldığı, Farklı dünya tahayyüllerinin hayırda yarıştığı bir mecra olmaya çalışıyor. Bulunduğumuz yerden gördüğümüzü paylaşmaya ve müzakere etmeye çalışan bir forum olmaya çalışıyor. Diplomasi, ancak bu farklılıklar tartışıldıkça gerçek yerini bulacaktır.