Başkan Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Beştepe'de gerçekleştirilen Kabine Toplantısı sona erdi. Toplantının ardından ulusa seslenen Başkan Erdoğan, Hamas'ın ateşkes kararından memnuniyet duyduğunu ifade etti. İsrail'in de aynı adımı atması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Tüm Batılı aktörleri İsrail yönetimine baskı yapmaya çağırıyorum." dedi.
- Gündem
- Giriş Tarihi: 06 Mayıs 2024 20:08
- Güncelleme Tarihi: 06 Mayıs 2024 22:41
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirme azmiyle yurt içinde ve yurt dışında canla başla çalışmaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu sabah milli savaş uçağımız KAAN, ikinci defa gökyüzüyle buluştu. Sabahki uçuşunda KAAN, 10 bin feet irtifa ve 230 knot hıza ulaşmayı başardı. Yılbaşından beri iki kez milletimizin göğsünü kabartan TUSAŞ'ı ve Savunma Sanayi Başkanlığımızı tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Gaziantep'in İslahiye ilçesindeki minibüs kazasında vefat eden 6'sı öğrenci 9 kişiye Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
"AFRİKA'DAKİ TÜRK YATIRIMLARININ PİYASA DEĞERİ 10 MİLYAR DOLARI AŞTI"
Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Hassan'ın yaptığı resmi ziyaretin devlet başkanı düzeyinde bu ülkeden 14 yıl sonra Türkiye'ye yapılan ilk ziyaret olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tanzanya, ticaret ve yatırımlar açısından ülkemizin Doğu Afrika'daki önde gelen ortakları arasında yer alıyor. Türk firmaları, Tanzanya'da bugüne kadar yaklaşık 6,5 milyar dolar değerinde 14 proje üstlendi. Tanzanya'yı baştan başa saracak standart aralıklı demir yolu projesinin büyük kısmı bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor. Görüşmelerimizde son 21 yılda 11 milyon dolardan 345 milyon dolara çıkan ticaretimizi, süratle 1 milyar dolar seviyesine taşımayı kararlaştırdık. Esasen Afrika kıtasıyla kökleri 10. yüzyıla kadar uzanan çok boyutlu ilişkilere sahibiz. Bizden önce uzun yıllar ihmal edilen Afrika kıtasıyla ilişkilerimizi 2005'ten itibaren yoğunlaştırdık. Diplomatik temsilciliklerimizin sayısını 12'den 44'e çıkardık. Ankara'daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı da 2008'in başında 10 iken bugün 38'e yükseldi. Ticaret hacmimiz 5,4 milyar dolardan, 2023 yılında 37 milyar dolara ulaştı. Afrika'daki Türk yatırımlarının piyasa değeri 10 milyar doları aştı. Müteahhitlik firmalarımız, kıta genelinde yaklaşık 87 milyar dolarlık 1885 adet proje üstlendi."
"RESMİ KANALLARIN TIKANDIĞI YERLERDE GÖNÜL ELÇİLERİMİZ DEVREYE GİRİYOR"
Erdoğan, bugüne kadar Afrika kıtasına 50'den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini, Afrika ülkelerinin liderlerini de çeşitli vesilelerle Türkiye'de misafir ettiklerini anımsatarak, şunları söyledi:
"Son dönemde bilhassa savunma sanayi ve güvenlik işbirliği alanlarında farklı bir ivme yakaladık. DEAŞ ve Eş-Şebab gibi terör örgütlerine karşı mücadelelerinde Türkiye, Afrika'daki kardeşlerine en güçlü destek veren ülkedir. Eğitim ve kültür alanında da kıtayla işbirliğimizi geliştiriyoruz. Türk üniversitelerinin, misafir öğrenciler için giderek bir eğitim üssü haline geldiğini görüyoruz. Afrika kıtasını ziyaretlerimizde, Türkiye mezunu, Türkçe konuşan, kendisini milletimizin gönül elçisi olarak gören bakanlar, iş insanları, akademisyenler ve siyasetçiler ile karşılaşıyoruz. Elbette bu tablo yıllarca Afrika'nın kaynaklarını sömürmüş emperyalist güçleri rahatsız etmekte. Uluslararası basında Türkiye karşıtı yayınların çoğalmasının arkasında yatan sebeplerden biri de işte budur. Kim ne derse desin kıtayla ilişkilerimizin kısa sürede bu kadar hızlı ilerlemesinde Türkiye mezunlarının çok büyük rolü var. Resmi kanalların tıkandığı yerlerde gönül elçilerimiz devreye giriyor, düğümleri çözüyor, süreci kolaylaştırıyor. Dahası Türkiye'nin ve Türk ürünlerinin tanıtımını yaparak ülkemize olan vefa borçlarını ödemeye çalışıyorlar."
"KÖRÜKLENEN LÜMPEN IRKÇILIĞIN ASLA İYİ NİYETLİ OLMADIĞI AÇIK"
Dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrencinin Türkiye'de yüksek öğrenim gördüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Uluslararası öğrenci hareketliliğinden aldığımız payın artması korkulacak değil, gurur duyulacak bir durum. İyi yönetilirse Türk ekonomisi, diplomasisi ve üniversiteleri adına büyük bir kazanım olacaktır. Yıllardır Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi ülkeler tabiri caizse bu işin kaymağını yiyor. Dünya genelindeki 7 milyonu aşkın uluslararası öğrencinin yüzde 70'e yakını halen bu ülkelerde eğitim alıyor. Bu öğrencilerin Amerikan ekonomisine katkısı 40 milyar doları, Birleşik Krallık ekonomisine katkısı ise 42 milyar poundu buluyor. Türkiye ekonomisi için bu rakam yıllık 3 milyar dolar. 'Türkiye'ye yabancı öğrenci gelmesin' demek, 'devletimizin nüfuz alanı büyümesin, ülkemiz kabuğunu kırmasın' demektir.
Hukuku çiğneyen, kanun, nizam ve genel ahlaka aykırı davranan varsa, böyle bir durumda devletin ilgili kurumları gereğini yapar ve yapacaktır. Hal böyleyken, bazı beşinci kol elemanları tarafından medyada ve sosyal medyada körüklenen lümpen ırkçılığın asla iyi niyetli olmadığı açıktır. Türkiye'ye döviz getiren turisti, kendi nam ve hesabına okuyan uluslararası öğrenciyi, istihdam oluşturan tüccarı, girişimciyi, esnafı, emek yoğun işlerde alın teriyle çalışan gariban işçiyi velhasıl Türk ekonomisine katkı veren herkesi düşmanlaştıran, herkese saldıran bu başıbozuk güruh, ülkemiz düşmanları tarafından maşa olarak kullanılmaktadır."
"BUNLARIN DERDİ NE TÜRKİYE'DİR NE TÜRKÇE'DİR"
Erdoğan, muhalefet çevrelerinin de bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meyletmesinin Türkiye siyaseti adına üzüntü verici olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Son dönemde tekrar ayyuka çıkan Arapça alerjisinin gerisinde de aynı hastalıklı zihniyet vardır. Açık söylüyorum, bunların derdi ne Türkiye'dir ne Türkçe'dir. Bunlar içlerindeki marazı ve nefreti sürekli birilerine yönelterek egolarını tatmin etmeye çalışan zavallılardır. Yurtseverlik, ülkemize sığınan mazlumlara zulmetmek değildir. Vatanına sahip çıkmak, ayrımcılık yapmak, yabancı turistleri, öğrencileri, sığınmacıları nefret objesi haline getirmek de değildir. Devlet ve millet olarak nefret suçu işleyen, Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren, yıllık 54,3 milyar dolarlık gelirle ekonomimizin lokomotifi olan turizmi baltalayan faşist çapulculara asla müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıllar boyunca ilmek ilmek dokuyarak inşa edilen Türk ve Türkiye algısını bozmaya kimsenin hakkının olmadığını ve olmayacağını belirterek, "Nefret suçlarıyla mücadele noktasında bundan sonra daha kararlı, cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıllık aradan sonra geniş bir heyetle gerçekleştirilen Irak ziyaretinin hem sonuçları hem de içerdiği mesajlar açısından tarihi öneme sahip olduğunu belirtti.
Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanıyla güvenlik, ulaştırma, enerji ve su başta olmak üzere ortak gündemlerindeki konuları detaylıca ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, farklı alanlarda imzalanan 27 anlaşmayla ziyareti taçlandırdıklarını söyledi.
Bölgenin geleceğini belirleyecek Kalkınma Yolu Projesinde imzalanan dörtlü mutabakatla kritik bir eşiğin daha aşıldığını vurgulayan Erdoğan, halihazırda 20 milyar dolar seviyesinde seyreden ticaret hacmini daha üst seviyelere taşımak istediklerini kaydetti.
Erdoğan, Irak hükümetinin PKK'yı yasaklı örgüt ilan etmesinin terörle mücadele bağlamında mühim bir adım olduğuna işaret ederek, "PKK'nın terör örgütü olarak ilan edilmesini beklediğimizi de ifade ettik. Irak Türkmeni kardeşlerimizle bir araya gelerek yanlarında olduğumuzu dile getirdik. Bağdat'taki temaslarımızın ardından geçtiğimiz Erbil'de de son derece verimli, olumlu ve samimi istişareler gerçekleştirdik. Bizi ve heyetimizi muhabbetle karşılayan tüm Iraklı kardeşlerimize tekrar teşekkür ediyorum." diye konuştu.
DEAŞ ve PKK fark etmeksizin terör belasının Türkiye için olduğu kadar Irak için de büyük bir tehdit kaynağı olduğunun altını çizen Erdoğan, bölgenin ekonomik olarak gelişmesi, siyasi olarak huzura ve istikrara kavuşmasının ancak terör tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olduğunu belirtti.
Kuzey Irak'taki terör bataklığını tamamen kurutana kadar mücadeleyi sabırla sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Suriye'de müttefiklerimizce verilip tutulmayan sözler nedeniyle yarım kalan işimizi, vakti ve saati geldiğinde mutlaka tamamlayacağız. Şunun bilinmesini isterim. PKK, Irak ve Suriye'de hayat alanı bulduğu müddetçe kendimizi güvende hissetmemiz mümkün değildir. Kandil ve Suriye'deki terör baronları her fırsatta ülkemizi karıştırmaya, siyasete müdahale etmeye, vatandaşlarımız üzerinde baskı kurmaya devam edeceklerdir. Hiçbir devlet böyle bir tehdidi görmezden gelemez. Irak ve Suriye operasyonlarımız neticesinde manevra alanı iyice daralan bölücü örgüte neşteri önümüzdeki süreçte vuracağız. Evlatlarımızın terörün olmadığı bir iklimde yaşamaları için ne gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Yakın dönemde Irak seyahatimizin etkilerini geniş bir yelpazede görmeye başlayacağız."
"YENİ KRİZLERİN PATLAK VERMEMESİ İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in resmi ziyaretinin, Avrupa Birliği, ekonomik ilişkiler, savunma sanayi kısıtlamaları ve artan yabancı düşmanlığı konularının tekrar gözden geçirilmesi için fırsat teşkil ettiğini kaydetti.
Türkiye-Almanya Dostluk Anlaşmasının 100. yıl dönümüne tekabül etmesi bakımından da Steinmeier'in ziyaretinin anlamlı olduğunu aktaran Erdoğan, iki müttefike yakışmayan savunma kısıtlamalarının kaldırılması gerektiğini açıkça söylediklerini dile getirdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son olarak 4 kardeşimizin hayatına mal olan ırkçı saldırıların engellenmesi ve faillerinin cezalandırılması konusunda da beklentilerimizi ifade ettik. PKK, YPG, FETÖ başta olmak üzere insanlarımıza ve temsilciliklerimize saldıran terör örgütleriyle mücadelenin önemini vurguladık.
50 milyar doları bulan ikili ticaretimizi dengeli biçimde 60 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyoruz. Türkiye, hakkaniyete ve ahde vefa ilkesine riayet edildiği sürece Avrupa Birliği ve birlik üyesi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye isteklidir. Ancak bunun için evvelemirde Avrupa Birliği'nin stratejik körlükten kurtulması ve Türkiye'yi dışlamaktan vazgeçmesi gerekiyor."
Avrupa'nın, doğusu ve batısındaki güçlerin rekabeti sebebiyle sıkıştığı mengeneden tek çıkış yolunun Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Avrupalı liderler bu gerçeği ne kadar erken görür ve kabullenirse kendileri için o kadar iyi olacaktır. Biz, ortak coğrafyamızın daha kötüye gitmemesi, savaşların yayılmaması, yeni krizlerin patlak vermemesi için çalışmayı sürdüreceğiz." dedi.
"TÜM BATILI AKTÖRLERİ İSRAİL YÖNETİMİNE BASKI YAPMAYA ÇAĞIRIYORUM"
Erdoğan, "Bu vesileyle bizim telkinlerimizle Hamas'ın ateşkesi kabul ettiğini açıklamasından memnuniyet duyduk. Şimdi aynı adım İsrail tarafından da atılmalıdır. Tüm Batılı aktörleri İsrail yönetimine baskı yapmaya çağırıyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce de pek çok kez ifade ettiğinin altını çizerek, "Biz dostlarımızın sayısını artırmanın peşindeyiz. Bölgemizdeki hiçbir ülkeyle çözülemeyecek sorunumuz yok. Diyalog ve müzakerenin açamayacağı kapı olmadığı inancındayız. Yeter ki hüsnü niyetle yaklaşılsın, diplomasiye imkan tanınsın. Gerisi biraz gayret, biraz fedakarlıkla mutlaka gelecektir." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'Yİ HER ALANDA DAHA İLERİ SEVİYELERE TAŞIYACAĞIZ"
Yarın Kuveyt Emiri Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'ı Türkiye'de misafir edeceklerini ifade eden Erdoğan, haftaya pazartesi de Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in resmi ziyaret kapsamında Ankara'ya geleceğini belirtti.
Çift başlı Selçuklu kartalı misali doğu ve batı ile ilişkileri ortak çıkarlar temelinde geliştirmenin yollarını arayacaklarını dile getiren Erdoğan, "Milli gelirinin büyüklüğü 1,1 trilyon dolar sınırını aşan, bölgesindeki etki alanı günden güne artan, krizlerin çözümünde anahtar rol üstlenen, çatışmaların ortasında istikrar adası olarak öne çıkan Türkiye'yi, inşallah her alanda güçlendirecek, kalkındıracak, daha ileri seviyelere taşıyacağız." dedi.
AFAD ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü arasında imzalanan Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokolü'nün, yağış mevsimi öncesinde afet riskini en aza indirme yolunda atılmış kıymetli bir adım olduğunu, AFAD envanterinde bulunan 111 iş makinesinin Devlet Su İşlerinin kullanımına verilmesiyle her iki kurumun etkinliğinin artırıldığını vurgulayan Erdoğan, derelerin temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vererek, yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi.
Erdoğan, "2024 yılını can ve mal kaybı yaşamadan geçirebilmemiz, devletimizin çabaları yanında vatandaşlarımızın da dikkatli olmasına bağlıdır." dedi.
Dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ihmaller sebebiyle son dönemde yürekleri yakan birçok hadisenin yaşandığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Beşiktaş Gayrettepe'de 29 işçi kardeşimiz göz göre göre hayatını kaybetti. Antalya'da 1 insanımızın vefat ettiği, 7 kişinin yaralandığı teleferik faciası meydana geldi. Ardından İstanbul Küçükçekmece'de belediyenin açıp öylece bıraktığı su dolu çukura düşen 5 yaşındaki bir evladımız boğularak can verdi. Öncesinde de benzer, müessif olaylarla karşılaştık. Basit önemlerle veya dönemlerle engellenebilecek insani dramları tekrar tekrar yaşamak istemiyoruz. Bu konuda hükümetiyle, belediyesiyle, vatandaşıyla hepimize sorumluluk düşüyor. İlgili bakanlıklarımız, denetimlerini bundan sonra yoğunlaştıracak, milletin yüreğine ateş düşürenler hukuk önünde hesap verecek. Başka türlü bu acıların tekerrürünün önüne geçemeyiz."
"SARAÇHANE'DEN YANSIYAN BAZI GÖRÜNTÜLER 1 MAYIS'IN RUHUNA GÖLGE DÜŞÜRMÜŞTÜR"
Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün, Beşiktaş'taki gibi iş cinayetlerinin gündeme taşındığı bir gün olmasını beklediklerini ancak birkaç vicdan sahibi kuruluş dışında bu konuları konuşanın olmadığını ifade etti.
1 Mayıs'ın Türkiye'nin 78 ilinde, 210 etkinlikle şölen havasında kutlandığını aktaran Erdoğan, "Lafa gelince emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden kimi kuruluşlar, işçi bayramını polisimize taş ve sopalarla saldırarak kutlamayı tercih etti. Samimi çağrılarımıza rağmen Saraçhane'den yansıyan bazı görüntüler, 1 Mayıs'ın ruhuna gölge düşürmüştür. Siyasette ve toplumda yumuşama istemeyen marjinal odaklara maalesef malzeme verilmiştir. Bundan kimsenin memnun olmadığına inanıyorum." diye konuştu.
Siyasetten emekliye sevk edilenler dahil kimi çevrelerin 31 Mart sonrası yapıcı atmosferi zehirlemek için yoğun bir uğraş içinde olduğunun anlaşıldığını belirten Erdoğan, 15 Temmuz sonrası oluşan Yenikapı ruhunu, kontrollü darbe iftirasıyla kısa sürede dinamitleyenlere fırsat verilmemesi gerektiğini, muhalefetin de sorumluluk bilinciyle hareket ederek tek sermayesi gerilim ve kutuplaşma olanların oyunlarına gelmemesini beklediklerini vurguladı.
Erdoğan, Türkiye Yüzyılı'nın inşasına alın terleriyle destek olan tüm işçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ederek, şehir eşkıyalarının azgınlıklarına rağmen soğukkanlı duruşlarını koruyan polisleri kutladı.
"İSTİHDAM ORANLARINDA OLUMLU HABERLER GELMEYE DEVAM EDİYOR"
Bölgedeki savaşlar ve krizler zorlasa da ekonomi programlarını kararlılıkla uyguladıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstihdam oranlarında olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Şubat ayında işsizlik oranımız yüzde 8,7 olarak gerçekleşti ancak iş gücü piyasamızda bir dengesizlik oluştuğunu görüyoruz. Özel sektörümüzün en çok şikayet ettiği konuların başında işçi bulamamak geliyor. Bundan sonra iş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirmeye odaklanacağız. 5 yıl aradan sonra toplanan 13. Çalışma Meclisi, sorunların tespiti ve çözüm yolları bakımından gayet faydalı oldu. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısını çözmek için gerekli adımları atıyoruz. Doğru politikalarla enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız. Bunu daha önce yaptık, inşallah yine başaracağız. Enflasyon geriledikçe milletimizin cebindeki paranın satın alma gücü de artacaktır. Bizim amacımız geçici rahatlamalarla sorunu ötelemek değil, 85 milyonun tamamı için kalıcı refah artışını sağlamaktır.
Seçim döneminde popülizme meyletmeyerek ekonomi politikamıza olan güvenimizi ortaya koyduk. Bundan geriye dönüş olmayacaktır. Hedeflerimize ulaşmak için para, maliye ve gelirler politikalarımızı ahenk içinde yürütüyoruz. Verimliliği artırmak ve ekonomimizi daha rekabetçi kılmak için yapısal reformlara hız kazandıracağız."
Teknolojik ve stratejik yatırımları teşvik için 3 yıllık periyotta toplam 300 milyar liralık yatırım taahhütlü avans kredisini devreye aldıklarını anımsatan Erdoğan, bugüne kadar toplam büyüklüğü 1 trilyon 281 milyar liraya ulaşan 210 yatırım için ön başvuru yapıldığını söyledi.
Erdoğan, enflasyon oranlarının, genel olarak öngörüleriyle uyumlu ancak gıda ve hizmetler gibi bazı alanlarda hala yüksek seyrettiğinin farkında olduklarını dile getirerek, "Yıllık enflasyon yaz aylarından itibaren inşallah düşüşe geçecektir. Konut ve araç piyasasında oluşan fiyat balonu sönmeye başlamıştır." dedi.
Toparlanan büyüme sayesinde dış ticaret dengesinin önemli ölçüde iyileştiğine işaret eden Erdoğan, şubatta yıllık cari işlemler açığının geçen senenin aynı dönemine göre 24,5 milyar dolar azalarak 31,8 milyar dolara gerilediğini, altın ve enerji hariç cari dengenin ise şubat ayında yıllık 36 milyar dolar fazla verdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizmde ilk üç ayı rekorlarla tamamladıklarını, 9 milyonu aşan ziyaretçi sayısıyla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettiklerini bildirerek, "2024 yılı için hedefimizi 60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir olarak belirlemiştik. İlk üç aylık rakamlara baktığımızda hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerlediğimizi memnuniyetle ifade etmek isterim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orta Vadeli Programı'mız hamdolsun başarılı şekilde çalışıyor, ülkemizin risk primi 700 baz puan seviyelerinden 290 baz puan seviyesine geriledi. Politikalarımızı uyguladıkça risk primimiz daha da düşecek. Son bir yılda ülkemize 16,8 milyar dolar net portföy girişi oldu. Bankacılık sektörü ve reel sektörün dış borç çevirme oranları yükseliyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan brüt rezervlerimiz 27 milyar dolar artışla 124,1 milyar dolara çıktı." diye konuştu.
Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Asya Altyapı ve Kalkınma Bankası ile gelecek dönemde 50 milyar dolara yakın kaynağı kalkınma projelerinde kullanacaklarını kaydeden Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşlarının da teker teker not artırımına gittiğini söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin ekonomide belirlediği hedeflere ancak daha çok üreterek, daha çok ihracat yaparak varabileceğini belirtti.
Çevre ülkeler gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip olunmadığını, petrol, doğal gaz ve madenleri yeni yeni keşfetmeye, işlemeye, ülke ekonomisine kazandırmaya başladıklarını aktaran Erdoğan, "Terörden temizlediğimiz Gabar'da petrol üretimimiz günlük 40 bin varili geçti, inşallah yıl sonuna doğru bu rakam 100 bin varile ulaşacak. Yenilenebilir enerjinin sepetimizdeki oranı da aynı şekilde artıyor. Ancak bunlar enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor." dedi.
"Enerji faturasının, büyümeye paralel olarak kabardığını" ifade eden Erdoğan, bir taraftan üretip yeni pazarlara ihraç ederken diğer taraftan da içeride tasarruf kültürünün yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı.
"TASARRUF KÜLTÜRÜNÜ GÜÇLENDİRECEK ADIMLAR ATACAĞIZ"
Daha az kaynak kullanarak daha büyük etki oluşturacak projelere ağırlık vereceklerini bildiren Erdoğan, buna kamu olarak öncülük ve rehberlik edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kamuda taşıtlar, binalar, cari harcamalar, haberleşme giderleri, hizmet içi eğitimler, yurt dışı seyahatler, kamu istihdamı gibi pek çok alanda tasarruf kültürünü güçlendirecek adımlar atacağız. Burada amacımız, kamuda verimlilikten taviz vermeden, ülkemizin kaynaklarının katma değeri yüksek alanlara yönlendirilmesidir. Hem vatandaşlarımıza sunulan hizmetlerin kalitesini artıracağız hem de bunu bütçeye yük oluşturmadan, hatta tasarruf ederek gerçekleştireceğiz. Ekonomi yönetimimizi bu konuda gerekli çalışmaları tekemmül ettirmek üzere talimatlandırdım."
Kabine'de, ekonomi ve dış politika yanında eğitim ve müfredat konusunu da değerlendirdiklerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakanlığımızın kamuoyunun inceleme ve önerilerine açtığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, inşallah evlatlarımızın geleceğe çok daha donanımlı, erdemli, başarılı ve şuurlu bir şekilde hazırlanmasını sağlayacaktır. Tek tipçi, yasakçı, formatlayıcı, katı ideolojik eğitim anlayışı yerine eğitim modelimizi, soran, sorgulayan, sanata, bilime, spora, edebiyata önem veren milli ve manevi değerleri kuşanmış bireylerin yetiştirilmesi hedefiyle zaman zaman güncellenmemiz, güçlendirilmemiz temel bir ihtiyaçtır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin eğitim sistemimizin niteliğini her açıdan yükselteceğine inanıyoruz. Bakanlığımızın web sayfasından teklif ve kıymetli fikirlerini bize ileten 57 bini aşkın kurum, kuruluş ve kişiye gönülden teşekkür ediyorum."
"KISA ZAMANDA İNŞALLAH ATAMAYI BAKANIMIZ AÇIKLAYACAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, atama bekleyen öğretmenlere ilişkin de şu ifadeleri kullandı:
"Milli Eğitim Bakanımız, Hazine Bakanımız ve ekonomi kurmaylarımızla son bir kez daha görüşecek, ardından öğretmen adaylarımızı bilgilendirecek. Bakanlığımız, yarın atamaya esas branş dağılımlarını, başvuru takvimini ve süreci paylaşacaktır. Fazla zaman kaybına tahammülümüz yok, kısa zamanda inşallah atamayı da bilhassa Bakanımız açıklayacaktır."