Başkan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Genel Kurulu'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Genel Kurulun yapıldığı salonda Türkiye için çarpan vatanperver yüreklerin, Türkiye için üreten, istihdam oluşturan girişimci ruhların olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada, milletimizin istikbali için çalışan, ter döken inanmış gönüller var. Türkiye Yüzyılı'nın inşası yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçmayan millet ve memleket sevdalısı yol arkadaşlarım var. Türkiye'nin ve Türk ekonomisinin kalbi, bugün bu salonda atıyor. Rabb'im birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TOBB çatısı altında ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, güçlenmesine destek olan her bir kardeşime, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. TOBB üyesi olup da rahmeti rahmana kavuşmuş iş dünyamızın kıymetli temsilcilerini rahmetle yad ediyorum."
"TÜRKİYE'NİN OTOMOBİLİ TOGG'U BİRLİKTE HAYATA GEÇİRDİK"
Erdoğan, milletin emanetini taşıyan bir siyasetçi olarak Türk ekonomisinin nabzının attığı TOBB Genel Kurullarına iştirak etmeye her zaman önem verdiğini belirterek, burada dile getirilen yapıcı eleştirilerden faydalanmaya gayret ettiğini söyledi.
Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyayı takip eden vizyoner ve ufuk sahibi siz kardeşlerimin katkılarının, bizim nazarımızda daima özel bir yeri oldu. Meselelerimizi sizlerle konuştuk. Sorunlarımıza ortak akılla çözüm aradık. Engelleri sırt sırta vererek birlikte aştık. Siz bize yol gösterdiniz, yoldaşlık ettiniz, zor zamanlarımızda yanımızda durdunuz. Özellikle son dönemde oda ve borsalarımızın kapasiteleri müthiş arttı. Dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk üç oda sisteminden biri haline geldiniz. Biz de bu süreçte size daima destek olduk. Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için önünüzü açtık. Geçen sene, milletimizin 60 yıldır içinde uhde olarak kalan Türkiye'nin otomobili Togg'u birlikte hayata geçirdik. Bugün yollarımızı aşındıran binlerce Togg'da siz kardeşlerimin desteği ve emeği bulunuyor."
"PROJENİN KOLUNU, BACAĞINI KIRMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞTILAR"
Çeşitli sabotaj girişimlerine rağmen Türkiye'ye kazandırılan TOGG'un ne kadar stratejik bir hamle olduğunun bugün daha iyi anlaşıldığını vurgulayan Erdoğan, elektrikli araç piyasasının son bir yıl içerisinde çok büyük bir ivme yakaladığını bildirdi.
"Uzak Doğu ülkelerinin piyasaya agresif bir şekilde girdiklerini görüyoruz." diyen Başkan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Uzun yıllar sonra bu defa treni ve trendi kaçırmadık. Yerli ve milli markamız TOGG'la hızla gelişen 'elektrikli araç sektöründe biz de varız' dedik. Biliyorsunuz o dönem sadece mali zorluklarla mücadele etmedik. Daha ziyade zihinlere kazınmış, öğrenilmiş çaresizlikle mücadele ettik. Daha emekleme safhasından itibaren projenin kolunu, bacağını kırmak için çok uğraştılar. Fabrikasından tasarımına kadar her şeyi eleştiri konusu yaparak projeyi itibarsız hale getirmek için her yolu denediler. Bugün Milli Savaş Uçağımız KAAN ile ilgili neler söyleniyorsa, insansız hava araçlarımıza ve üreticilerine hangi iftiralar atılıyorsa, Türkiye'yi ekonomide bir üst lige taşıyacak hamleleri baltalamak için kimler devreye giriyorsa hepsine ve daha fazlasına elektrikli araç imalat sürecinde şahitlik ettik. Ama biz bunların hiçbirine kulak asmadık. 'Başkaları yapıyorsa biz niçin yapmayalım' dedik. 'Başkaları üretebiliyorsa biz niçin üretmeyelim' dedik. Sizlerin de gayretleriyle elektrikli araç teknolojisinde dünyadaki birçok ülkeye göre yerimizi çok önceden aldık. Bundan sonra da ülkemizin diğer projelerinde sizlerle birlikte çalışmaya birlikte yol yürümeye devam edeceğiz."
"MİLLETİMİZİN GERÇEK GÜNDEMİNE DAHA FAZLA KAYNAK AYIRABİLECEĞİZ"
Erdoğan, TOBB mensupları ile geçen yıl 28 Mayıs seçimlerinden sonra bir araya gelip, hasbihal ettiklerini anımsatarak, bugünkü genel kurulu da 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerini müteakiben gerçekleştirdiklerini söyledi.
Son bir yıl içinde ardı ardına yaşanan üç seçimin iş dünyasını çok yorduğunu aktaran Başkan Erdoğan, 2023'ün Türkiye ekonomisi açısından çok meşakkatli bir yıl olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "Ülkemiz maalesef seçim atmosferinden bir türlü kurtulamadı. Yine bu dönemde başta Gazze krizi olmak üzere bölgemizde, ülkemizi de doğrudan etkileyen çatışmalar patlak verdi. Tek başına seçim gündeminin bile bürokrasi, yatırımları, iş dünyamızın gelecek planlarını yavaşlattığı hakikattir. 31 Mart Seçimlerinin de geride bırakılmasıyla inşallah dört yıllık seçimsiz döneme girmiş bulunuyoruz. Bundan sonra asıl meselelerimize daha fazla odaklanabilecek, milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz." diye konuştu.
"TÜRKİYE OLARAK KÜRESEL EKONOMİNİN SEYRİNDEN OLUMSUZ ETKİLENİYORUZ"
Küresel ekonominin son beş, altı yıldır fırtınalı sulardan geçtiğinin herkes tarafından bilindiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Salgının çok öncesinde başlayan belirsizlik iklimi, Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer bölgesel çatışmalarla daha da kesifleşti. Dünyada son 50-60 yılın zirvelerine çıkan enflasyon, atılan tüm adımlara rağmen ekonomiler için endişe unsuru olmayı sürdürüyor. Amerika ve Avrupa merkez bankaları enflasyonun ateşinin ne zaman düşeceğine dair halen net bir tarih veremiyor. Türkiye olarak küresel ekonominin genel seyrinden ve bölgemizdeki krizlerden maalesef biz de olumsuz etkileniyoruz. Tabii biz tüm bu dış faktörlerin yanı sıra, 6 Şubat tarihinde ekonomimize maliyeti 104 milyar dolara ulaşan asrın felaketini de yaşamış bir ülkeyiz. 6 Şubat depremlerinde 53 bini aşkın insanımız hayatını kaybederken, 115 bin ticarethanenin aralarında olduğu 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Deprem bölgesinden gelen oda ve borsa başkanlarımız ne kadar devasa bir yıkımla karşı karşıya kaldığımızı çok daha iyi bilirler. Depremzede illerimizin toparlanması için verdiğimiz mücadelenin en yakın şahidi de yine bu arkadaşlarımızdır."
Burada konuşan Erdoğan, 28 Mayıs 2023'te yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci tur oylamasının hemen sonrasında ekonomide güçlü bir ekip kurduklarını belirterek, Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı'yla gelecek 5 yıla ait yol haritalarını belirlediklerini söyledi.
Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguladıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mahalli İdareler Seçimleri'nde pek çok eleştiriyi göğüsleme, hatta sandıkta bedel ödeme pahasına kararlı duruşumuzu esnetmedik. Vaatlerin havada uçuştuğu bu dönemde popülizme meyletmedik. Daha önce de söyledim, şahsi ikbalimiz için ülkemize ve milletimize ilave yük oluşturacak hiçbir adım atmadık, bundan sonra da atmayacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, hükümetlerinin 31 Mart seçim sürecinde sergilediği özverili tavrın değerinin gelecekte daha iyi anlaşılacağına inandıklarına vurgu yaparak, "Bugün bize serzenişte bulunanlar, inşallah yarın hayır dua edeceklerdir." değerlendirmesini yaptı.
"EKONOMİ PROGRAMIMIZIN NETİCELERİNİ ÇEŞİTLİ ALANLARDA GÖRMEYE BAŞLADIK"
TOBB ve iş dünyasının tüm kesimleriyle geliştirdikleri yakın diyaloğun ekonomiye de olumlu yansıdığını gördüklerini dile getiren Erdoğan, "Ekonomi programımızın neticelerini çeşitli alanlarda görmeye başladık. Geçen seneyi yüzde 4,5 gibi tahminlerimizin de üzerinde bir büyümeyle kapattık. Bu oranla Avrupa'da birinci, OECD ülkelerinde ikinci, G20'de ise dördüncü olduk. 2023'te milli gelirimiz 1 trilyon 119 milyar dolara, kişi başına gelir ise 13 bin 110 dolara çıktı." diye konuştu.
Dış talepteki zayıf görünüme ve depremin etkilerine rağmen ihracatta 255,4 milyar dolara ulaşılarak Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Turizmden hamdolsun iyi gidiyoruz. Turist sayısı yıllık yüzde 11,1 artışla 57,1 milyonu, turizm geliri ise yüzde 16,9 artışla 54,3 milyar doları buldu. Böylelikle tüm zamanların en iyi turizm performansını elde ettik. Bu yıl hedefimiz 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm gelirini yakalamaktır. Bu rakamlara ulaşma konusunda ümitvarız. Turizmde yılın ilk 3 ayını rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızdan, yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. İlk 3 aylık rakamlara baktığımızda 2024 yılı turizm hedeflerimizle uyumlu gittiğimiz görülüyor. Bizim için hayati öneme haiz başlıklardan biri de istihdam. Vatandaşımızın işini, aşını koruması temel prensibimizdir. Ekonomimiz istihdam oluşturmaya devam ediyor. Mart ayında istihdam 32,6 milyon kişiye ulaşırken işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Mart verilerinin bir başka özelliği, 11 aydır işsizlik oranının tekli rakamlarda seyretmesidir. Burada yakaladığımız istikrarı inşallah perçinleyerek sürdüreceğiz."
"İSTİHDAMI ARTIRMAYA YÖNELİK POLİTİKALARA AĞIRLIK VERECEĞİZ"
Başkan Erdoğan, iş gücü piyasasında ortaya çıkan arz-talep dengesizliğini gidereceklerinin altını çizerek, genç işsizliğin yüksek seyrettiği bir ortamda özel sektörün personel bulamamaktan şikayet etmesinin ortada bir sorun olduğunu gösterdiğini aktardı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Özel sektörümüz eleman eksikliğinden dolayı işlerini büyütemez hatta daralmaya giderken istihdam kapısı olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır. Sosyolojik kökleri de olan bu yanlıştan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Siyasetten önce rızkını hem işçi olarak hem de ticaret yaparak kazanmış bir kardeşinizim. Rızkın onda dokuzunun ticarette olduğu müjdesine kendi şahsi hayatımda bizzat şahitlik ettim. Gençlerimizin ticarete, sanata, spora, sanatkarlığa, memurluk dışında farklı alanlara yönelmesini her zaman tavsiye ettim. Aynı kanaatimi bugün de koruyorum. Bu konuda mesleki eğitim ve yüksek öğretim başlığı olmak üzere nerede sorun üreten bir alan varsa hep beraber çözüme kavuşturacağız. İş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirecek nitelikli istihdamı artırmaya yönelik politikalara ağırlık vereceğiz."
Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında güçlü bir hikayeye sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemizin risk primi giderek düşüyor. Bu düşüş sayesinde iş dünyamızın dış finansmana erişim koşulları da iyileşiyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan rezervlerimiz, bugün 127 milyar dolar seviyesine yükseldi." dedi.
"ENFLASYONLA MÜCADELEYE GÜÇLÜ DESTEK VERECEĞİZ"
Başkan Erdoğan, ekonomi programını güçlendirecek kritik adımlar attıklarına vurgu yaparak, mali disiplini sürdürerek para politikasının etkinliğini artıracak ve enflasyonla mücadeleye güçlü destek vereceklerini söyledi.
Programın güçlendirilmesinde üç temel öncelikleri olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kamuda harcama, kontrol ve kesintileriyle tasarrufları artırıyoruz. Bütçedeki yatırım ödeneklerini gıda, tarım, yeşil ve dijital dönüşüm gibi öncelikli alanlara yönlendireceğiz. Ayrıca yapısal reformları hızlandırıyoruz. Şu gerçeği hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Türkiye hem üreterek büyümek hem de tasarruf ederek kaynaklarını en verimli biçimde kullanmak zorunda olan bir ülkedir. Bizim son dönemde keşfettiklerimiz dışında etrafımızdaki ülkeler gibi öyle çok büyük yer altı zenginliklerimiz yok. Alın terimizden ve kendi bileğimizin gücünden başka hiçbir şeye umut bağlayamayız. Gelirlerimizi artırmak için çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla üretip ihraç etmek mecburiyetindeyiz. Atalarımız, 'İşten artmaz, dişten artar' demişlerdir."
Tasarruf kültürünü ve verimliliği artırmak için talimat verdiğini ve ekonomi yönetiminin bu konuda kapsamlı bir çalışma yaptığını belirten Erdoğan, "Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına son 21 yılda daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz. Mali disiplinden taviz vermeyerek, ortalama bütçe açığının milli geliri oranını yüzde 2,4 seviyesinde tutarak bu hassasiyetimizi ispat ettik. Şimdi bunu bir üst seviyeye taşıyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, kamu kurumlarının millete ve iş dünyasına tasarruf kültüründe de örnek olmasını, rehberlik etmesini hedeflediklerine dikkati çekerek, şunları aktardı:
"Birincisi, bu paket kamuda verimliliği artırarak tasarrufu sağlamayı amaçlıyor. İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir uygulama modelini hayata geçiriyoruz. Üçüncü ve son olarak tedbirler bütün kamuyu kapsıyor. Yani merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar bu paketin kapsamındadır. Bu çerçevede tasarruf tedbirlerine istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır. Harcanan her kuruşun hesabını soran bir bakış açısını egemen kılıyoruz. Böylece ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli ve öncelikli alanlarda kullanabileceğiz. Tasarruf kültürü yaygınlaştıkça ve toplum tarafından sahiplenildikçe cari açıktaki iyileşmede hız kazanacak. Yerli üreticiler inşallah bundan olumlu etkilenecek. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin sadece üç yıllık bir hedef olarak görülmemesi gerektiğine inanıyorum. Kamuda tasarruf kültürünü kurumsal bir niteliğe kavuşturarak bu konudaki farkındalığın sürekli yüksek kalmasını sağlayacağız."
"KİMSE BİZDEN KUL HAKKININ YENİLMESİNE SESSİZ KALMAMIZI BEKLEYEMEZ"
Kamu malı ve kamu görevinin milletin emaneti olduğunu belirten Erdoğan, görevi layıkıyla yapmamanın ve kamu malına el uzatmanın emanete ihanet etmek olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kimse bizden kul hakkının yenilmesine sessiz kalmamızı bekleyemez. Burada bir noktayı özellikle vurgulamak durumundayım, 31 Mart'tan sonra özellikle muhalefet belediyelerinde yaşanan eş, dost, hısım, akraba atamalarının mahşeri vicdanda nasıl yaralar açtığını hepimiz görüyoruz, ibretle takip ediyoruz. Adalet terazisi son derece hassas olan gençlerimiz, iyice zıvanadan çıkan bu kayırmacılık vakalarından ciddi anlamda rahatsız oluyor. Gençlerimizin kamu kurumlarına ve yöneticilerine olan güvenlerini sarsan bu skandallara artık bir 'dur' denilmesi gerekiyor. Bir göreve seçilmiş olmak kimseye orayı bir akraba çiftliğine dönüştürme hakkı vermez. Atanarak ve seçilerek gelinen her konumun sahibi milletimizin ta kendisidir. Buralar, affınıza sığınarak söylüyorum, birileri için arpalık değil, ülkeye ve millete hizmet vasıtalarıdır. Nepotizm meselesini yakından takip etmeyi sürdüreceğiz. Gerek kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerekse nepotizmin engellenmesi noktasında muhalefetin de sorumluluk almasını bekliyoruz."
Erdoğan, esnaf, çiftçi, memur, işçi, sanayici, tüccar fark etmeksizin herkesin Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olduğunu kaydederek, "Bu devlet bizim devletimiz, bu vatan bizim son sığınağımız, hangi siyasi görüşe, kökene, meşrebe mensup olursak olalım hepimiz Türkiye gemisinin yolcularıyız. Bu gemiyi fırtınalı sulardan sahili selamete çıkarmak ortak görevimizdir. Her kim geminin tabanında delik açmaya yeltenirse ona engel olmak da yine müşterek menfaatimizedir. Meselelerimiz ortak olduğuna göre çözüme de ortak akılla, ortak iradeyle birlikte varmalıyız." diye konuştu.
Bu anlayışla çalışıldığı sürece başarının topyekun herkese ait olacağını ifade eden Erdoğan, başta kamu kurumları ve görevlileri olmak üzere herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet etti.
Erdoğan, Türkiye'nin ekonomide yeni başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğine yürekten inandığını, bundan kimsenin şüphe etmemesini söyledi.
Başkan Erdoğan, ödül takdim töreni sırasında yeşil pasaporta ilişkin, "Bu 20 yıllıklar bizi çok heyecanlandırdı. Bu heyecan sebebiyle de pasaport olayını Dışişleri Bakanı'mızla da görüştük. İnşallah yaklaşık 365 yanılmıyorsam oda-borsa başkanlarına bu yeşil pasaporttan verilecek. Hayırlısı olsun, görevde oldukları süre içerisinde yeşil pasaportu kullanma imkanına sahip olacaklar." ifadelerini kullandı.