İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, helikopter kazası sonrası hayatını kaybetti. Güvenlik ve Strateji Uzmanı Erhan Çalışkan, olayın arka planını, olayın İran iç ve dış siyasetine ve bölgesel gelişmelere olası yansımalarına dair bilgileri YENİ ASIR okurları için anlattı. Kazanın akıllara Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünü getirdiğini belirten Çalışkan, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun içerisinde bulunduğu helikopter 25 Mart 2009'da Yozgat'a giderken Kahramanmaraş'taki Keş Dağı'na düşmüştü. Yazıcıoğlu ile Reisi'nin helikopterlerinin Bell marka ve Amerikan yapımı olması ve aynı hava şartlarında düşmesi suikast ihtimalini güçlendiriyor" dedi.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun içerisinde bulunduğu helikopter 25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'taki Keş Dağı'na düşmüştü.
İKİ KAZANIN BENZERLİKLERİ
Çalışkan, "Rahmetli Yazıcıoğlu ile Reisi'nin hayatını kaybettikleri iki helikopterin markası aynı. Belli marka, Amerikan yapımı helikopterler. İkisi de sisli havada düştü. Yazıcoğlu kazası Şubat ayında olmuştu. Bir de köylüler detayı var. İran'da da aramaya köylüler katılıyor. Yazıcıoğlu kazasında da. Yazıcıoğlu'nun kazasında helikopter ilk etapta bulunması zor bir yere düştü. Bu Reisi'nin olduğu helikopterde de öyle. Helikopterin cihazlarının hiçbirinden sinyal alınamadı. Alınsa bulunurdu. Önce 'Kurtarıldı durumu iyi' diye haberler çıktı. İki olay bu yönde de benziyor" dedi.
TAŞERON TİMİ DEVREDE
Reisi'nin kaza süsü verilmiş suikast olayında CIA VE ABD'nin de olduğunu ve Orta Doğu politikasının şekillenmesinde İran'ın çok önemli bir faktör olduğunu belirten Çalışkan, "Netanyahu, 'Günü geldiğinde İran'a cevap vereceğiz' diye bir tehditte bulunmuştu. Ancak Yazıcıoğlu olayına olduğu gibi ihale dışardan geldi. Taşeronluğu İran'ın içindeki bizim FETÖ gibi yapıdan geldi. Reisi, Hamaney sonrasında dini liderlik makamına geçmesi planlanan bir liderdi. İran içindeki muhalifleri tarafından saf dışı edilmek istendi. Bölgenin dağlık ve engebeli oluşu, ormanlık alan ve sis nedeniyle kaza olma ihtimali, senaryolar içinde en gerçekçi görünen tablo olarak ortaya çıkarılmak istenen senaryo. Ancak kaza olduğuna inancım yok. 2009'daki seçimlere katılım oranı yüzde 85'ti. Ruhani'nin seçildiği seçimlerde oran yüzde 72 seviyesindeydi. Reisi'nin seçildiği 2021 seçimlerine katılım yüzde 48'de kalmıştı. Reisi'nin İran'daki dinî-politik sistem açısından ifade ettiği kritik rolün, cumhurbaşkanlığından ziyade Ayetullah Hamaney sonrasında yerine geçecek olması ise dikkatlerden kaçmamalı. 50 gün içinde yapılacak seçim sürecinde yine başrollerde kendilerini göstermek isteyeceklerinden eminim" dedi.
Güvenlik ve Strateji Uzmanı Erhan Çalışkan
POLİTİKADA ESASLI DEĞİŞİKLİK
Çalışkan, İran politikasıyla ilgili de konuşarak, "Kaza görünümlü suikast sonrası, İran dış politikasında esaslı değişiklik olması işten bile değil. Hamaney'in işaret ettiği adayın cumhurbaşkanlığına seçilmesi kesin gibi" dedi. Çalışkan, hayatını kaybeden Dışişleri Bakanı Emir-Abdullahiyan'ın önemli bir isim olduğunu da belirterek, "İran kamuoyunda Devrim Muhafızları'na oldukça yakın bir isim olarak bilinen eski Bahreyn Büyükelçisi Abdullahiyan, Ahmedinejad ve Hasan Ruhani dönemlerinde Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı yapmış, Ağustos 2021'de Reisi tarafından Dışişleri Bakanlığı görevine atanmıştı" dedi.