Tevhid İlannameleri - 2: Ofset baskı ve toprak baskı
- Gündem
- Haber Merkezi
- Giriş Tarihi: 29 Ağustos 2024
KONUK YAZAR SELAHATTİN GEZER YAZDI...
Eskiden ofset baskı öncesi hazırlık şimdiki gibi kolay değil, çok daha fazla emek isteyen bir işti. Dizgi yapılacak, pikaj yapılacak, karanlık odaya girilecek, negatif film alınacak, astronom üzerinde dört ana renk (siyah, mavi, kırmızı, sarı) montajı yapılacak makine dairesine gönderilecek, kalıp çekilecek ve de baskı aşaması başlayacak... Bütün bunlar dikkat ve ustalık gerektiren çalışma idi. Bitiyor mu? Hayır!
Baskı esnasında renklerin ayarlanması ve dört ana rengin tam üst üste oturması gereklidir. Yoksa en kaliteli renk ayrımı, karanlık oda ve film ve de pikaj, montaj çalışması boşa gidecektir. Hatta yanlış yazılan isim ve ya önemli bir şeyde bütün baskı hurdaya ayrılıp, yeniden hazırlık ve yeniden baskı yapılacaktır... Çok yaşamışızdır:
Taşra ve şehir baskısı arasında tam dinlenip, bir bardak çay içme fırsatı bulmuşken; bir hata yüzünden, yanlış giren fotoğraf yüzünden, ya da terörist imalatçısı Amerika'nın tetikçisi PKK'nın köy baskını ile kadın, çocuk katletmesi yüzünden yeniden sayfa düzenlemesi ve yeniden baskı yapılmasını...
MUHTEŞEM BİR DEGRADE
İşte bu kadar itinalı çalışmalar neticesinde gazeteler, dergiler, kataloglar, vs. meydana gelmiş olur. Peki, toprak altında dizgi, grafik, renk ayrımı, pikaj, karanlık oda ve film ve de baskı ustaları olmadığı halde papatyalar, menekşeler, laleler vs. çiçekler nasıl basılıyor, renkler kaymadan hatta muhteşem bir degrade ile koyudan açığa geçişle göz zevkimiz düşünülmüş.
Tram değerleriyle, öyle harika renklerle, üstelik kokulu baskılar yapılıyor ki topraktan böyle bir ustalık beklemek, sayfa tasarımı, sanat yönetmenliği beklemek akla ziyan bir şeydir...
RENKLER HİÇ TÜKENMİYOR
Evet, Allah'ın Emr-i kün feyekün "Ol!" emri adeta grafik, tasarım, sayfa sekreterliği, renk ayrımı, film çalışması, baskı olarak topraktan rengarenk çiçekler, sebzeler ofset baskısı olmuştur... Ağaçların baskı makinelerinden de yine muhteşem renklerde meyveler İlahi kudretle basılmaktadır... Bu muhteşem faaliyetler, baskılar, nimetler sebeplere, tabiata, ya da kendiliğinden oluştu gibi faili meçhul cinayetlere kurban edilemezler!
Allah her ne yaratmış ise; hikmetli, ölçülü, kullanışlı ve cezp edici bir şekilde yaratmıştır.
Bu hakikatler ışığında, sonsuz ilim ve kudret sahibini, bize sıfatlarıyla, eserleriyle gösteren Allah'ı görmemek manevi körlük değil de nedir? Bediüzzaman: "Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir.
Göz ise mâneviyatta kördür."Diyor. Sadece maddeyi, eserleri görmek, arkasında ki ilâhî kudreti, büyük tasarımcıyı görmemek körlüktür veya kulluktan kaçınmaktır...
Ağaçlar, bulutlar, balık nimetleriyle denizler birer tevhid gazetesidir... Gül, lale vs. ne güzel katalog, yapraklar düşündüren broşürdür... Toprak ofseti, makine gürültüsü çıkarmadan, CMYK (dört ana renk) basarken, renk tükenmiyor, ustalar yorulmuyor... Üstelik toprak; kırmızı rengim ya da sarı rengim tükendi, bu sezon bu renklerde sebze, meyve göremeyeceksiniz demiyor... Boya tükenmeden, ustalar yorulmadan, her renkte, her kokuda, üstelik çeşitli tatlarda toprak ofseti bizlere yüksek sayılarda ve tam zamanında Allah'ın "Ol!" emriyle gürültüsüz baskılar yapıyor...
MUHTEŞEM FAALİYETLER
Allah'ım, o ne muhteşem faaliyetler, o ne düzenli ve kusursuz eserler... Eğer toprak ofset makineleri bildiğimiz makineler gibi gürültülü çalışsalardı: Bir domates, maydanoz yemek ağzımızdan burnumuzdan gelecekti; gürültüden geçilmeyecekti, gürültüler iştahı kesecek ve ya hayat çok daha pahalı hale gelecekti... Sadece toprağın, sebzelerin, meyvelerin gürültüsüz çalışmasına; makineler gibi ses çıkarmadığına şükretsek yine azdır! Ne ücretim az deyip, başka yerlere transfer olan grafikçi, ofset ustası vs. var, ne grev ne de kargaşa... Toprak en itaatkâr haliyle baskıları sessizce yapıyor; ağaçtan gürültüsüzce dallar, yapraklar ve meyveler sürgün ediliyor... İşte bütün bu hazırlık ve neticeler çok aziz olan müşteriler - kullar içindir. Yiyin, için! Ama mutlaka Rabbinizi tanıyın, şükredin; imanınızı tesadüflere, sebeplere şeytana teslim etmeyin ilanlarını da yapmaktadırlar... Son sözü hücrelerde, sürgünlerde kâinat kitabını mütalaa eden Bediüzzaman'a bırakalım: "Madem eşya var ve san'atlıdır. Elbette bir ustaları var."