20 bin öğretmen ataması ne zaman olacak? Bakan Tekin açıkladı
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 20 bin öğretmen atamasıyla ilgili olarak Danıştay kararından sonra öğretmen adaylarının mülakat sonuçlarını açıklayıp atamalarını yapacaklarını ifade etti.
- Gündem
- AA
- Giriş Tarihi: 02 Eylül 2024 16:18
AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Tekin, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Yeni eğitim öğretim yılının öğretmen, öğrenci ve velilere hayırlı olmasını dileyen Tekin, başarılı ve sağlıklı bir eğitim öğretim yılı diledi. Geçen yıl ciddi bir sıkıntı olmadan, öğretmenlerin fedakarlık ve çabalarıyla sağlıklı bir eğitim öğretim yılını tamamladıklarını ifade eden Tekin, "İnşallah bu yıl da öyle olur." dedi.
Bugün sadece uyum sınıflarının değil, aynı zamanda öğretmenlerin seminer döneminin de başladığını bildiren Bakan Tekin, yaklaşık 17 milyon öğrencinin kayıtlarının tamamlandığını, açık liselerde kayıtların devam ettiğini söyledi.
Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 1 milyon 24 bin 229'u öğretmen, 107 bin 633'ü idareci olmak üzere toplam 1 milyon 131 bin 862 öğretmen ve idareci olduğunu bildirdi.
Bakan Tekin, 60 bin 600 resmi okul bulunduğunu, bakanlığa bağlı halk eğitim merkezi, olgunlaşma ve rehberlik araştırma merkezleri gibi 2 bin 447 resmi kurum olduğunu söyledi.
Toplam 14 bin 226 özel okulda 122 bin 768 öğretmen olduğunu aktaran Tekin, muhtelif kurs diye tanımladıkları 22 bin 546 kurumun da bulunduğunu, toplam 99 bin 819 resmi ve özel kurumda 1 milyon 254 bin 630 öğretmen ve idarecinin görev yaptığını ifade etti.
Tekin, bu rakamları ne kadar büyük bir aile olduklarını göstermek için paylaştığını, Türk toplumunun eğitim öğretim sürecine yakın ilgi gösterdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"86 milyona yakın nüfusumuzun tamamı eğitim öğretim süreçlerini yakından takip ediyor. Ya kendi çocukları ya bizzat kendisi öğrenci ya torunları öğrenci. Böyle çok dinamik bir biçimde yürüyen bir süreç. Kuşkusuz bu 86 milyon kişi içerisinde herkesin kendine has farklı düşünceleri, farklı önermeleri var eğitim sistemiyle ilgili. Kimisinin işte müfredatla ilgili düşünceleri var. Kimisinin okulların yapısıyla ilgili düşüncesi var. Ama hepsi farklı bir zenginlik bizim açımızdan. Biz de bu zenginlikten faydalanmaya çaba sarf ediyoruz."
"MÜFREDAT HER YILIN İLK KADEMESİNDE UYGULANACAK"
Türk eğitim sisteminin bu dönüşümü gerçekleştirmediğini dile getiren Tekin, "2010'lu yıllardan itibaren bununla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı kurumsal hafızası içerisinde bir çalışma projesi başlattı." dedi.
Tekin, bu süreçte sadece kendi argümanları değil, uluslararası rapor ve verilerin de gözetildiğini bildirerek, şunları söyledi:
"Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili yapılan en temel eleştirilerden biri hala kazanım ve bilgiyi çocuklarımıza sunma odaklı olduğu için eleştiri vardı. Bizim uluslararası arenada rekabet edebilecek bir biçimde, elde edilen bilgiyi beceriye dönüştürebilecek bir eğitim sistemi geliştirmemiz gerekiyordu. Bu bakanlığın kurumsal yapısı içerisinde uzun yıllar üzerinde çalışılan, uluslararası eleştirileri ortadan kaldırmaya yönelik bir müfredat çalışması yürüyordu. Bu çalışmaların neticesinde geçtiğimiz mayıs ayı başı itibarıyla onay süreci tamamlanan bir müfredatımız var. Bu müfredat bu yıl her kademenin ilk sınıfında, yani ana sınıflar, anaokulları, ilkokul 1. sınıflar, ortaokul 5. sınıflar ve ortaöğretim kurumları yani liselerin hazırlık sınıflarıyla birinci sınıflar, yani 9. sınıflarda bu yıl itibarıyla uygulanmaya başlamış olacak."
"KADEMELİ GEÇİŞ PLANLADIK"
Kademeli geçişle ilgili çok önemli bir gerekçeleri olduğunu, çünkü sistemi ciddi bir revizyona tabi tuttuklarını söyleyen Tekin, "Aynı anda bu değişimi yapmak veya müfredat değişikliğini hayata geçirmek, belli sınıflarda belli kayıplar, hukuki sonuçlar doğurabilir. O yüzden biz kademeli olarak geçmeyi planladık." dedi.
Tekin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen beceri temelli bu yeni modelin uluslararası eleştirileri de ortadan kaldıracağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu model çocuklarımızın okulda elde ettikleri bilgileri beceriye dönüştürebilmeleri üzerine kurgulanmış bir model. Bizim müfredatımızla ilgili uluslararası arenadaki ikinci önemli eleştiri, müfredatımızın bilgi verme odaklı olması hasebiyle doğal olarak ağır olması, çok yoğun olması. Her türlü bilgiyi müfredatın içerisinde çocuklarımıza vermek mantığından hareket edildiği için müfredatımız da ağır olmakla eleştiriliyordu uluslararası raporlarda da. Bizim yeni müfredatla beraber ikinci olarak yaptığımız şey, çocuklarımızın üzerindeki bu ağır müfredat yükünü biraz hafifletmek, biraz sadeleştirmek istedik. O sadeleştirmeyi de yaptık. Şu anda müfredatımız yaklaşık olarak toplamına baktığımızda yüzde 35 civarında hafiflemiş olacak.
Üçüncüsü de bize özgü, benim iddiam şu, her ülkenin kendine ait, kendi referans değerleri çerçevesinde bir model ürettiğini görüyoruz. Kamuoyunda da konuşuluyor. İşte Finlandiya modeli, Singapur modeli, Güney Kore modeli gibi örnekler var. Biz dedik ki Türkiye modeli de biz de bir model yani kendi toplumsal yapımızın ihtiyaç duyduğu bir müfredat oluşturabiliriz. Bunu da Türkiye modeli adıyla... Orada da olayın bu kısmındaki önemli nokta çocuklarımızı, toplumsal değerlerimizi, milli birlik ve beraberliğimizi, çocuklarımızın sahip olmasını istediğimiz ortak değerlerimizi, çocuklarımızın içselleştirmesi, çocuklarımızın bu değerlere sahip olarak yetişmesi ve bu değerleri de toplumsal ilişkilerinde, toplumsal hayatında yaşayabilmesi ve yaşatabilmesi, gelecek kuşaklara da bunun aktarılması. Bu da bizim önem verdiğimiz bir başka başlık. Bu üç çerçevede, üç başlık etrafında Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli bu yıl biraz önce bahsettiğim ilk başlangıç sınıflarında uygulanmaya başlayacak."
Bu yıl 1. sınıflara ait ders kitaplarını değiştirdiklerini belirten Tekin, şu bilgileri paylaştı:
"Diğer sınıflardaki ders kitaplarımız ile geçtiğimiz yıllarda yürürlükte olan, çocuklarımızın okuduğu kitaplarla devam edeceğiz. Orada da zaten Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının bir süreci var. O süreçten geçmiş kitaplar o sınıflarda devam edecek. Bu yıla yani yeni müfredata özgü ders kitaplarını ise Bakanlığımızın ilgili genel müdürlükleri ve bu müfredat değişikliklerini yapan komisyonlar, kurullar yeni kitapları yazdılar. Onların basımları da tamamlandı. İl ve ilçe merkezlerine gönderilmişti, bu hafta başı itibarıyla okullara da gönderilmeye başlanacak. 9 Eylül günü bu kitaplarımız okullarımızda olacak. Şu an 1. sınıfa başlayan öğrencimiz 12. sınıfa kadar artık yeni müfredatla ve yeni ders kitaplarıyla devam edecek. Fakat aradaki öğrencilerimiz mezun oluncaya kadar mevcut müfredat ve mevcut kitaplarıyla devam etmiş olacak."
"OKUL YÖNETİCİMİZ 'KAYIT ÜCRETİ' ADIYLA BİR TALEPTE BULUNUYORSA İLLEGAL BİR İŞ YAPIYORDUR"
Bakan Tekin, bazı okul müdürlerinin kayıt ücreti istemesine yönelik iddialara ilişkin, şöyle konuştu:
"Israrlı bir biçimde her ortamda söylüyorum, bu benim söylediklerim dışında eğer bir okul yöneticimiz okula 'kayıt ücreti' adıyla bir talepte bulunuyorsa, illegal bir iş yapıyordur ve bizim haberdar olmamız durumunda gerekli uyarıları yapacağız. Ama bu bir şehir efsanesi haline dönüştü. Kayıt hakkı olmadığı halde bir okul müdürüne gidip baskı yapıp, sonrasında da bunu 'kayıt ücreti istediler' gibi sunmaları çok doğru değil. Çünkü zaten kaydımızın prosedürü belli. O prosedür dışında, o adres dışında herhangi bir öğrencinin herhangi bir okula kayıt yaptırması mümkün değil. Böyle bakınca ne için ücret istemiş olabilir? Biraz önce söylediğim gibi ya şube tercihi ya öğretmen tercihi konusunda bu tür tartışmalar yaşanabilir. O da velilerin 'Benim çocuğumu illa şu sınıfa yazdırmak istiyorum, illa bu öğretmene yazdırmak istiyorum' dediğinde ortaya çıkabilecek problemler."
Tekin, "Bir veli o ilçede meşhur bir öğretmen duydu. Onu seçmenin de önü kapalı mı?" sorusunu, "Kapandı. Adresi o okulda olsa dahi seçemez." şeklinde yanıtladı.
Bakanlıkta ilgili genel müdürlükteki personelin, 84 aylık çocuk ile 67, 68, 69 aylık çocuğun aynı sınıfta o denklemi ve dengeyi kurmasına ilişkin çalışma yaptığını dile getiren Tekin, şöyle devam etti:
"Çocuğun ay olarak okula başlama yaşı, cinsiyeti ve biraz önce söyledim diğer parametreler ışığında çocuklarımızın sınıflara dengeli dağılımı ve öğretmen atamasının da o sınıflara, şubelere öğretmen atamasının da yine merkez sisteminde yapılacağı bir yapı kurulmuş oldu. Gidip de okul müdürlerimize 'Benim çocuğumu illa şu öğretmene yazdırın veya şu şubeye ben çocuğumu yazdırmak istiyorum' gibi ısrarların bir anlamı yok. Çünkü orada okul müdürlerimizin bir inisiyatifi yok, tamamen merkezden yapıldı. Okul müdürlerimize bu şekilde ısrar ettiklerinde okul müdürlerimiz doğal olarak 'Biz yapmıyoruz' diyeceklerdir. Gerçekten onlar yapmadılar. Biz artık onları merkezden yapıyoruz. Bu tartışmaların da önüne geçmiş olduk. Hem de pedagojik açıdan daha dengeli bir sınıf ortamı oluşturmaya çaba sarf ettik."