Fransa'nın Strazburg kentindeki AP Genel Kurulunda "Orta Doğu'da şiddetin tırmanması ve Lübnan'daki durum" başlıklı oturum gerçekleştirildi.
AB Komisyonu adına açılış konuşmasını yapan Borrell, Lübnan'daki durumun her geçen gün kötüleştiğini aktararak, nüfusun yüzde 20'sinin zorla yerinden edildiğini söyledi.
Borrell, Lübnan'da cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılması ve ordunun güçlenmesinin ülkenin geleceği için önemli olduğunu vurgulayarak, "Lübnan ordusu ne Hizbullah'a karşı bir denge unsuru olabilir ne de ülkenin toprak bütünlüğünü koruyabilir" dedi.
"Bu İsrail'in Lübnan'ı ilk işgali değil" diyen Borrell, İsrail'in Lübnan'ı geçmişte de işgal ettiğini ve Hizbullah'ın 1982'deki işgal sonucu ortaya çıkıp, önce "direniş gücü", ardından ise "İran ile güçlü bağları olan devlet içinde devlet haline geldiğini" anlattı.
Borrell, "Dediğim gibi, İsrail zaten (Lübnan'ı) dört kez işgal etti. Her işgalden sonra insan kendine şu soruyu sormalı: İsrail işgalden sonra daha güvenli hale geldi mi, yoksa bunlar görünüşte zaferler miydi? İsrail'de pek çok kişi İsrail'in yaptıklarının onları daha güvenli hale getirmediğini düşünüyor. Tarih, Orta Doğu'da olduğu gibi bir bölgede köklü bir sorun varsa ve özellikle de bir ülkede kurumlar zayıfsa askeri çözümlerin işe yaramadığını gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede ateşkesin sağlanması gerektiğini söyleyen Borrell, "Bu bir hakikat ama aynı zamanda bizim için de bir hakikat anı. Lübnan'a gerçekten yardım edebilecek miyiz?" diye sordu.
AŞIRI SAĞCI MİLLETVEKİLLERİNDEN BORRELL'E TEPKİ
Borrell'in konuşmasında İsrail'in Lübnan'ı işgal ettiği ve saldırıların sivil kayıplara yol açtığını hatırlatması aşırı sağ gruplarda yer alan milletvekillerinin tepkisini çekti. Milletvekilleri konuşmalarında sıklıkla "İsrail'in terör tehdidine karşı kendini savunduğunu" iddia ederek, hayatını kaybeden Filistinli ve Lübnanlı sivilleri göz ardı etti.
Borrell'in kapanış konuşması sırasında bazı milletvekilinin salonu terk ettiği görülürken, oturum başkanı sessizlik sağlanması için birkaç kez Borrell'in sözünü kesmek zorunda kaldı.
Milletvekillerinin konuşmalarında "empati eksikliği olduğu" yorumunu yapan Borrell, "Özellikle Gazze ve Lübnan'daki sivillerin çektiği acılara karşı empati eksikliği var gibi görünüyor" diye konuştu.
SOL VE LİBERAL MİLLETVEKİLLERİNDEN "YAPTIRIM" ÇAĞRISI
Sol Grup üyesi İrlandalı milletvekili Lynn Boylan, Gazze'de bir yıldır süren soykırımın ardından AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nın askıya alınması ve yaptırımlar uygulanması gerektiğini ifade ederek, "Avrupa, İsrail ile ticaret yaparken İsrail'in silahlandırılmasına suç ortaklığı yapmaya devam edemez. Avrupa, soykırıma diplomatik kılıf sağlamayı bırakmalıdır" dedi.
Boylan, İsrail'in Lübnan'ı hedef alan saldırılarına, "İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırısı tehlikeli bir tırmanışın göstergesidir. Sivillerin yaşamlarını açıkça hiçe saydığını göstermektedir" sözleriyle tepki gösterdi.
Sosyalist ve Demokratlar (S&D) milletvekili Hana Jalloul, İsrail'in "egemen bir devletin başkentini bombalayıp karadan işgal başlattığını" söyleyerek, "Yerinden etme bir savaş suçu olarak kabul edilir. Bunun dünyanın başka bir yerinde yaşandığını, Avrupa'da 2 milyon insanın yerinden edildiğini, Almanya'da büyük bir hastanenin bombalandığını, İtalya'nın güneyinde insanlara beyaz fosforla saldırıldığını ya da insanların evlerinin işgal edilmesini haklı göstermek için dinin kullanıldığını düşünün. Sessiz olur muydunuz?" diye sordu.
Liberal Avrupa'yı Yenile (Renew) milletvekili Abir Al-Sahlani de İsrail'le ortaklık anlaşmasının askıya alınması çağrısı yaparak, "Bu savaşın bir tarafını silahlandırırken barış için dua edemeyiz" ifadesini kullandı.
MİLLETVEKİLLERİN KEFİYEYLE KONUŞMASI ENGELLENDİ
Kefiye ile kürsüye çıkan Sol Grup milletvekili Filistin asıllı Fransız Rima Hassan ve Yeşiller Grubu milletvekili Ana Miranda Paz'dan konuşmalarına başlamadan önce kefiyelerini çıkarmaları istendi.
Borrell'e dönerek konuşmasına başlayan Hassan, "Sizinle doğrudan konuşuyorum. Avrupa Parlamentosunun bir üyesi ve Nekbe'nin bir çocuğu olarak. Umarım İsrail'in cezasızlığının 1948'de başladığının farkındasınızdır" dedi.
Hassan, İsrail'in uluslararası sözleşmelere aykırı olan saldırıları nedeniyle Lübnan'da binlerce sivilin öldüğünü, binlercesinin ise yerinden edildiğine dikkati çekerek, "Hizbullah ve Hamas bahanesi (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu tarafından bu işgal için kullanılıyor. Hizbullah daha ortada yokken, 1978'de İsrail'in Filistin topraklarını Hamas'tan çok önce işgal ettiğini değil sömürgeleştirdiğini gördük" ifadelerini kullandı.
Hristiyan Demokratlar (EPP) grubunun Fransız milletvekili François-Xavier Bellamy, Hassan'ın konuşmasına müdahalede bulunarak, "İsrail'in kendini savunma hakkını ve İsrail'in uluslararası hukuka saygı duymasını ve vatandaşlarını korumasını sağlama hakkını tanıyor musunuz?" diye sordu.
Hassan, Bellamy'e şu sözlerle cevap verdi:
"Bu konudaki bilgi eksikliğiniz, bu konuda ilerleme kaydedemememizin nedenlerinden biri. Sorduğunuz soru şu: Saldırgan kim ve saldırıya uğrayan kim? Ama hangi zaman dilimine bakıyorsunuz, bu çatışma Hamas ve Hizbullah saldırılarıyla başlamadı. Bu çatışma 1948'de başladı ve bunun nedeni İsraillilerin bu şekilde hareket etmesine her zaman izin vermiş olmanızdır. Oslo Anlaşmalarından sonra İsraillileri ve Filistinlileri terk ettiniz. Bugün yaşadığımız kaosun nedeni de budur. Bölgedeki farklı aktörler arasında sorumluluk var ancak buna 1948'de başlayan tarihsel bir bağlamda bakmanız gerekiyor."
İspanyol vekil Paz da Gazze nüfusunun yüzde 6'sının öldürüldüğüne ve 2 milyon insanın yerinden edildiğine işaret ederek, "Şimdi bu dehşet Lübnan'a ulaştı, birçok sivilin yaşadığı bölgelerde hastaneler bombalanıyor, birçok insan yerinden edildi. Bay Borrell bu daha ne kadar sürecek?" dedi.
İsrail'in eylemlerine karşı Avrupa'nın harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Paz, "Netanyahu hükümetini sorumlu tutmalıyız ve Lübnan'ın ikinci bir Gazze'ye dönüşmesine izin veremeyiz. Silah ambargosu, AB-İsrail anlaşmasının askıya alınması, diplomatik ilişkilerin koparılması gerekiyor" diye konuştu.