Yenidoğan Çetesi davasında çileden çıkaran savunma: Bilmiyorum, hatırlamıyorum...
Yenidoğan Çetesi davası bugün tutuksuz sanıkların savunmalarıyla başladı. 47 sanıklı Yenidoğan Çetesi davasında tansiyon yükseldi. Sanıklardan Renginar Mola, çarpıcı bir savunma yaparken tape kayıtlarıyla ilgili soruları sürekli geçiştirdi. Mahkeme başkanı ise bu duruma tepki göstererek, "Yıllardır tape okuyorum, ağır ceza dosyalarına giriyorum. Ben tapelerle, bu ifadelerle yıllardır uğraşıyorum. Karşınızdaki insanın sizin bu tapenizi okuduğunda ne düşünebileceğini lütfen hafife almayın. Benim bazı şeyleri okuduğumda düşündüğümü anladığımı farkına vararak cevaplarınızı bu yönde verin..." uyarısında bulundu. İşte yenidoğan çetesi davasındaki çileden çıkaran ifadelerin detayları...
- Gündem
- Sabah
- Giriş Tarihi: 28 Kasım 2024 19:10
- Güncelleme Tarihi: 28 Kasım 2024 22:26
Yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Duruşmanın dokuzuncu gününde tutuksuz sanıkların savunmaları alınıyor. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.20 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Renginar Mola'nın savunmasıyla başladı. Duruşmada; Renginar Molla, Fırat Sarı'yla yenidoğan ünitesinde tanıştığını söyledi. Diğer sanıklarla örtüşecek şekilde Hakan Doğukan Taşçı'nın hastanede adeta doktor görevi gördüğünü, Fırat Sarı'nın yokluğunda Hakan Doğukan Taşçı'nın epikriz raporlarını değiştirme, basamak sistemleriyle oynama gibi birtakım talimatları verdiğini üstü kapalı bir şekilde söyledi.
Ayrıca Renginar Molla sanık kürsüsündeyken tansiyon yükseldi. Sanığın tapeler okunduğunda geçmişteki konuşmaları sorulduğunda 'Bilmiyorum, hatırlamıyorum, öyle demek istemedim' gibi birtakım tekrarlı cevaplar verince mahkeme başkanı bu duruma biraz sinirlendi. Şöyle bir cevap verdi; 'Yıllardır tape okuyorum, ağır ceza dosyalarına giriyorum. Ben tapelerle, bu ifadelerle yıllardır uğraşıyorum. Karşınızdaki insanın sizin bu tapenizi okuduğunda ne düşünebileceğini lütfen hafife almayın. Benim bazı şeyleri okuduğumda düşündüğümü anladığımı farkına vararak cevaplarınızı bu yönde verin..."
"TIBBİ YETKİM YOKTU"
Bağcılar Şafak Hastanesi işletme müdür yardımcısı tutuksuz sanık Mustafa Kazan, savunmasında "Bağcılar şafak Hastanesi'nden 2024 şubatında kendi isteğimle istifa ettim. Farklı bir kuruma geçtim. Kızılay hastanesine geçtim. Kendi isteğimle istifa ettiğimi söylüyorum ki ben zaten Kızılay'da çalışırken gözaltına alındım. Benim psikolojim bozuldu. Emekli oldum ve İstanbul'dan taşındım. Şafak Hastanesi'nde imza yetkim yoktu. İdari personel olarak çalıştım. Boya, badana, teknik, tadilat, giyim gibi şeylerden sorumluydum. Tıbbi yetkim yoktu. Finans ve muhasebe kısmında da yetkim yoktu. Suçlamalarla ilgili ben örgütün varlığını kabul etmiyorum. Ben gözaltına alındığım zaman örgütü öğrendim. Kimseyi tanımıyorum. Bahsi geçen örgütle para alışverişim yoktur.
Örgüt üyesi olarak iddia edilen kişilerin beyanlarında beni tanımadıklarını söylediler. Sadece Mert ile görüşmem var. Yönetimin aldığı kararı kendisiyle paylaştım. Kendisiyle bir paylaşım olmuştur ama eyleme geçmemiştir. Bunun dışında bir kerede yüzyüze görüştük. Mert ile aramda asla eşine SGK yaptıralım gibi bir görüşme geçmedi. Ben Mert'e ödeme yapmadım. Bu ödemelerin hastanenin muhasebesinden yapıldığı iddianamede açık ve net görülmektedir. Ben Mert'e asla bir para vermedim. Bir örgüte bile isteye yardım etme durumum söz konusu olamaz. Mert'in eşi Melike Özdemir'i tanımam. Ben ona uygunsuz şekilde SGK yaptırayım demedim. Bunu yapmış olsam telefonda da yapardım. Melike'nin hastanede SGK girişi yoktur" ifadelerini kullandı.
"10 BİN LİRAYA BEBEK SEVKİ İSTEDİK"
Şafak Hastanesi işletme müdür yardımcısı tutuksuz sanık Mustafa Kazan, "En son Bağcılar Şafak Hastanesi'nde çalıştım, kendi isteğimle ayrıldım. Kimya bölümü mezunuyum.10 bin lira karşılığında Mert Özdemir'e bebek sevki istememi hastane yönetimi talep etti. Çapraz sorgu sırasında Mahkeme başkanının 'Tapelerde, 'Bebek başı ücretler, bebek başı bin lira.30 bebek getirdin 30 bin' diyorsun' cümleleri üzerine sanık Kazan, "Hastane yönetiminin Özdemir için dediğini aktardım. Mert de kabul etmedi zaten. Şafak Hastanesinde ben işe girdikten sonra Başhekim olarak Semiha Yavuz geldi. Maaşımı sabit hastaneden alıyordum" dedi.
"İŞİNİN EHLİ DOKTORLARLA, HEMŞİRELERLE ÇALIŞTIK"
Bağcılar Şafak Hastanesi başhekimi sanık Semiha Yavuz, "Üzerime atılı hiç bir suçu kabul etmiyorum. Evliyim 2 çocuğum var. İnsan sevgisini, saygısını ailemden alarak görev bilinciyle yapmaya çalıştım. Bizler hastanın ve hasta yakınının maksimum memnuniyeti olması için çalışıyoruz. İşinin ehli doktorlarla hemşirelerle çalıştık. Bizim mali süreçlerle alakamız olmuyor. Denetleme görevini de yerine getirdim. Aksayan sorunların yerinde tespitini yapardık. Hastane yönetim şemasının da işlemesi hakkında en dikkatli sekilde yaptım" dedi. Sanık Semiha Yavuz, "Fırat'ın iyi bir hekim olduğunu söylemekten çekinmiyorum. Eşime ve kardeşlerime bir teşekkürü borç biliyorum. Beni yetiştiren annem ve babama teşekkür ediyorum. Bir daha dünyaya gelsem yine doktor olurum, yine çocuk doktoru olurum. Ama yönetici olur muyum bilmiyorum. Çok yorucu. Onun için eşime sorardım" diye konuştu.
"DOKTOR BANA ÇEK FİŞİ DEDİ"
Hemşire Batuhan Çetin, "Ölen bebeklerin ailelerine başsağlığı diliyorum. Hüseyin Günerhan tarafından işe alındım. Hastalar geldiğinde Hüseyin Günerhan ilgileniyordu. Şehmuz Çelik geliyordu ama hasta yakınlarına hiç bilgi vermiyordu. Hüseyin Günerhan bilgi veriyordu. Denetim geliceği zaman yukardan doktor getiriyorlardı. Kaya bebeğin doğumunada ölümünede şahit oldum. Bebek doğduktan sonra hiç bir doktor ilgilenmedi. Müdahale dahi etmediler. Yoğunbakıma alındı ve 2 gün sonra kanamaya başladı. Çok kötü kanıyordu. Hemşire Damla Atak'a haber verdiler.
Hastaneye gelmeye tenezzül etmedi. Teslim aldığımızda bebek çok soğuktu. Monitör okumuyordu bundan. Akşam ben Rıza hocayı arayıp bebeğin kötü olduğunu söyledim. Damla Atak monitörü ayarladı ve bir süre monitör ötmedi. 2-3 saat sonra ötmeye başladı. Doktor'u aradım gelecek misiniz? çok kötü dedim. O bana '500 gram bebek zaten yaşamaz çek fişi gitsin' dedi. Bende kalp masajı yaptım. Vicdanımı rahatlatmak için kalp masajını yaptım. Sanık olarak geldim ama tanık olmam gerekiyor. Kalp masajı yapmasam ölücek bir bebekti" dedi.