Son dakika... Başkan Erdoğan İstanbul'da düzenlenen Dünya Müslüman İş Alemi MÜSİAD Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi'nde konuşuyor.
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin düzenlediği Dünya Müslüman İş Alemi Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. MÜSİAD başta olmak üzere, bu fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen, katkısı ve desteği bulunan herkesi yürekten tebrik ediyorum. İslam coğrafyasının farklı köşelerinden fuarı ve kongreyi teşrif eden muhterem misafirlerimize, Müslüman iş dünyasının kıymetli üyelerine, Türkiye'ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
"88 ÜLKEDEN İŞ İNSANLARI, SANAYİCİLER VE YATIRIMCILAR BİR ARAYA GETİRİLDİ"
"Küresel Ticaret Burada" sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO fuarının bu sene 20'ncisini icra ediyoruz. Salı günü başlayan ve bugün sona erecek fuara ülkemiz içinden ve yurt dışından ilginin gayet yoğun olduğunu görüyorum. Fuar vesilesiyle 88 ülkeden iş insanları, sanayiciler ve yatırımcılar bir araya getirildi. Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda tarım ve savunma sanayi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
"HEDEF 1 MİLYAR DOLARLIK TİCARİ İŞ BİRLİĞİ HACMİNE ULAŞMAKTIR"
Bu gurur verici tablo Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır. 24 sektörden 300'ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır. Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu rakamın da üzerine çıkıldığına inanıyorum. Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yad ediyorum.
Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkiler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO'nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.
"TARİH BOYUNCA GÖÇ HAREKETLERİNE MUHATAP OLMUŞ BİR ÜLKEYİZ"
Uluslararası İş Forumu'nun insani ve iktisadi boyutuyla göç teması altında tertiplenmesi de ayrıca takdire şayandır. Forumda yapılan tartışmaların da hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada şu hususun altını öncelikle çizmek isterim: Göç konusu sadece bizim gibi geçiş güzergahındaki ülkeler için değil, gelişmiş, gelişmekte olan fark etmeksizin tüm dünya için günümüzün en hassas meselelerinden biridir.
Türkiye açısından göç, dünyanın birçok ülkesine kıyasla çok daha eski bir kavramdır. Biz gerek coğrafi konumumuz gerekse beşeri ve kültürel bağlarımız sebebiyle tarih boyunca göç hareketlerine muhatap olmuş bir ülkeyiz. Osmanlı Devleti'nin toprak kayıpları 19. yüzyıldan itibaren hızlanınca Kırım'dan, Kafkaslar'dan ve Balkanlar'dan yoğun göçler aldık. Son iki asırda başı dara düşen, sürgüne uğrayan soydaşlarımızı muhabbetle bağrımıza bastık. Müslümanlarla birlikte gün oldu Musevi ve Hıristiyanlara da kapımızı açtık. Birinci Körfez Savaşı'nda Kuzey Irak'ta zulüm gören Kürt kardeşlerimiz gibi 2011 yılından itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçan komşularımıza da sahip çıkan biz olduk.
"3,5 MİLYON CİVARINDA YERLERİNDEN EDİLMİŞ İNSANA EV SAHİPLİĞİ YAPIYORUZ"
Meselenin bir diğer boyutu ise şudur. 1960'lardan başlayarak yüz binlerce insanımız İstanbul Sirkeci tren istasyonundan davulla, zurnayla uğurlanarak gurbet trenlerine bindi. Acı vatan dedikleri Almanya'ya daha sonra da Belçika, İsviçre ve diğer Avrupa ülkelerine iş için, ekmek için, rızıklarını kazanmak için gitti.
Bugün çoğu Suriye'den 3,5 milyon civarında yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Yine bugün kahir ekseriyeti Almanya'da olmak üzere Avrupa'nın farklı ülkelerinde 6 milyonu aşkın kardeşimiz hayatlarına devam ediyor, yaşadıkları ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sunuyor.
"DOĞRU, KALICI VE UZUN VADELİ POLİTİKALAR GELİŞTİRMEK MECBURİYETİNDEYİZ"
Aziz kardeşlerim, tüm bunları şunun için söylüyorum. Göç ve göçmenlik olgusuna aşina bir milletiz. Hem uzun yıllar farklı kaynaklardan göç almışız hem de vatandaşlarımızı göçmen olarak farklı ülkelere göndermişiz. Bu tecrübe son yıllarda iş çevrelerimiz dahil milletimizin farklı kesimlerini meşgul eden göç meselesini daha sağlıklı bir zeminde değerlendirmemize imkân sağlıyor.
Bakınız, kimi ülkeler göçmen konusuna sadece menfaat penceresinden yaklaşabilir. Kimi ülkeler bunu etnik ve kültürel bir tehdit olarak ele alabilir. Kimileri ise bu meseleyi sadece güvenlik ekseninden okuyabilir. Ama biz Türkiye olarak göç olgusuna çok boyutlu bir şekilde, özellikle insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımla bakmak zorundayız. Şimdiye kadar sayısız toplantıya, araştırmaya, sempozyuma konu olan bu meseleyi bütünlükçü bir anlayışla okumak, buna göre doğru, kalıcı ve uzun vadeli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Göç başlığı her açıldığında konuyu hemen düzensiz göçle mücadele parantezine alıp güvenlikleştirmek doğru bir tavır değildir.
Düzensiz göç baskısıyla yüzleşen her devlet gibi elbette Türkiye de illegal göç akınlarıyla mücadelesini tavizsiz sürdürecektir. Hudutlarımızın güvenliğini, namusumuz bilip koruyacağız. İlave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz.Aynı şekilde kayıt dışılığın sıfırlanmasına yönelik kararlı politikalarımızdan geri adım atmayacağız.