Türk bilim kadınını temsil ediyor

Kendi dalında ülkesini tanıtan Prof. Dr. Kavak, geçtiğimiz ay, Einstein'in kurduğu Bilim ve Sanat Akademisi'nin yönetim kurulundaki on beş kişiden biri oldu
MİLYAR DOLARLARA HÜKMEDEN KADINLAR / SEDA KAYA GÜLER
Zehra Neşe Kavak, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Daha önce aynı hastanenin başhekimliği görevini de üstelenen Kavak, halen kurucusu olduğunu Fetal-Maternal Tıp Bölümü'nün sorumluluğunu yürütüyor. Pek çok ilklere sahip bir kadın Neşe Kavak. Onu tanıdığım zaman Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin başhekimiydi ve en genç başhekim unvanına sahipti.

KURULDAKİ İLK TIP DOKTORU
Onun bu başarısı sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da dikkatini çekiyor.
Dünya Perinatoloji (Gebelik) Derneği Yönetim Kurulu'na seçilen ve sekreterliğe atanan ilk ve tek Türk doktoru olan Kavak, aynı zamanda derneğin tek kadın üyesi. Daha sonra Gebelik Bilim Akademisi'ne seçiliyor. 2005 yılında Einstein'in kurduğu Bilim ve Sanat Akademisi'nden üyelik teklifi alıyor. Bu yılın başında da on beş kişilik yönetim kuruluna seçilerek, bu kurulda yer alan ilk tıp profesörü oluyor.
Neşe Kavak, İstanbul doğumlu. Başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmiş, hep okul birinci olmuş ve sürekli takdirname kazanmış. 9.85'lik lise not ortalaması henüz egale edilmemiş.
Lise sonda doktor olmaya karar verince, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gidiyor ve 1986'da mezun oluyor. 1987 yılında 'Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı takiben Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasına başlıyor. 1990-1991 yıllarında Londra'da St. Thomas's Hastanesi'nde çalışıyor. Doçent olduktan sonra aralıklı olarak King'College Hospital'da Fetal Tıp (anne karnındaki bebekle ilgili hastalıklar ve teşhisi) üzerine çalışmalarda bulunuyor.
Türkiye'ye döndükten sonra 2001 yılında Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde Fetal Tıp Ünitesi'ni kuran ve aynı yıl profesör olup, ardından başhekimlik görevine atanan Neşe Kavak, 2002 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanlığı'na seçiliyor. 2002- 2006 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde rektör danışmanlığı yapıyor.
Uluslararası ve ulusal bilimsel dergilerde yayınlanmış 100'den fazla makalesi olan Prof. Kavak, TİKAD (Türk İş Kadınları Derneği)'nin de yönetim kurulu üyesi.
Pek çok ödülü olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Ama evli ve iki çocuk sahibi Neşe Kavak'ın henüz 45 yaşında olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Her zaman son derece bakımlı ve kilişe deyimle manken kadar güzel olduğunu da eklemem lazım.
Genç yaşta yöneticilik koltuğuna oturan Neşe Kavak, yöneticilik yapmanın tecrübe kazanımı açısından çok yararlı olduğuna değinerek şunları söylüyor: "Yöneticilik yapmak, doktorluğun dışında insana apayrı bir hayat görüşü kazandırıyor, yeni ufuklar açıyor."
Kavak'a göre, bir yöneticinin ani kararları alabilmesi, bu kararları uygulayabilmesi, bunun için de yeteri kadar cesur olabilmesi gerekiyor. Üç seneyi aşan başhekimlik görevinden, görevi bitince kendi isteğiyle ayrılan Kavak, "Geçmişe baktığımda pek çok olumlu hizmet yaptığımı görüyorum. En önemlisi de bu olumlu hizmetlerin halk tarafından benimsenmiş ve takdir edilmiş olması. Beni en çok mutlu eden yanı budur herhalde. Ama "Bir daha yöneticilik yapmak ister misiniz?" diye sorsalar, "hayır" derim. O dönem bitti. Çünkü bizim dalımız zaten çok zor bir dal. Kadın doğum, cerrahisi olan, acili olan, kanamalı hastası olan bir dal. Ben başhekim olduğum sırada anabilim dalı başkanlığını da yaptım. İnanılmaz aktif bir çalışma dönemi yaşadım. Cerrahi dalları ile uğraşan kişilerin yöneticilik yapması gerçekten zor ve sizi mesleğinizden bir şekilde uzaklaştırıyor" diyor.
YÖNETİCİLİĞE NOKTA KOYDUM
Kariyer tercihini hastalarından yana kullanarak yöneticiliğe nokta koyan ve bugün tercihinden son derece memnun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kavak, "Çünkü artık daha ait olduğum bir alanda, kendi hastanemde yine fark yaratacak çalışmaları yürütebiliyorum. İşinizde fark yaratabiliyorsanız mutlu oluyorsunuz" diyor.
SORUNLU GEBELİKLER
Neşe Kavak, kurucusu olduğu ve halen sorumluluğunu yürüttüğü Fetal-Maternal Tıp Ünitesi hakkında şunları söylüyor:
. Fetal-Maternal Tıp Ünitesi'ni 2001 yılında kurduk. Ancak başhekimlikten ayrıldıktan sonra tüm enerjimi üniteye verdim.
. Kadın doğum polikliniğinde muayene edilip sorunu olduğu tespit edilen bütün gebe hastalar bize yönlendirilirler.
. Herhangi bir problemi olan, virüs faktörü olan, geçmişinde sakat bebeği olan, tanımlanmış geçmişinde ölü bebeği olan, sakat doğuran ya da poliklinikte herhangi bir şekilde anormallik tespit edilen hastalardır bunlar.
. Tedavi edilebilen vakaların tedavisine yönelmek ya da tedavisi mümkün olmayanların gebeliklerini sonlandırmak kararı burada veriliyor. Bu ünitede, halen İngiltere'de ya da Amerika'daki benzerlerinde ne yapılıyorsa çok daha ilerisini biz yapıyoruz.
. Down Sendromu tetkikleri, tarama testi, üçlü test, detaylı ultrasongrafi, 3 boyutlu ve 4 boyutlu ultrasonografiler yapılıyor.
BAŞARININ SIRRI ORGANİZE OLMAK
Hekimliğin dışında sosyal çalışmalara zaman ayırabilmenin ve bütün bunları birlikte yürütebilmenin püf noktalarını şöyle anlatıyor:
. Herkes bilir ki iyi organize olursanız yapamayacağınız iş yoktur. Yapacağınız her işe zaman bulursunuz. Ben çok iyi organize olmanın değerine inanıyorum. Bütün bu tempom içinde hastamı da görürüm, ameliyatımı ya da muayenemi de yaparım, çıkar spor yapmaya gider hastalarıma yeniden dönebilirim. Ardından diğer işlerime de zaman ayırabilirim. Tabii bu tek başına olmaz. Ekibinizle birlikte olacaksınız. Ekibiniz size sadık olacak ve çok organize olacaklar. Benim huyumu çok iyi bilirler, 'Hoca gelmeden her şey hazır olacak' der ve ona göre hasta listelerini, programı hazırlarlar. Ne istediğimi çok iyi bilirler, böylece hiçbirimiz zaman kaybetmeyiz.