CHP Genel Başkan Yardımcılığı'na getirilen Alaattin Yüksel, otomotiv, mobilya ve sigorta sektöründeki işlerini oğlu Arda Yüksel ile kızı Deniz Yüksel'e devretti

CHP'de yaşanan değişikliğin ardından Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde oluşturulan yeni yönetimde Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Alaattin Yüksel'e en büyük desteği oğlu Arda ve kızı Deniz Yüksel veriyor. İzmir İl Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra aktif siyasete bir süre ara veren Yüksel, geçtiğimiz kurultayda Parti Meclis Üyesi olarak döndüğü CHP'de gerçekleştirilen operasyonda en üst görevlerden birine getirildi. Otomotiv, mobilya ve sigorta sektöründe hizmet veren Yükseliş Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel, işlerini grubun Başkan Vekili oğlu Arda Yüksel ve yönetim kurulu üyesi kızı Deniz Yüksel'e devretti. Ankara ile İzmir arasında mekik dokuyan, partideki görevi gereği de Türkiye'nin birçok yerine giden Yüksel, siyasetten arta kalan zamanlarda ise işlerine zaman ayırıyor. Oğlu ve kızına çok düşkün olduğunu ifade eden Yüksel, "İşlerimi onlara emanet ettim. Gözüm arkada değil" diye konuştu.
- Yeni görevinizi aileniz nasıl karşıladı?
Partide genel başkan yardımcısı olana kadar uzun yıllar tabandan başlarayarak önemli noktalarda siyaset yaptım. Son kurultayda PM üyeliği ile birlikte siyaset biraz daha aktifleşti. Ardından yaşanan değişimde ise, şimdi olduğum göreve getirildim. Partime ve ülkeme CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak hizmet etmek beni çok onurlandırıyor. Ailem de bu duruma çok sevindi. Önce, tedirginlik yaşadıklarını söyleyebilirim. Kızım ve oğlum gelen telefonlar ve ilginin ardından "Acaba babamızı kaybettik mi" sorusunu sormuşlar. Sonra onlar da alıştı. Yürüyen bir düzenimiz var. En büyük destekçilerimin başında ailem geliyor. Zaten işlerimi de çocuklarım sırtladı. Yıllardır birlikte çalıştığımız için acaba sıkıntı olur mu diye bir düşündeye kapılmıyorum.
- Çocuklarınızın iş yaşamına başlaması nasıl olmuştu?
Çocuklarım iş yaşamına aile şirketinde başladı. Bu biraz da politik yaşamımın yoğunluğundan kaynaklandı. Atalarımız 'Çok sevilen çocuk, çoban olur' derlerdi. Ben de çocuklarımı çok sevdiğim için onlardan ayrı düşmek istemedim. Mezun olduktan sonra çocukların başka şirketlerde 2-3 yıl çalışmalarını isterdim. Ama yapamadık. Çünkü politika ile uğraşıyordum. Bir an önce çocukların gelip şirkete sahip çıkmasını istedim. Baba ile çalışmak zordur, fakat bu bizim için sorun olmadı. Oğlum Arda iş konusunda çok istekliydi. Kızım Deniz ise hep farklı alanlarda olmak isterdi. Ticaret hiç aklından geçmezdi. Küçükken pilot, sonra jokey olmayı düşünüyordu. Biraz daha büyüyünce kültür sanat alanına yöneldi. Görüntü yönetmenliği bölümünü kazandı. Benim aklımın ucundan geçmiyordu Deniz'in şirketimize geleceği. Şu anda ise, şirketimizde yönetim kurulu üyesi olarak başarıyla görev yapıyor.
- Babanızın partide önemli bir göreve gelmesi nasıl bir duygu?
Arda Yüksel: "Babamın siyasette üst noktaya gelmesi ile birlikte sorumluluklarımız daha da arttı. Babamın çok iyi işlere imza atacağına inanıyorum. Bize her zaman iş hayatında çıtayı yüksek tutmamız öğüdünü verdi. Ablam Deniz ile birlikte onun gösterdiği hedefler doğrultusunda ilerledik. Babamın siyasi hayatında aniden meydana gelen bu değişiklik bizi önce tedirgin etti. Daha sonra ise duruma alıştık. Çocukları olarak tebrik telefonları aldık. Bu durumdan çok mutluyuz.
Deniz Yüksel: Babamın Türkiye'ye hizmet edeceğini bilmek bizi onurlandırıyor. Siyasette aktif olmaya başlayınca bizim de sorumluluğumuz arttı. Artık şirketin sorumluluğunu bizim üzerimizde. Bu zamana kadar yaptığı işlerden hep başarıyla çıktı. Yılların deneyimi ve bilgi birikimi ile siyasete de yön vereceğinden eminim.
- Sayın Yüksel, partide, genel başkan yardımcılığı yapan İzmirli sayısı 2 oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzmir'den iki genel başkan yardımcısının partide görev alması parti tabanında çok olumlu karşılandı. İzmir ve Ege'ye verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Partililerin gönlü rahatladı. İzmir, partide olması gereken ağırlığını gösterdi. Partililerimizin artık İzmir doğru insanlardan temsil ediyor anlayışını ve onun getirdiği rahatlığını görüyoruz. Bizim de çok hoşumuza gidiyor. Bunlar hep insanı siyasette motive eden şeylerdir. Daha çok çalışmak istiyor, halkla buluşmak için çalışıyorsunuz.
- Belediye başkanları milletvekili adayı olmasın dediniz? Tartışma çıktı?
Adaylıkları konuşmak çok erken. Belediye başkanları aday olarak seçime önemli katkılarda bulunabilirler ama asıl önemsediğimiz seçilenlerin belediye başkanları olarak kalmalarıdır. Onlar yaptıkları çalışmalarla vatandaşa 'işte CHP'lilik budur' dedirtmelidir. Zaten onu yaparlarsa halk belediye başkanını aday olarak ister. Parti de bunu görür, taban da destekler ve seçilebilir. Bizim partimizde en önemli sorun partililerin birbirlerinin dilini anlamamasıdır. Birbirleriyle anlaşmakta güçlük çekiyorlar.
- Kılıçdaroğlu, "Benim adamım yok. Adamım diye bir şey istemiyorum" dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Kimsenin endişe etmesine gerek yok. Ama elbette o koltuklarda 'kartvizit başkanlıkları' değil daha çalışkan, daha aktif çalışmalar yapanlar oturacak. Parti ilçe örgütlerinin halka yakın olmasını istiyoruz.
- İleriye dönük projeniz var mı?
İl başkanlığım döneminde hazırladığım bir projenin tekrar gündeme gelmesi için çalışıyorum. Partide 'Siyasi parti üyelerinin uymakla yükümlü olduğu etik kurallar' konulu projeyi hayata geçirmek için düğmeye bastık. Bu kurallar, özellikle yerel yönetimler için geçerli olacak. Belediye başkanına hediye alma sınırı getirilecek.
Ayrıca yakınlarını ve tanıdıklarını işe alma konusunda ölçütler konulacak. Bunu tüm Türkiye'ye yaymak istiyoruz. Genel Başkanımıza sunduktan sonra Merkez Karar Yönetim Kurulu (MYK) onayına getireceğiz. Avrupa ülkelerinde olan bir yapılanma üzerinde çalışıyoruz. Birçok ülkede başkanın yakınları belediyede işe giremiyor. Hediye almıyorlar. Tüm bunları biz de getireceğiz.
