Pek çok insan iş hayatında başarılı olmak adına zamanını ve nakdini İngilizce öğrenmeye adıyor, ama sonuç genellikle fiyasko oluyor. Hazırlık okuyan veya afilli sertifikalar alan bir çok genç, bir yabancıyla karşılaştığında başlıyor kekelemeye. Okuma iyi, yazma iyi, gramer süper ve iş konuşmaya gelince "tıss"...
Sözüm ona İngilizce eğitim veren anlı şanlı üniversitelerimizin öğrencilerinin de yurtdışında kekelediğini çok gördüm şahsen. Peki akıcı ve anlaşılır bir İngilizce konuşabilmek için ne yapmalı?
Benim bazı öğütlerim var ve bunlar şahsi deneyimlerime dayanıyor.
1- Yabancı dil kitaptan öğrenilmez. Belli bir temeli aldıktan sonra kitabı bir kenara bırakın. Mehmet Okur basket oynamayı kitaptan mı öğrendi veya bir İngiliz, İngilizce'yi kitaptan mı öğreniyor? Yabancı dil öğrenmek tamamen "taklit" etmektir.
2- Hergün bir saat İngilizce bir şeyler dinleyin. Mesela mp3 çalarınıza www.bbc.co.uk adresinden ücretsiz "podcast" indirip İngiltere'nin en popüler ve güncel radyo şovlarını dinleyebilirsiniz. (Tabi İngiliz aksanı istiyorsanız) Hergün düzenli olarak 1 saat boyunca yolda veya otobüste İngilizce dinlemek size inanılmaz bir katkı sağlayacaktır. Diliniz otomatik hale gelecek ve anlamanız güçlenecektir.
3- Kelimeleri alt alta yazıp ezberlemekten vazgeçin, bunun yerine deyimleri öğrenmeye çalışın. Öğrendiğiniz deyimleri kendi kendinize cümleler kurarak tekrar edin.
4- Bir "pilot" hikayeniz olsun. Biraz hızlı konuşmaya çalıştığınızda zamanları karıştırıyorsunuz değil mi? Önce geniş zamanda bir hikaye öğrenin, mesela "Hoca okula gider eline bir kalem alır tahtaya bir şey çizer..." gibi. Bu hikayeyi sık sık tekrar edin. Daha sonra bu hikayeyi geçmiş zamanda anlatın. Aynı uygulamayı diğer zamanlar için de yapın. Bu pratiği sık sık yaparsanız doğru zaman kullanma beceriniz gelişir ve "Yesterday I go to school" gibi hatalar yapmazsınız.
5- Biraz cesur olun ve "Konuşur da hata yaparsam komik duruma düşerim" korkusunu üzerinizden atın. Asıl çuvalla para ödeyip de hala konuşamıyor olmak komik bir durumdur.
AKSAN ÇALIŞMASI
Akıcı konuşamamanızın bir sebebi de size, sanki kraliçenin huzurunda konuşacakmışsınız gibi İngilizce öğretiyor olmalarıdır. Oysa çok az yabancı, kurallarına uyarak İngilizce konuşur.
Türkiye'de son derece formal ve kitabi bir İngilizce öğretiliyor. Mesela "Nasılsın Ahmet" demek için "How are you Mr. Ahmet-hav ar yu" demeniz önerilir halbuki yabancılar "hav yeaa" der geçer. "Biraz daha ister misin?" demek için "Would you like some more?-vud yu layk sım mor" demelisiniz oysa Amerikalılar "cılayk smore?" der geçer. "Haydi gidelim" demek için "Let's go!-lets go" dersiniz oysa onlar sadece "Sko!" diyorlar.
Yukarıda sıraladığım önerilere ek olarak biraz da aksan çalışması yaparsanız her şeyin çok daha kolay olduğunu göreceksiniz.
Bana ayrılan yer bitmek üzere olduğu için size sadece son bir tüyo daha verebileceğim. Dudaklarınızın arasına üst üste iki tane kesme şeker koyun ve İngilizce bir metni tek düze bir tonda, dilinizin arka kısmını ağırlıklı olarak kullanarak yüksek sesle okuyun. Bu okumayı bir teybe kaydedin ve sonra dinleyin. Sonuç! Konuşmanızın Amerikan aksanına benzediğini fark edip şaşıracaksınız.
İyilikle kalın...