Eğlence mekanlarında yüksek sesle müzik dinlemenin insanların işitme organlarında ciddi hasarlara yol açacağına dair bir inanış vardır. Hatta gittiğimiz bazı gece kulübü, diskolar veya rock barlarda bu konuda uyarı yazılarının asılı olduğunu görürürüz.
Halbuki bilinenin aksine bu tür yerlerde dinlenen yüksek volümlü müzik ciddi işitme kayıplarına yol açmaz.
Amerika'da bu konuyla ilgili bir araştırma yapılmış. Düzenli olarak diskoya gidenlerle gitmeyenlerden bir grup oluşturulmuş ve aralarında bir kıyaslama yapılmış. Buna göre yüksek sesli müziğe düzenli olarak maruz kalanların kalmayanlara göre sadece 2-3 desibellik bir işitme kaybına uğradığı ortaya çıkmış. Uzmanlara göre 2-3 desibellik kayıp çok da önemli değil.
İŞÇİLERDE DURUM
Yine de bir diskoda 90-100 desibellik ses düzeylerine maruz kalmak ciddi sayılabilecek işitme kayıplarına yol açmazken aynı süre boyunca aynı ses düzeyine maruz kalan imalat sanayi çalışanlarının çok daha ciddi işitme kayıplarına uğradığı ortaya konmuş.
John Lenihan, Bilim İş Başında adlı eserinde bu paradoksu araştıran Danimarkalı ünlü mühendis Dr. P. V. Bruel'un bulgularını bizlerle paylaşıyor. Kısa bir süre boyunca (saniyenin beşte biri) kulağa gelen sabit bir gürültü veya sesin gerçekte olduğundan daha az şiddetliymiş gibi algılandığını gözlemiş. Sesin süresi kısaldıkça şiddeti de zayıflıyor gibi algılanıyor yani.
Bunun nedeni beynin bir karar vermeden önce sesi incelemesi ve bazı işlemler yapması. Bir ses çok kısaysa, inceleme tamamlanamıyor. Bu nedenle yüksek şiddette ani bir ses gerçekte olduğundan daha az şiddetliymiş gibi algılanıyor. Hatta işitmeyle ilgili beyin kabuğunda da kaydedilmeyebilir.
İç kulağı yüksek şiddetteki seslerden koruyan işitsel refleks için de benzer bir etki söz konusu. 80 desibelin üzerindeki ses düzeylerinde titreşimleri kulak zarından iç kulağa aktaran kulak kemikçikleri sertleşir ve daha az etkili çalışır. Parlak ışığın karşısından irisin tepki göstermesi gibi...
TEPKİ SÜRESİ
İşitsel refleksin tepki süresi bir saniyeden çok daha kısa, bu yüzden kısa süren şiddetli sesler orta kulaktan koruyucu mekanizmayı uyarmadan geçer. ses düzeyi ölçüm aletleri doğal olarak kulaklar gibi tepki verecek biçimde tasarlanır, bu nedenle kısa süreli doruk noktalarını kaydetmezler.
Sonuç olarak işitmeye zarar veren şey ortalama ses düzeyi değil sesin zirve yaptığı noktalardır. Doğal olarak imalathane veya fabrika gibi çok ve ani gürültülü mekanlarda sıradan bir ses ölçüm aletiyle kaydedilemeyen ses dorukları çok fazla enerjiyle yüklüdür ve kulak salyangozunda bulunan tüy biçimindeki hücrelere zarar vererek işitme kaybına yol açar.
Oysa diskotek gürültüsünün tehlikeli nitelikteki enerjisi oldukça düşüktür, çünkü doruklar yükselteçlerin ve hoparlörlerin yetersizliğiyle sınırlıdır. Aynı şey konserler için de geçerli.
Eğer bulabilirseniz John Lenihan'ın Bilim İş Başında adlı kitabını almanızı şiddetle tavsiye ederim. Sanıyorum TÜBİTAK tarafından yayınlandı. Yukarıda anlattığım araştırma gibi onlarcasını bu kitapta bulabilirsiniz.
Sevgiyle kalın...